Baykal, Doğan Medya ve Bağımsız Türkiye

Baykal, Doğan Medya ve Bağımsız Türkiye

Başbakan kaç gündür Aydın Doğan medya gurubunu hedef alan açıklamalar yapıyor.AKP il başkanları toplantısında da aynı yöndeki tavrını sürdürdü.

Başbakan’ın eleştirileri sebepsiz değil. Başörtü oylamasında Hürriyetin kaosa kalkan eller manşeti tam bir kriz davetiyesiydi.Doğan medya gurubu bu açık tavrıyla CHP’nin arkasında vaziyet aldığını bir defa daha ilan etmiş oldu. Zaten CHP’nin çıkardığı gürültüye rağmen toplumda önemli bir desteği yok.CHP asıl gücünü medya ve kendisini CHP’nin arka bahçesi gibi gören kurumlardan alıyor.Sesinin tınısını da buna göre ayarlıyor.Arkadaki destek büyükse CHP’nin sesi de gür çıkıyor.Destek azsa, ses de kısılıyor.

Başörtüsü yasağının kaldırılması esnasında CHP’nin çıkardığı patırtıya bakılırsa arkasındaki bazı desteklerin hala devam ettiği söylenebilir.Baykal’ın ipe sapa gelmez beyanlarının köpürtülüp,köpürtülüp servise verilmesi bunun en bariz göstergesi…Aksi takdirde bir gün başörtüsünün İslam’da olmadığını iddia eden, bir başka gün hayır dini simgeler, semboller üniversiteye giremez diyerek kendi iddiasını çürüten bir siyasetçinin açıklamaları bu kadar ciddiye alınmaz, bu kadar gündeme taşınmazdı. Bombayı Baykal atıyor, pimini doğan medya gurubu çekiyor, her zaman olduğu gibi hükümete de bombanın üstüne atlayıp tahribatını azaltma görevi düşüyor. Tabi Bahçeli, Yazıcıoğlu gibi sağduyu sahibi siyasetçilerin katkılarını da unutmamak lazım.

Ancak Baykal’ın bombalarını taşıyanlar Aydın Doğan medyasından ibaret değil. Kendisine sivil toplum örgütü diyen kimi derneklerle, tarafsız kalması, gereken kimi kurumlar da bu kriz üretme merkezinin içinde yer alıyor. Kriz çağırma seansına dönen mitingleri daha çok bu örgütler organize ediyor. Her mitingde birkaç bin kişi tek bir ağızdan ey kriz neredesin diye bağırarak,Baykal’ın izinde yürüyor.

Mitinglerde, yürüyüşlerde taşınan dövizler, atılan sloganlar ise aslında kriz üretme merkezinin tam bir krizde olduğunu gösteriyor.…Yürüyüşçülerin en sık söyledikleri slogan “Ne ABD, ne AB, tam bağımsız Türkiye”…Halbuki Doğan Medya’nın sahibi Aydın Doğan’ın bu slogana amin diyebilmesi mümkün değil.Ahmet Erimhan çuvaldaki müttefik isimli kitabında, meclisten geçmeyen 1 mart tezkeresiyle ilgili görüşmeler yapılırken ABD tarafının, askeri birliklerinin petrol tüketimini Doğan Holding’e ait henüz özelleştirilmiş POAŞ’tan alınmasını ısrarla istemiş olduklarını ve sonunda bu isteklerini 8 Şubat mutabakat muhtırasına da dahil ettirdiklerini yazıyor.Yani uluslararası bir anlaşmaya ısrarla dahil edilen bir şirket.Şimdi kaosa kalkan eller diye manşet atan Aydın Doğan medyası, o dönemde de ellerin savaşa kalkması için manşetler atmıştı.

Miting meydanlarını dolduranlar istedikleri kadar, ne ABD ne AB diye bağıradursunlar, Baykal’ın bombalarını getirip onların kucağına bırakanların böyle bir derdi yok.ABD’nin alışverişi ondan yapacağız diye uluslararası bir anlaşmaya adını yazdırdıkları bir isim ABD’ye rağmen, anti ABD’ci olabilir mi hiç?

Keşke ona buna işbirlikçi diye çamur atanlar, ABD-Doğan holding muhabbetini de bir sorgulayabilselerdi…O zaman bu gürültünün niçin çıkarıldığını daha iyi anlar, ABD’nin orada değil, burada, miting meydanlarında, gazete manşetlerinde olduğunu da görürlerdi.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi