Bu kaçıncı darbeleri, kaçıncı hakaretleri!..

Bu kaçıncı darbeleri, kaçıncı hakaretleri!..

Gördünüz mü İsviçre’nin hoşgörüsünü! Değil İslâm’ı, değil ezanı, ezansız minareyi bile hoş görmüyorlar...
Mâide sûresi 5. âyet, “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” emriyle bu iki güruha karşı tavrımızın nasıl olacağını tayin etmiş. “Onlar birbirlerinin dostlarıdır” buyurarak da bize asla dost olmayacaklarını bildiriyor. Buna rağmen onlara dostlukta ısrar edenleri ise, “Onları dost edinenler onlardandır” buyurarak deşifre ediyor. Deşifreden de öte, bu dostluğun bir zulüm olup, bu zulmü işleyenlerin âkibetlerinin nasıl olacağını şöyle haber veriyor: “Allah zâlim kavme/topluluğa hidayet vermez, onları doğru yola iletmez.”
Atalarımız da bunu şöyle özetlemişler: “Domuzdan post gâvurdan dost olmaz.”
Bu iki topluluk, bize dost olmadıklarını, hiçbir zaman da olmayacaklarını ellerinden geldiği ve dillerinin döndüğü kadar zaten kendileri ispat etmeye çalışıyor. Ama biz anlamaya yanaşmazsak onlar ne yapsın!..
Avrupalıların, Müslüman olmayan yabancılarla bir meselesi yok. Düşmanlıkları sadece Müslümanlara. Sadece Müslümanları döver, sadece onların evlerini yakar ve sadece onları sokak ortasında öldürürler...
Haçlı seferlerinde 2 asır boyunca yaptıkları zulüm ve akıttıkları onca Müslüman kanı içlerini soğutmaya yetmemiştir. Daha çok Müslüman kanı akıtmadan rahat edemiyorlar. Onun için habire öldürmeye devam ediyorlar.
Yapılan yeni öldürmeler de kâfi değil. Yeni bir haçlı seferi başlatılmalı. Bush işte bunun için düğmeye bastı ve kaç sene önce Afganistan ve Irak’tan yeni haçlı seferini başlattı. Bu ülkelerde, yüz binleri bırakın milyonla ifade edilen insan öldürülmüşse de bunu da kâfi görmüyorlar. Başka İslâm ülkelerinde de Müslümanlar öldürülmelidir.
Bu toplu cinayeti Büyük Ortadoğu Projesi, kısa adıyla BOP adı altında yapmayı düşündüler. Sanki İslâm ülkeleri, “Afganistan ve Irak’a uçaklarla tonlarca demokrasi yağdırdığınız gibi aman bize de demokrasi getirin” diye yalvarmışlar da onlar da öyle yapıyor. Önce 22, arkasından 25 İslâm ülkesine demokrasi getirmeye(!) karar verdiler. Kısaca BOP, 25 İslâm ülkesini Afganistan ve Irak gibi yapma projesidir. Projenin bir başkanı Obama’nın selefi Bush idi. Eş başkanının da neden Sayın Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan olduğunu bilmiyoruz...
ABD’nin sadece Irak’a demokrasi yağdırması kâfi gelmedi. Komşu Müslümanlara da demokrasi getirmek lazımdı. Âyet-i kerimede, “Onlar birbirlerinin dostlarıdır” buyuruluyor ya, Yahudi İsrail ile Hıristiyan ABD dost oldukları için, İsrail de dostu ABD’nin Irak’a yaptığı gibi Filistin’e demokrasi yağdırmaya hâlâ devam ediyor...
Ama bunlar işin sadece maddi tarafı. Bir de açtıkları mânevî yaralar ve zararlar var. Bildiğiniz gibi Hıristiyan Avrupa, karikatürle Peygamberimiz’e hakaretten sonra, hakaretlerini söz ile yapmaya kadar götürdü. Hem de, Hıristiyan âleminin başı olan Papa’nın ağzıyla... Papa’nın hakareti demek, bütün Katoliklerin hakareti demektir...
Papa, Peygamberimiz’e hakaretinin arkasından, “Hem sizin Peygamberiniz’i aşağılarım hem de memleketinize gelirim” dercesine memleketimize geldi. Başbakanımız tarafından da uçağın merdivenlerinde karşılandı.
Gelelim taze meseleye; özgürcü, medenî, hoşgörü ülkesi(!) İsviçre halkının minare yasağına evet demesine...
Hıristiyanları çok iyi tanıyan Prof. Oktay Sinanoğlu’nun dediği gibi, anlaşılıyor ki “İslâm düşmanlığı onların genlerinde var...” Referandumdan “Minareye yasak” kararı çıkması da bunun isbatı...
Avrupa’daki yüzlerce cami ve mescidler sıradan bir bina gibidir. Dışarıdan hiç birinin cami veya mescid olduğu bilinmez. Çünkü minareleri yok. Almanya’da sadece birkaç yerde minare var. İsviçre’de de 4 tane varmış.
Minare olsun olmasın, Almanyasında da İsviçresinde de dışarıdan duyulacak şekilde ezan okumak YASAK. Türkiye’de ise kiliselerin çan çalmaları serbest. İstanbul’da her zaman çan sesi duyulur. Türkiye’de kilise çanının serbest olduğunu bile bilmeden, “İsviçrelilerin minare istememeleri gayet normal. Türkiye’de kiliselerde çan çalınsa biz ister miyiz?” diyenlerin câhilliklerine ne demeli bilmem. Bunlar kimden yanadır acaba?..
Dedik ya, Avrupa’da ezanlar zaten mescidlerin içinde okunuyor. Minare, sadece görüntü, yani oranın mescid olduğu bilinsin için yapılıyor. İsviçreliler böyle bir görüntüye değil, İslâm’ın kokusuna bile tahammülü edemiyorlar...
Gerçi bazı İsviçre hükümet yetkilileri bu referandum sonucundan rahatsız. Ama bunun bir hoşgörüsüzlük olduğundan değil, turizm gelirinin eksilmesine sebep olacağı korkusundan...
Sadece İsviçre değil Avrupa’nın her tarafında İslâm korkusu, hayır İslâm korkusu değil, İslâm düşmanlığı yaygın. İsviçre’den sonra Hollanda da ezan referandumuna hazırlanıyor. Bakmayın siz bazı Avrupalı parlamenterlerin İsviçre’deki referandum sonuçlarını yadırgar göründüklerine. Hiç şüpheniz olmasın, dini imanı para olan bu güruhun maddî gelirde zararları olacağı korkusu olmasa, hepsi İsviçre’yi takip eder.
İsbatı Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye kabul edilmesi meselesi... Türkiye’yi alacağız-almayacağız diye senelerdir bizimle oyum-oyum oynamıyorlar mı? Birisi çıkar, “AB bir Hıristiyan topluluğudur; Türkiye ise Müslümandır, alamayız” der. Başka birisi çıkar yalancıktan onun söylediğine ters şeyler söyler. Bu karşılıklı sözler tekrarlanır durur. Yani bizimle dalga geçerler. Ve Müslüman Türkiye ile oynanan bu oyun tekrarlanır durur... Biz de kendi benliğimize dönmek yerine, AB kapılarında “Ha aldılar ha alacaklar” diye bekler dururuz...





Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi