Kıbrıs, Denktaş ve Yeni Aktörler

Kıbrıs, Denktaş ve Yeni Aktörler

17 Şubat’ta Kıbrıs Rum kesiminde Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu yapıldı Herkesin seçimin favorisi olarak gördüğü .Papodopoulos’ın ilk turda elenmesi büyük sürpriz oldu.İkinci turda AKEL’in desteklediği Hristofyas ile,DİSİ’nin desteklediği Kossulidis yarışacaklar.

Seçimi kimin kazanacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.İster biri, ister öteki kazansın Kıbrıs’ta bundan sonra farklı bir Kıbrıs Rum politikasıyla karşılaşacağımız muhakkak.Nitekim daha şimdiden Cumhurbaşkanı adayları bu yönde mesajlar vermeye başladılar bile..

Papodopoulos uzlaşmaz,sivri,kavgacı bir siyasetçi imajına sahipti. Bu da Türk tarafı için bir avantajdı.Yeni isimler ise daha dengeli,daha makul bir çizgide görünüyorlar, bu da Rum tarafı için bir avantaj.Uluslararası ilişkilerde duygusallığın, heyecanın yeri yoktur.Diplomasi akılla,hesapla,eldeki imkanların en iyi şekilde değerlendirilmesiyle yapılır.

Türkiye uzun yıllar Kıbrıs politikasını Denktaş üzerinden yürüttü.Denktaş, Kıbrıs politikasına kişilik özelliklerini de karıştırdı. Zamanla Denktaş’ın kişiliği Türkiye’nin Kıbrıs politikasının önüne geçerek temel belirleyici oldu.Prensiplerin yerini, kişisel eğilimler aldı.Netice de Kıbrıs’ta Türkiye uzlaşma istemeyen taraf durumuna düşürüldü.

Bizde yanlış bir kanaat var, uzun süre iktidarda kalanlar bir müddet sonra alternatifsiz hale getiriliyor.Hatta neredeyse bulundukları konumla özdeşleştirilip,onun ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor.. Kıbrıs’ta da bu psikoloji, Denktaş’la Kıbrıs’ı özdeşleştirdi.Denktaş’sız Kıbrıs düşünülemez oldu.

Halbuki, Kıbrıs’ın son yirmi yılı irdelendiğinde Denktaş’ın başarılı bir siyaset izlediğini söylemek mümkün değil.Darbeci Mümtaz Soysal ile oluşturulan dış politika her alanda iflas etti.Kıbrıs Türk toplumuna dönük –Milli bir siyaset- izlenemedi.Türk milletine ait değerler erezyona uğratılırken Denktaş sadece seyretmekle yetindi. Yirmi yılda Türk toplumunun dini ihtiyaçlarını giderecek bir diyanet işleri başkanı atamaktan bile imtina etti.Türkiye’de sağcı, Kıbrıs’ta solcu takıldı.Sonunda halkının desteğini kaybedince,Kıbrıs politikasını Türkiye’ye yığdı.Türk hükümetinin artık kendine destek vermeyeceğini anlayınca da Doğu Perinçek’in peşine takılmakta beis görmedi.Kıbrıs’ın küçük Demirel’i olarak verdiği son başörtüsü irticadır fetvası ile de, kendisine güven duyanların son saygı kırıntılarını da alıp götürdü.

Kıbrıs’ta Denktaş’ın denklem dışına itilmesi de, Annan planının kabul edilmesi de doğru olmuştur. Hükümetin her icraatını düşmanca tepkilerle karşılayanların, Kıbrıs satıldı diye ortalığı velveleye verenlerin bugün tam bir göz bağcılığı yaptıkları ortaya çıkmıştır.Uluslararası ilişkilerde hiçbir zaman tek tarafın kazandığı bir anlaşma olmaz.Türkiye’nin aldıkları da verdikleri de olacaktır, ama Kıbrıs Türk toplumu ilelebet yaşayacaktır. Nitekim,Denktaş gitmiştir ama, Kuzey Kıbrıs yerinde duruyor. üstelik her geçen gün itibarı da artıyor.Ancak,yeni aktörlerin devreye girmesi Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ın yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Türkiye kaybeden taraf olmak istemiyorsa, insiyatif almaya devam etmelidir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi