Serdar Arseven

Serdar Arseven

Bahçeli’yi çözemeyince gittim, yakın arkadaşına sordum!..

Bahçeli’yi çözemeyince gittim, yakın arkadaşına sordum!..

Ecevit’in yardımcılığını yaptığı dönemde kendisini ziyaret eden başörtüsü mağdurlarını bir azarlamıştı ki Devlet Bahçeli... O kadar olur!..

Oracıkta resmen tahrikçi-kışkırtıcı sınıfına yerleştirilen küçük hanımefendiler, böyle bir tavrı beklemiyorlardı elbette...
Şaşkınlık içinde sorduklarında, “Suçumuz ne?..” diye... Azar faslı devam etti, şöyle bir cümleyle: “Sokaklarda eylem yaparak hak aranmaz, devletin nizamına, kanunlarına karşı gelerek hak aranmaz!..”

E, tabii... Bahçeli’nin mensup olduğu hareket, “Devleti yönetenlere -zâlim bile olsalar- kayıtsız şartsız itaati” öngörüyor. İtiraz yok...
Madem ki “Türk büyüğü”, madem ki “Devletin başı”, kelleler kıldan ince.

Zaman zaman ağır eleştiriler alan bu “Devlet” tavrı da, göstermelikmiş meğer; duruma ve de adamına göreymiş.
Baksana; Anayasa var, kanun var, nizam var...
Devlet var!..
Lâkin, itaat yok!..
Sayın Bahçeli, Meclis gizli oturumu filan takmazmış!..
Anayasa, kanun, nizam...
Aldırmazmış...
Çıkarmış dışarı ve içeride ne konuşulduysa faş edermiş!..
Madem budur usûl; bir gizli oturumda konuşulanları (yazmak için de değil) duymak için Genel Kurul salonundan odasına kablo uzatan AKİT muhabirinin günahı neydi?..
Madem içeridekileri dışarı çıkarmanın sakıncası yok; bazı MHP’liler niçin “Akit muhabirinin yaptığı, hukuka, nizama, gazetecilik etiğine yakışmayan bir davranıştır” filan demişti?..
Muhterem Bahçeli; Cumhurbaşkanı’nı yerine göre takmıyor...
Muhterem Bahçeli; Anayasa’yı, kanunu çiğneyeceğini açıklamakta sakınca görmüyor.
Yazımızın başına dönelim; küçücük kızcağızları, biçare mağdureleri, “Bu memlekette kanun var, nizam var, öyle sokaklarda hak aranmaz!!!” diyerek fırçalayan Muhterem Bahçeli... Üç beş oy için mi ne; “Anayasa’ymış, kanunmuş, nizammış takmam; gizli oturumda olan biteni faş ederim” tavrına girebiliyor.
Sözün bittiği yer!..
ARKADAŞINA SORDUM
Böyle sözümün bittiği yerlerde, henüz söyleyeceklerini tüketmemiş dostlarıma giderim... Biraz nasihat almak, biraz da “olan biteni” onların açısından izlemek isterim.
Bu duygu ve düşüncelerle gittiğim Gazi Üniversitesi’nde, muhterem Bahçeli’nin dâvâ arkadaşı-hemşerisi, Üniversite Asistanları Derneği Genel Başkanlığı’ndan selefi olan Prof. Dr. Turan Güven Hoca’yı buldum...
Ve dahi, hoş beş faslına fazla vakit bırakmadan sordum: “Hocam, siz kendisini çok iyi tanırsınız. Ne oluyor, Devlet Bey’e... Niçin böyle yapıyor?.. Cumhurbaşkanıymış, Meclis’miş, gizli oturummuş niye çiğneyip geçiyor?.. Bu mübarek Ramazan günü niçin hepimizi gerim gerim geriyor?..”

Devlet Bey’in bu kadar “geriyor” olmasına ben şaşırmışım, bir şey değil;
O’nu yarım asırdır çok yakından tanıyan dâvâ arkadaşı Turan Hoca’nın şaşırmasında esas mesele...
Yakınları bile tanıyamıyor, Sayın Bahçeli’yi...
Turan Güven Hoca’ya bak...
Bana soruyor: “Sayın Bahçeli, -merhum- Ecevit’in karşısında ayak ayak üstüne atmayacak, yanında sigara içmeyecek kadar nâzik bir devlet adamı değil miydi?..”

Aramızdaki sohbetin devamı üç aşağı beş yukarı şöyle:
Ben: Evet, öyleydi ama...
Güven Hoca: E, Serdar şimdi yaptığı ne öyleyse?.. Cumhurbaşkanımıza karşı, devletin başına karşı takındığı tavır ne?..
Ben: Onun sebebini siz bilmezseniz ben nereden bileyim Muhterem Hocam?
Güven Hoca: Bu işlerden çok oy bekleniyor herhalde. Baksana, birkaç ankete göre oyları artmış.
Ben: Devlet Bey bu kadarını yapar mı yani; “Terör belâsının” sona ermesi için çare aranıyorken ve Mehmetçiklerimiz haftada en az 10 hesabıyla gidiyorken... Öyle küçük hesaplar yapar mı?..
Güven Hoca: Yapmaması lâzım ama...
Ben: Yok, sadece oy hesabı da değil, bir sıkıntısı var da ne?..
Güven Hoca: Özel olarak Devlet Bey için konuşmam ama...
Ben: Siz ortaya atın lafı, alan alsın!..
Güven Hoca: Kur’an’dan Sünnet’ten uzak milliyetçilik olmaz...
Ben: Ya ne olur?..
Güven Hoca: Milliyetçi, Kur’an ve Sünnet’e göre hareket etmedi mi başka bir şey olur...
Ben: Ne olur?..
Güven Hoca: Ulusalcı olur!..
Ben: Devlet Bey, “Milliyetçi” gibi değil de “Ulusalcı” gibi mi davranıyor yani?..
Güven Hoca: Ben o konuda yorumda bulunmam. “Ulusalcılık yapan bundan vazgeçsin” derim, o kadar!..

Vay beeee... Üzerinde düşünmek lazım... Kur’an ve Sünneti referans almadın mı, “Milliyetçi” olmuyorsun, “Ulusalcı” oluyorsun!..
“Ulusalcı” ile “Milliyetçi” arasında ne fark var?..
Mesela; konu “Açılım” ise... “Ulusalcı” ne yapar, “Milliyetçi” ne yapar?..
Silivri’de yargılanmakta olan “Ulusalcılar” ile kırk çatallı sesiyle bağırıp duran Bahçeli arasında ne gibi bir fark var?..
Yani Muhterem Turan Hocam; kafamı amma karıştırdınız şu mübarek Ramazan günü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi