Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Hakimin telefonu dinlenir mi?

Hakimin telefonu dinlenir mi?

Osmanlı döneminde çokça çarşaflı casus vardı.
2. Abdulhamid cennet mekan bir ara çarşaf giyenlerin yüzlerini açık tutmasını güvenlik yönünden zorunlu olarak istemişti.
Örtünmeye evet de...
Hiç olmazsa yüzünüzü kapatmayın ki erkek mi, kadın mı olduğunuz anlaşılsın...
Şimdi de yargının çarşafını yüzüne gözüne dolayanlar var.
Suçlular, fakat telefonu yasal olmayan yoldan dinlendiği için yırtıyorlar...
Yasal delilin arkasına saklanıyorlar...
Soruşturmayı yürüten savcı her ne kadar “Biz bu yargı mensubunu dinlemedik, bir başkasını dinlerken o da karşı konuşmacı olarak telekulağa takıldı” dese de sökmüyor.
İlle de ona da mahkeme kararı...
“Gecenin o saati....
İki şahit bir de ben ettik üç kişi, hırsızın hakkından gelirdik, hakime ne gerek var?”
Temelin fıkrası öyle...
Mahkemede hakim, “Bu adamı mahkum etmek için sen git iki kuvvetli şahit bul” deyince, Temel işte bu cevabı yapıştırmış...
Gecenin o saati, iki kuvvetli şahit!..
Adam telefonla kadın pazarlıyor...
“Arkadaşa hanımların iyisinden gönder”.
Buna rağmen yırtıyor.
Bu kadar aleni telefon görüşmesi varken iki kuvvetli şahit mi bulacağız?
Hangi çağdayız?
Eskiden telefon dinleme yoktu ama, Şefin kurduğu devlet düzeni vardı. Devlet ele geçirdiğini öttüremezse zaten devlet sayılmazdı.
Şimdilerde öttürme işleri tarihe karıştı.
Ya telefonlar dinlenecek veya görüntülenmeler yapılacak.
Teknik öyle söylüyor, ben söylemiyorum.
Ülkeyi yönetenlerin çoğunda koruma zırhı var, sırtları kalın...
Kimileri de rejimin asıl sahipleri olduğundan kanunlar o kişilere dokunamıyor.
Çirkin manzaralar...
Günümüzün tekniği bu çirkinliği ifşa etse de faydasız.
Hem kadın pazarlıyor, hem de yırtıyor.
Bir başka olayda HSYK üyesi sayın Ali Suat Ertosun’un muhalefet şerhini basından okuduk. Bence söyledikleri yerden göğe kadar haklı...
Arızî olarak ele geçen deliller diyor Ertosun...
Üsküdar hakimlerinden birisinin bir yakınının telefonu ile elindeki zanlıyı serbest bırakması telekulağa takılınca yine yasal olmayan yoldan delil elde etmek engeli çıkıyor karşımıza...
HSYK bu hakim hakkında işlem yapılmasına gerek görmüyor.
Hakim dinlenmemiştir, dinlenen başkaları.
Ne var ki karşı taraf hakim...
Hırsız öyle veya böyle yakalanmıştır, bırakalım gitsin mi?
Yapan, sonucuna da katlansın.
Değilse, çürükleri nasıl ayıklayacaksınız?
Faraza bir hakimin arabasında havan topu bulunsa, ona da aynı gerekçe ile işlem yapamayacağız. Sebebi, yasal yoldan arama yapılmamış...
Şüphesiz asıl olan yasal yoldur.
Yasal yoldan yürürken karanlık yollar da önümüze çıkıyor....
Burasını çözelim...
Delil delildir...
Nasıl elde edilirse edilsin delildir.
Yolda seyir halinde iken yapılan aramada kaymakamın bagajında tesadüfen esrar ele geçse, buna da mı yasal olmayan yoldan elde edilen delil diyeceğiz?
İddianamesine Kara Kuvvetleri Komutanını dahil etti diye meslekten ihraç edilen savcının suçu, kadın pazarlamaktan daha mı vahimdi?
Neler dönmüyor ki o dokunulmaz çarşafın altında...
Hele de bir yiğit çıkıp yargı reformuna el atsa....
Tüm sahte peçeleri yasaklasa...
Kadrolaşmaların içerisine anayasa çomağını soksa....
Ne güzel olur değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi