Hüseyin Koç

Hüseyin Koç

“Çölleşme ile Mücadele Sempozyumu”

“Çölleşme ile Mücadele Sempozyumu”

Tespit: İnsan etkileri neticesinde; yanlış arazi kullanımı ve tarım uygulamaları, aşırı nüfus artışı, toprağı erozyondan koruyan bitki örtüsünün ortadan kaldırılması, ormanların tahrip edilmesi, yanlış sulama neticesinde tarım alanlarında ortaya çıkan tuzlanma, kırsal fakirlik ve kırsal fakirliğin doğal kaynaklar üzerinde yapmış olduğu baskı, bilgi ve bilinç eksikliğine dayalı ortaya çıkan küresel ısınmayla birlikte dünyada olduğu gibi ülkemizde de kuraklık ön plana çıkmıştır.
Giriş: Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Çölleşme ile Mücadele Sempozyumu”, 17-18 Haziran 2010 tarihinde Çorum’da yapıldı. Çölleşme/arazi bozulması, dünyada ve ülkemizde önemli sosyo-ekonomik, çevresel ve kültürel neticeleri olan ve dünyada 110 ülkede yaklaşık 1.5 milyar insanı ve yer kürenin 1/3’ünü (yaklaşık 4 milyar ha.ını) doğrudan etkileyen bir olgudur.
Sempozyumda, genelde dünyada ve özelde ülkemizdeki çölleşmenin sebepleri, göstergeleri, etkileri, çölleşme ile mücadele yöntemleri, çölleşmenin kuraklık ve iklim değişikliği ile olan etkileşimleri, çölleşme ile mücadelede ulusal ve uluslararası işbirliği, birey, medya ve sivil toplum kuruluşlarının rolleri, çölleşme ile mücadelenin politik, hukuki ve kurumsal çerçevesi ele alınmıştır.
Sempozyuma; bildirili ve bildirisiz izleyici olarak araştırmacılar, akademisyenler, üniversite öğretim üyeleri, değişik kurum ve kuruluşlarda çalışanlar, karar vericiler, teknik elemanlar, sivil toplum ve medya temsilcileri başta olmak üzere çok sayıdaki ilgi grupları katılmıştır. Sempozyum; katılımcıların çölleşmeyle mücadele kapsamında yapmış oldukları araştırma/geliştirme çalışmaları ve uygulamaları ile edinilen deneyimlerinin paylaşıldığı, problemlerin ve çözüm önerilerinin tartışıldığı ve ülkemizin çölleşme ile mücadele gayretlerine önemli katkı sağlayan bir platform olmuştur. Sempozyum çağrısına, …adet bildiri sunulmuş olup bunların ancak 30 adedi sözlü olarak sunulabilmiştir. Kalan bildiriler, Bildiri Kitabında yer almış ve …sayfalık bir eser oluşturmuştur. Bildiri Kitabı, Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü’nden temin edilebilir.
Değerlendirme: Birleşmiş Milletler, 1994 yılında aldığı bir kararla, her yıl 17 Haziran gününü “Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü” olarak kutlamaktadır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler, bu yılın ana temasını, “Toprağın Korunduğu Yerde Hayat da Korunur” olarak belirlemiştir. Çevre ve Orman Bakanlığımız da aynı temayı benimsemiştir. Zira, çölleşme; bir “Sessiz Felaket” olup kurak, yarı kurak ve nemli alanlarda gerçekleşen iklim değişmeleri ve insan aktiviteleri neticesinde arazinin bozulmasıdır. Bozulan arazi toprağının verimliliği azalmakta ve zamanla yok olmaktadır. Bu felaketin oluşmasında en önemli etken insandır. Çünkü insan; daha yüksek verim kaygısıyla arazi kullanımında ve tarım uygulamalarında yanlışlar yapmakta, meraların aşırı otlatmasıyla mera alanları erozyona açık hale getirilmekte, yoğun ve sürekli olarak ormanlar tahrip edilmekte, yanlış sulama sonucu tarım arazileri tuzlanmaktadır.
İnsanların beslenme, giyinme ve barınma sorunları devam ettikçe, tarımsal üretim de devam ettirilecektir. O halde, bir taraftan dünya nüfusunun artması devam ederken diğer yanda küresel ekonominin sürekli genişlemesi neticesi tabii kaynaklar üzerindeki baskılar günden güne artmakta ve aşırı tüketime dayalı olarak temel çevre göstergeleri de giderek daha çok bozulmaktadır. Mevcut hoyratlık devam eder ve zamanında tedbir alınmazsa, yerkürenin ekosistemi bozulacak, dünyamız da yaşanamaz bir hale gelecektir. Şükür ki; bazı yetkililer, ilgililer, kurum ve kuruluşlar durumun farkında olup değişik platformlarda gündeme getirerek insanların dikkati çekilmekte, yavaş da olsa bir çevre bilinci gelişmekte ve artık genel bir yaklaşım olarak çevreye zarar vererek sağlıklı bir iktisadi kalkınmanın sürdürülemeyeceği konusunda bir farkındalık oluşmuş durumdadır.
Çaresiz değiliz: Dilimizde, politikacılar tarafından yaygın olarak kullanılan bir slogan vardır. “El ele verdiğimiz taktirde, çözülmeyecek hiçbir problem yoktur”. Güzel bir slogan. Gerçekten, elbirliğinin yapılabilmesi halinde, halledilmeyecek hiçbir sorun yoktur. Ancak, sorun ya da en önemli mesele, “el ele verebilmekte”dir.
Aslında, sorunun sebeplerinin bilindiği netlikte çözüm yolları da bilinmektedir. a) Dünya genelinde ülkeler, karşılıklı işbirliği içerisinde etkin eylemler gerçekleştirmesi, b) Ortak problem karşısında birlikte hareket edebilme yeteneğini kullanabilmesi, c) Özelde de bireylerin, geliştirilmiş bulunan çözümler için uygulama alışkanlıklarını kazanabilmesidir.
Ne var ki, bu çözüm önerileri her ülke ve her insanda aynı hassasiyette ya da anlayışta yer bulamamaktadır. Değişik kaygılarla menfaatler ön plana çıkmakta, güçlü olanlar bildiğini yapmaya devam ederken bedeller hep zayıflara ödettirilmektedir. Zira, “Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi” 1996 yılında yürürlüğe girmesine rağmen taraf ülke sayısı ancak 2009 yılında 193’e ulaşmıştır. Ülkemiz, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesine 1998 yılında taraf olmasına karşın, Kyoto Protokolünü 2008 yılında imzalamıştır. Kyoto Protokolünü halen imzalamamış zengin ülkeler bulunmaktadır. Bu da, sorunun çözülebilirliğine rağmen, el ele verebilmenin zorluğunu göstermektedir.
Türkiye, üzerine düşeni yapma konusunda büyük bir gayret göstererek, 2005 yılında, çölleşme ile mücadele amaçlı 63 eylem programı hazırlamıştır. Bu programı hazırlamaya bir yerde mecburuz, çünkü, Dünya Çölleşme Tehlikesi Haritasında, Orta Anadolu Bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin önemli bir bölümü ‘çölleşmeye çok fazla ve fazla hassas’ olarak belirtilmektedir.
İlan edilen 2008-2012 yıllarını kapsayan Ağaçlandırma Seferberliği ile, 2.300.000 hektar alanda 2.3 milyar fidan dikimi hedeflenmiş olup 2008 yılında 463.000 hektara, 2009 yılında da 501 bin hektara fidan dikilmiştir. Yapılan bu çalışmalarla Türkiye, ağaçlandırma faaliyetlerinde Dünyada ilk üçe girmiştir. Bu başarıda katkısı olan herkesi kutluyorum.
Aslında sorunun çözümünde en önemli etken, sorunu erken öngörebilmek, basit, küçük ve kolayken önlem alabilmektir. Bunun için, yerel yönetimlere de büyük görevler düşmektedir. Bu görevlerin başında plansız ve dengesiz şehirleşmeye, tarım arazilerinin yerleşim yerlerine açılmamasına, kıyı alanlarının tahripkar kullanımına, hassas alanlar ile çevre kirliliğine duyarlı alanların korunmasına özen gösterilmelidir. Bu tür tedbirlerle, sorun henüz ortaya çıkmadan önlenebilecektir. Çevre ve Orman Bakanlığı, bu amaçla 56 ilin Çevre Düzeni Planını tamamlamış ve 2012 yılı sonuna kadar da bütün illerin planlarını tamamlanacak şekilde programlamıştır.
Sempozyumda aşağıdaki konulara da dikkat çekilmiştir:
1. İnsan etkileri sonucu; yanlış arazi kullanımı ve tarım uygulamaları, aşırı nüfus artışı, bitki örtüsünün ve ormanların tahrip edilmesi, yanlış sulama neticesinde tarım alanlarında ortaya çıkan tuzlanma, kırsal fakirlik ve kırsal fakirliğin doğal kaynaklar üzerinde yapmış olduğu baskı, bilgi ve bilinç eksikliği,
2. Tarımsal üretim politikalarının, bölge bazında gerçekleşen yağış değişimlerine göre belirlenmesinin gerektiği,
3. Erozyona bağlı olarak meydana gelen toprak kaybı, toprağı kaplayan bitki örtüsündeki değişimler, sosyo ekonomik ve kültürel yapıdaki değişimler, kurak alanların alansal değişimi, bölgesel ve dönemsel olarak yağış değişimi, marjinal alanların tarımsal amaçlı kullanımındaki değişiklikler ve kullanım şeklindeki değişmeler, çölleşmenin etkisi sonucunda politik, hukuki ve kurumsal yapıda meydana gelen değişimlerin çölleşmenin en önemli göstergeleri olduğu,
4. Çölleşme ve kuraklık ile mücadelede en etkili yolun ağaçlandırma, mera ıslahı, bozulmuş orman alanlarının iyileştirilmesi ve doğru tarım uygulamaları olduğu,
5. Çölleşme ile mücadelede, istenilen sonuçların alınabilmesi için arazi kabiliyet sınıflarının bir an önce belirlenmesi, belirlenen sınıflara göre arazilerin kullanımının sağlanması ve sürdürülebilir arazi yönetimine geçilmesi,
6. Çölleşme ile mücadele “Ulusal Koordinasyon Birimi” yönetmeliğinin hazırlanması.
Daha yeşil, daha güzel bir ülke, barış ve sevgi dolu bir dünya dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Koç Arşivi