Af ve şartlı tahliye

Af ve şartlı tahliye

Çok ön plana çıkmamasına rağmen, önümüzdeki günlerde açılım bağlamında af tartışmalarının gündemi işgal edeceği anlaşılıyor. Çünkü hükümetin temel hedeflerinden biri bölücü teröristleri dağdan indirerek akan kanı durdurmak. Bunun için de örtülü bir affın devreye sokulduğuna şüphe yok. Terör olaylarına karışmamış PKK militanları ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılıyorlar. Olaylara karışmamak, örgüt üyesi olmak gibi bir suçlamanın muhatabı olmaya mani değil. Gelen veya gelecek olan militanların çoğu Türkiye cumhuriyeti devletini yıkmayı hedeflemiş bir örgütün üyesi.Bunun da TCK da bir karşılığı var. Ama hükümet örgüt üyeliğini suç saymayarak bir anlamda affederek meseleyi çözmeye çalışıyor.

Yarın adli suçlardan çocukları cezaevinde bulunan aileler bizim çocukların ne suçu var diyerek bu duruma isyan edecekler, genel bir affı zorlamaya çalışacaklardır. Bölücü örgüt mensupları adliye veya karakollarda birkaç saatlik misafirliğin ardından serbest bırakılırken, diğer hükümlülerin en ağır cezaların muhatabı edilmesi kamu vicdanını da yaralayacaktır.

Bu durumda hükümete iki yol kalıyor; ya bir af kanunu çıkararak PKK militanlarına gösterilen merhamet diğer suçlulara da gösterilecek, ya da yeni bir infaz kanunu ile bazı suçlar da kısmi bir indirim veya düzenleme yapılacaktır.

Geçmişte verilen afların çok fazla yarar getirmediğini söylemeye gerek yok. Hasbelkader hapishaneye düşmüş kişilerle suç işlemeyi itiyat haline getien kişileri aynı kefeye koyan toptancı uygulamalar sonunda daha büyük suçların işlenmesine yol açmıştır. Cezadan maksat suçluyu ıslah etmek, topluma kazandırmaktır. Alışkanlıkları ile toplum düzenini tehdit eden kişilerin serbest bırakılması bu ceza politikasına terstir.

Af biraz da geri kalmış toplumların, hükümlünün hal ve gidişini hapishanede takip edecek donanıma sahip olmayan ülkelerin uygulamasıdır. Gelişmiş ülkeler af yerine şartlı tahliye kurumunu ikame etmiştir. Ceza alan suçlu, cezasının en az % 60 ını yattıktan sonra şartlı tahliye gündeme gelmekte, tahliye olabilmek için yatılan süre içinde belli ölçülere uymayan, ıslah olma emaresi göstermeyen mahkum bu haktan faydalanamamaktadır.Mesela on yıl hüküm giyen bir suçlu mutlaka altı yıl yatmak zorundadır. 6 yıl sonra infaz kurumunda görev alan gardiyanın, padegogun, sosyologun, din adamının, doktorun, ceza evi savcısının verdiği ve belli periyotlarla tuttuğu raporlar istikametinde şartlı tahliyeye karar verecek kurulun önüne çıkarılmakta, heyet üyelerinin reyleri istikametinde ya tahliye edilmekte ya da şartlı tahliyesi bir sonraki kurul toplantısına bırakılmaktadır. Bu sistem hem suçlunun infaz kurumunda daha uyumlu olmasına hizmet etmekte, hem de ıslah olanla olmayanı ayıklayarak toplum güvenliğini suç makinesi haline gelmiş kişilerden korumaktadır.

Bugün Türkiye şartlı tahliye kurumunu batı’daki benzerleriyle aynı seviyeye çıkaracak imkanlara haizdir. İki de bir af çıkararak ıslah olmamış insanları toplum içine salmaktansa şartlı tahliye kurumunu geliştirerek toplumu suça ve suçluya karşı daha korunaklı hale getirmek mümkündür. Özellikle maddi-manevi zarara sebebiyet veren suçlarda, mağdurun zararının giderilip giderilmediği şartlı tahliye görüşmelerinde göz önünde bulundurulabilir..Bu da suçun toplumda yaptığı tahribatı asgariye indirir.Türkiye artık affı değil, nasıl bir şartlı tahliye müessesesi kuracağını tartışmalıdır. Bu cezaevinde olanlar için de dışarıda olanlar için de daha hayırlıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi