İsrail'e özür diletmek

İsrail'e özür diletmek

İsrail’deki diplomatik skandalın arkasında her kafadan bir ses çıkıyor. Türk siyasetinin en büyük zaaflarından biri budur.Gayreti milliyetimize dokunan bir olay olduğunda herkes ağzının dizginlerini serbest bırakıyor.
Diplomasi akıl ve strateji işidir.Herkesin konuştuğu bir yerde sağlıklı bir dış politika yürütemezsiniz..
İsrail’in Türk büyükelçisinin şahsında, Türk milletine reva gördüğü –terbiyesizliğin-hiçbir makul izahı olamaz.Elbette bunun cevabı verilmelidir.Ama İsrail eleştirilirken asla İsrail’e benzeyerek değil..Kendi kültürümüzün, kendi irfanımızın,devlet tecrübemizin, diplomatik birikimimizin üslubuyla cevaplamalıyız.
Böyle herkes konuşunca sözün tesiri de azalıyor.
Önce Dış işleri bakanı Davutoğlu konuştu.Ardından Rusya’ya giden Başbakan ayak üstü ağır başlı bir açıklama yaptı. Bu iki açıklamada Türkiye’nin beklentileri aşağı yukarı ortaya konulmuştu.Ondan sonra durup beklemek gerekirdi.Özür beklerken,özür dileyecek duruma düşmemek için eleştirilerin, tepkilerin yapılan terbiyesizlikle oranlı olması gerekiyor.
Ama iki açıklama yetmemiş olacak ki,Cumhurbaşkanı Gül, ile meclis başkanı M.Ali Şahin de tartışmaya katıldılar. Şahin İsrail meclisinin de özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Önce sormak lazım, bu kadar açıklamaya gerek var mıydı?Özür beklerken karşı tarafı özür dileyemeyecek duruma sokmak başarılı bir diplomasi biçimi değildir.Türkiye hep bir ağızdan özür dile laaan diye bağırıyor. Bu özür diletmemenin başka bir şeklidir.Karşı tarafı n hamiyeti milliyesini harekete geçirerek özür diletilmez.Özür diletmek istiyorsanız üslubunuzu da ona göre ayarlayacaksınız.Bu üslupla ABD nin şımarık çocuğu İsrail’e özür diletilir mi bilemem ama,bu üslupla skandala imza atanların İsrail’deki konumunu güçlendirmiş olursunuz..
Peki bu olağan dışı tepkilerin hiç mi faydası yoktur?
Elbette vardır.Şimdiye kadar yaptığı her cinayet yanına kar kalan,kar kaldıkça daha da şirretleşen, ABD şemsiyesi altında dokunulmazlığı olduğunu düşünen İsrail için bu büyük bir darbedir.Dünya Türkiye örneğinde İsrail’in dokunulabilir olduğunu, artık birilerinin bu azgın ülkeye dur demesi gerektiğini görüyor.Bu da İsrail için sonun başlangıcı demektir. Birinin dokunduğuna herkes dokunur.Türkiye, İsrail’den rahatsızlık duyan ama sahibinin hatırı !? için sesini çıkaramayan ülkelerin ürkekliklerini yenmesine vesile oluyor.Hür dünya’da ABD ye rağmen İsrail’e dur denilebileceğini gösteriyor.
İsrail’in en büyük korkusu da budur. Bir gün etrafındaki zırhın delinme ihtimali. Türkiye Davos’ta o zırha bir mızrak saplamıştı, şimdi aynı yere ikinci bir mızrak daha saplıyor.Bunun arkası gelecektir.İsrail’i frenlemenin,kuduzlaşmış saldırganlığını durdurmanın başka da yolu yoktur.Zulümlerini, günahlarını yüzüne çarpanlar çoğaldıkça İsrail’in saldırganlığı da azalacak, artık karşısında kör ve sağır bir dünya olmadığını anlayacaktır.
Olayın bir diğer boyutu da, bazı çevrelerin hükümeti alaşağı etmek için bu gerilimden medet umacak kadar zavallılaşmalarıdır. Onun için durup dinlenmeden skandalı krize çevirmeye,ABD’yi hükümeti sillelemesi için tahrik etmeye çalışıyorlar.Çünkü İsrail’e kafa tutmak, onurlu bir duruş ortaya koymaya çalışmak onlara göre –batı dünyası- ile ipleri koparmak, yani eksen kaymasıdır. Onlarla beraber olmanın yolu, şamar oğlanı olmayı kabullenmek anlamına geliyor.Hükümet bunu kabul etmediğine göre, ABD derhal harekete geçmeli, bu hükümeti indirip, iktidar koltuğunu onlara teslim etmelidir.Bu zügürt tesellisinin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.
İsrail bulunduğu coğrafya’da Türkiye ile iyi geçinmeye mecburdur.Efelik yapmanın sökmeyeceğini,kendini iyice yalnızlaştıracağını görecektir.
Onun için tepkiler doğru, her kafadan bir sesin çıkması yanlıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi