Çeteler ve Demokrasi

Çeteler ve Demokrasi

Türkiye birkaç gün önce demokrasi tarihinin en büyük operasyonlarından birini yaptı.İçinde emekli askerlerin, avukatların,akademisyenlerin bulunduğu bir çok kişi gözaltına alınarak sorgulanıp, tutuklandı. Hala sağda solda gözaltılar,soruşturmalar sürüyor.

Konu yargıya intikal ettiği için, davanın akibeti hakkında bir şey söylemek mümkün değil.Tutuklananların ne ve nelere karıştığını yargı kararını verdikten sonra öğreneceğiz.

Ancak AKP iktidarıyla birlikte sağda solda –kendini çeşitli kurumlarla-irtibatlandıran çetelerin ortaya çıktığını biliyoruz.Bu çeteler, hükümete ve Gülen cemaatine karşı korkunç bir psikolojik harekat yürütüyor.Hemen hepsinin temel argümanı hükümeti ve Gülen cemaatini ABD ile ilişkilendirmek.

Hükümetlerin görevi, başında kim olursa olsun ülkenin menfaatlerini korumaktır.Birilerinin ideolojik saplantıları için sağa-sola saldırarak ülkenin menfaatleri korunamaz.Böyle bir ülke ayakta da kalamaz.

İdeolojik saplantılarıyla kendilerine kapalı bir dünya kuranların ufukları da kurdukları dünya ile sınırlıdır. Bu dünya hayatın gerçeklerinden beslenen bir dünya değil, kurgulanan hayali bir dünyadır.Onun için ideolojilerin dünyasının çoğu kez gerçek dünya ile hiçbir alakası yoktur.

çeteler ve onları doğuran zeminin ABD ve AB karşıtlığına da böyle bakmak lazım.BOP’un hedeflerinden biri yeni dünya düzenine direnen odakları temizlemek,etkisiz hale getirmektir. Dünyanın her yerinde kapitalizmin karşısında ayakta kalan tek güç İslam’dır.İslam yeni dünya düzenine hem direnmekte hem de canlılığını sürdürerek, tesir alanını genişletmektedir.Nitekim BOP’un en önemli hedeflerinden biri, İslami örgütleri terörle özdeşleştirip saf dışı bırakmaktır.1993 de yapılan Nato toplantısında Margaret Teacher’in “bundan sonraki savaşımız yeşillerle” ifadesi da bunun en bariz göstergesidir.Bunun içindir ki Sovyet yayılmacılığına karşı örgütlenen Gladyo tipi örgütlenmeler her tarafta dağıtılmış, mensupları yargılanmış ama Türkiye’de deşifre edilememiştir. çünkü Nato’nun halkı Müslüman yani yeşil olan tek üyesi Türkiye’dir.Yeşillere karşı verilecek savaşta bu unsurlara ihtiyaç duyulacağı için Türk gladyosu dağıtılmamış, yeni savaş biçimine göre yeniden şekillendirilmiştir.Diğer Nato ülkelerinde herhangi bir yeşil tehlike olmadığı için Gladyo’ya da ihtiyaç kalmamış, tasfiye edilmiştir.

Yani ABD’nin de, Nato’nun da asıl düşmanı İslam’la irtibatlı kadrolardır.Dolayısıyla ulusalcılık,Atatürkçülük ,Solculuk veya başka isimler adına yola çıkıp İslami duyarlılık taşıyan kadrolara yapılan hücumlar aslında Nato ve ABD’nin hedefleriyle örtüşmektedir. .Kahrolsun ABD demekle ABD düşmanlığının aynı şey olmadığını, veya ABD ile her çağdaş ülke gibi diplomatik münasebetlerde bulunmakla, ABD muhibbi olmanın aynı şey olmadığını artık anlamak zorundayız.

Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya, siyaset kurumunu yıpratmaya, demokrasiyi ortadan kaldırmaya yönelik, bu tip yapılanmalarla mücadele hem hukuk devleti olmanın, hem de demokrasinin gereğidir. çete ile demokrasinin bir arada yürüyemeyeceği yakın tarihteki bir çok örnekle ortaya çıkmıştır.Demokrasi istiyorsak çetelere dönük bu tasfiye sürecini hızlandırmalı,ucu nereye giderse gitsin arkasında durmalıyız.Aksi takdirde Türkiye’yi her gün kan kaybeden bir krizler ve darbeler ülkesi olmaktan kimse kurtaramaz.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi