Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Alo Paket!

Alo Paket!

Hükümetle muhalefet arasında paketlemelerin gidip geldiğini gördükçe, içimden karışık iki porsiyon döner ısmarlamak geliyor...
Sayın Adalet Bakanı, bir kısım dengesiz sataşmalara haklı olarak “polemik” diyor. Çözüm yok, sürekli “yargı bağımsızlığı” suçlamaları ile sataşma.
HSYK istese birçok yeniliğe ilke kararları ile imza atabilirdi, ama yapmıyor.
Gerçi HSYK Başkanvekili sayın Kadir Özbek pakete son şeklini verdi:
“Yüksek yargı ile dalga geçiyorlar.”
Dalga!
Haberi izlerken yanımdaki mırıldandı:
“Dalga Deniz’de olur beyefendi.”
Deniz sakin ve de istikrarlı olsa kimseler kimselerle dalga geçmeyecek...
Şimdi geçiyor deyemeyiz, çünkü aramızda iyileşmesi acil olan hasta var. Bu hasta öylesine ateşli ki 367 gibi kocaman karar yeter sayısını toplantı yeter sayısı olarak görebiliyor.
Az dalga geçmediler bu halkın değerleriyle.
Ve de yargı adına yapınca oluyor!
Veya HSYK yüksek mahkemelere üye belirlerken dalga geçmiyor, seçiyor.
Boşalan HSYK üye seçimlerine bakıyoruz, listeleme yerine 126 bango sayısı kullanılarak her bir üye için birkaç sefer seçim yapılabiliyor...
Yani harbi deyimi ile “tornalama”.
Veya bir savcı iddianamesine Kara Kuvvetleri komutanının ismini yazdı diye sorgusuz sualsiz görevinden olabiliyor...
İstenenler üye, istenmeyenler ömür boyu kürsü tutsağı kalabiliyor...
İnanç ve de düşünce hürriyetine saygılıyız ya(!), o nedenle okuduğu okul yüzünden mesleğe kabul edilmemesi için kocaman kurul toplanıp oylama yapabiliyor.
Aynı şekilde “başını örtüyor” diye hakim adayları ihraç işlemine tabi tutulabiliyor...
Dedik ya, dalga Deniz’de olur, havada karada dalganın ne işi var...
Şüphesiz iktidarlar halkın ihtiyaçlarına çözüm ararken en doğrusunu, en objektif olanını yapmak zorundadırlar. Ne var ki bu pakette güzel çözümler yanında sanki itle dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak gibi girdaplar var... Keskin çizgiler yerine eğik çizgiler...
Halkın yıllardır ne istediği net de “Alo Paket” net değil...
HSYK’yı düzeltelim derken sorunlu hale getiriyoruz galiba...
Hakimin elinden, dilinden, mesleğinden anlamayanları getirip bu kurula sokmanın pratik yararını gerçekten kavrayabilmiş değilim.
Devşirmeler ne iş yapacak?
HSYK bilim kurulu olsa amenna, öğretim üyesi hakim tayininden veya ihracından ne anlar?
Gördüklerimizi kısaca sayalım:
145. Madde. Askeri şahıslar için “devletin güvenliği, anayasal düzene ve bu düzenin isleyişine karşı işlenen suçlar” tanımlanması net değildir. Uygulamada tartışmalara neden olur.
146. madde. Hakimlikle alakası olmayan kişilerin anayasa mahkemesine seçilmeleri Türkiye şartlarına göre bir yanılgı. Mesleği hakimlik olmayan yargılamayı nasıl yapar?
147 . maddede. Anayasa Mahkemesi üyeleri için 12 yıl uzun bir süre, adeta saltanat...
En çok beş yıl olmalı.
Askeri suçlar açık ve de net tanımlanmalı.
Kurul’un kararları yargıya ya hepten açılır veya açılmaz. İhraç kararları yargı yoluna açık ama diğer cezaların kapalı olması memurlarla kıyaslandığında “eşitlik ilkesine” aykırı.
En çok tartışma konusu olan yüksek mahkemelere hangi kriterlerle “üye seçileceği” de açık ve net değil... Parti kapatma ile ilgili yenilik de kafa karıştırıcı. Çok dolambaçlı...
Parti kapatma olayını tamamen kaldırma yerine yargının önüne Meclis’teki grubu bulunan partileri koymanın pratikte hiçbir yararı olmaz...
Denmelidir ki: “Partiler her ne şekilde olursa olsun kapatılmaz. Ancak parti adına suç işleyenler varsa şahsen sorumludurlar.”
Yer darlığı yüzünden paketi detaylı olarak açıklayamadım. İleride gelişmeler ışığında konuya tekrar değinirim. Şu bir gerçek, bu sistem hegemonyadan kurtarılmalı.
İdeolojik kadrolaşma yargının birinci sorunu...
Sayın Yargıtay Başkanı dosyaların çoğaldığından şikâyetçi, ama kadrolaşmaya değinmiyor.
İktidarı Mustafa Kemal’in emanet koltukları olarak aldıklarını her mahfilde beyan edenlerin “kurumsal dayanışmaları” ülkenin yeniliklere açılmasına artık engel olamaz.
Baraj taşmak üzeredir.
Türkiye bir nevi hanedanlıktan çıkmalı. Bunun için devlet reformu, yargı reformu, yeni bir anayasa... Yani bir düzen...
Söze Kadir Özbek’le başladık Cemil Çiçek’le sonlayalım.
Çiçek: “Türkiye bu anayasa ile yola devam edemez” diyor...
O halde tümünü değiştirsene!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi