Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Balyoz operasyonları ve Genelkurmay Başkanı’nın şikâyeti!..

“Balyoz operasyonları ve Genelkurmay Başkanı’nın şikâyeti!..

Emekli (General) G.K.’dan bir anı:
“Yıllar evvel… Gölcük’teyim.
Bir bayan randevu alarak geldi. Çok ünlü bir ‘meşrubat’ firmasının temsilcisiymiş. Gayet şık ve alımlıydı. Bazı ortak tanıdıklardan bahsetti.”

“Bacak bacak üstüne atmış, süzülerek konuşuyordu… Ne içeceğini sordum.
Şekerli kahve istedi. Bir de limonlu soda.”

“İşim vardı. Sebebi ziyaretini sordum. Kantinlerimizde kendi ürünlerini tercih etmemizi talep ediyordu.”

“Prosedür bellidir. Teklifinizi verirsiniz, daha câzip ise önümüzdeki dönem sizin firma ile çalışılır. Siz teklif dosyanızı ilgili birime bırakın.”

“Kadın gülerek;
‘Bıraktım komutanım. Yalnız, dosyam sizin özel ilginize muhtaç!..’ dedi.”

“Canım sıkılmaya başlamıştı. Özel olarak ilgilenemeyeceğimi söyledim, bu konudaki kriterlerin belli olduğunu tekraren ifade ettim.”

“Kadın kahvesinden son yudumu aldı. Dudaklarını temizledi. Ve, ‘Tamam komutanım, mesajı aldım’ dedi. Tokalaştık… Gitti…”

“Ama o da ne!..
Baktım; masamın kenarında bir otomobil anahtarı var.
Peşinden seslendim: ‘Hanımefendi, anahtarınızı unuttunuz”

“Kadın gülerek döndü. Ve ‘Hayır unutmadım, size bıraktım!’ dedi.”

“Şaşırmıştım. ‘Bana mı bıraktınız?’ diye sordum.
Evet, hayırlı olsun… Yeni arabanız komutanım!.. Arkadaşlar yarın gelip, muameleleri halledecekler.”

“Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Kadın bana resmen rüşvet teklif ediyordu.
Koştum koştum… Kolundan tuttuğum gibi, dışarı attım!..
Otomobil anahtarını da arkasından bir güzel fırlattım!..
Kadın bağırdığından; herkes koridora çıkmıştı.
Geri dönerken, ‘Hiç kimse şerefli Türk Askeri’ne böyle bir teklifte bulunamaz’ diye haykırıyordum. Tansiyonum fırlamıştı; yarım saatte kendime gelebildim!..”

Sonra… Bu olayın sonrası da var.
Kadın gider, gerekli yerlere şikayette bulunur…
“Anahtarın” akıbetini bilmiyoruz… Lâkin, Emekli Amiral G.K.’nın akıbeti bilgimiz dahilinde.
O güne kadar yaver giden talihi bir anda döner!..
Çok şeyler beklenen bir askerken, başına olmadık sıkıntılar gelir.
Kadının ahı tutmuştur!”

Daha sonrası mı…
Okuyucularım tahmin edecektir!..
Sohbetimizin final cümlesini vermekle iktifa edeyim: “Boş veeeer, Serdar kardeşim!..Bunlar, dünyevi işler. İkindinin vakti geçiyor. Abdestin yoksa al da, birlikte kılalım!..”

Dünkü balyoz operasyonlarını izlerken, bu hadise geldi aklıma.
“Neyse ki böyle komutanlarımız var” dedim. Ve hemen “balyoz gözaltı listesi”ni incelemeye geçtim…
Bak sen; Tümamiral Ö.K. da “listedeki” komutanlardan…

Geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanı’nın ağırladığı meslektaşımız Fatih Altaylı buradaki Ö.K. hakkında ilginç bir yazı kaleme almıştı…
İddiaya göre; bugün “Balyoz”dan gözaltına alınanlardan Emekli General Ö.Ö., zamanında vahim bir hadiseden dolayı soruşturma geçiren Emekli General Ö.K.’yı hazırladığı bir raporla aklamış… Aklanan bugünün diğer “Balyoz zanlısı” Ö.K. da, kendisine bu kıyağı yapan Ö.Ö.’nün mahdumuna çok çok düşük (hatta komik) bir bedelle “ev” satmıştı..
Bu arada, Ö.K.’nın damadı da, 2002 yılı itibarı ile 44 adet “askeri ihaleyi” almayı başarmıştı. Bu ihaleler arasında Ö.K.nın oturduğu lojmanın onarım ihalesi de yer almıştı!..
Bunlar Altaylı’nın iddiaları…(*)
Yazı başındaki olay ise benden…
İkincisinin doğru olduğunu Fatih Altaylı iddia ediyor.
Birincisinin doğruluğu da, anlatanın teminatında.

Ben “Balyoz Operasyonu”nu çok sevdim.
Bu vesileyle bakarsınız “akçeli” işler de gelir gündeme.

Netekim, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da kendisine ait olduğunu kabullendiği ses kaydında, akçeli ilişkilere dair rahatsızlığını dile getiriyor.
Cümlesi aynen şöyle: “Bir albay çıkıyor 10 senedir efendim akaryakıt kaçakçılığı içinde, on senedir! Ya kardeşim bu adamın amiri memuru yok mu, yaaa!..” (www.habervaktim.com)

Evet, bu adamın amiri memuru yok mu yaaaa?!.. Sayın Genelkurmay Başkanı’nın rahatsızlık duyduğu “bozuk” ilişkilerin yaygınlığı ne?.. Neyse ki İlker Başbuğ gibi komutanlarımız var da, bu tür olaylar deşifre oluyor.

Gelelim işin daha kritik taraflarına… Akaryakıt kaçakçılığından şikayet, akla ilk etapta “Güneydoğu”yu getiriyor.
Bu akaryakıt kaçakçılığı meselesine bir “Albay” tek başına, “Amiri, memuru” olmaksızın mı bulaşmış yoksa geniş bir organizasyon mu var?..
Bu “kaçakçılıktan” dolayı bugüne kadar hangi işlemler yapılmış; Albay’ın “ötesine” ne kadar geçilmiş?.. Ve ortada, “sadece” akaryakıt kaçakçılığı mı var?..
Hadi bakalım iki soru daha: “PKK terör örgütü de bulaşmamış mıydı bu türden kaçakçılık işlerine? Sayın Genelkurmay Başkanımızın isabetle işaret ettiği O Albay’ınki, münferit bir çalışma mı, yoksa organize mi?”.

“Balyoz planıyla” ortaya çıkanlar, 12 Eylül 1980 öncesinde yapılanların bir başka versiyonla ve şiddet dozu arttırılmış olarak uygulanmasına dair planlardan ibaret.
“Para”sal işler; Sayın Başbuğ’un işaret ettiği “Kaçakçılık”lar, vesaireler…
Sayın Başbuğ’un bu güzel yolu açmış olmasından istifade, çalışsın tüm Türkiye.
Kim, ne yapmışsa bir bir dökülsün ortaya.
Biz geldik gidiyoruz, bari torunlarımız uğraşmasın bunlarla!..
•••
(*): Altaylı’nın iddiasını “etkilenen” taraflara sormak için çaba sarf ettim. Ancak temsilcileri, başlarındaki yoğunluktan dolayı şu anda ilgilenemeyeceklerini ifade ettiler. Açıklama gönderirlerse, bu sütunda yer vermek sözüm olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi