Hüseyin Koç

Hüseyin Koç

Atmosfer harikası

Atmosfer harikası

Anadolu’da “Gökkuşağı, Ebemkuşağı” olarak adlandırılan bu doğa olayı ile ilgili çocukluğumuzda  “altından geçenin cinsiyeti değişirmiş” denirdi de mevcut cinsiyetimizin değişebileceği endişesi ile ya bu olayın olmaması ya da bulunduğumuz yerden uzaklarda olması ve zarar görmemiz konusunda temennilerde bulunurduk.
Gökkuşağı olayını bugün de görmekteyim fakat önceki duygularımın pörsümesinden mi, yoksa etrafta endişesini yaşadığımız cinsiyeti değiştirme etkisinin fiili olarak gerçekleştiğine şahit olmadığımdan mı nedir bilinmez ancak gökkuşağının o kabuslu korkusunu taşımamaktayım.
Eğer “gökkuşağı altından geçenin cinsiyeti değişir” ifadesinin soyut bir anlam içermediği fakat bu değişimin kişinin karakterinde değişikliğe sebep olduğu belirtilmek isteniyorsa bu tür değişime sayısız örnek vermek mümkündür.
Oysa bu doğa olayında, yağmurdan sonra atmosferde oluşan yoğun su buharında güneş ışığının yansıması ile her tür rengin oluşmasına rağmen hakim renk olan kırmızı-yeşil-sarı renkleri görülür. Meydana gelen bu renkli kuşak-köprü, doyumsuz güzelliğe sahip harika bir eserdir. Herkes gibi şahsımın da gözlemimde, bu doğa olayına bulunulan yerden yaklaşmak istense, bir serap gibi yaklaşılan mesafe kadar uzaklaştığı görülür. Böyle olunca istense dahi gökkuşağının altından geçmek mümkün değildir. Bu durum dikkate alındığında, bazı imkansız olayların açıklanmasında bir araç olarak kullanıldığı düşünülebilmektedir. Eskiden, gerçekleşmesi imkansız gibi algılanan cinsiyet değiştirme olayı ile eşleştirilmiş olabilir.
Her ne hal ise, eskiden de bugün de kişiler için cinsiyet değiştirme durumu cazip olmadığı halde günümüzde kendi zihinsel atmosferinde oluşturduğu gökkuşağının altından geçen ve geçmeyi de bir marifet addeden nice insanların olduğunu görünce “cinsiyet değiştirme mi normalleşti, cinsiyetler arasında cazibe mi kalmadı ya da cinsiyet algısı mı değişti” sorusuna cevap bulmak zorlaştı. Bu belirsizlik-duyarsızlık, yaşları küçük çocuklarda ya da eğitim düzeyi düşük insanlarda görülür olsa “çocuktur, cahildir” denip geçilebilir. Ancak bu davranış bozukluğunun, yaşları büyük-aksakal ve eğitim düzeyleri yüksek insanlarda hatta toplum önderlerinde yaygın olduğundan cevap bulmada zorlanılmaktadır. Bazı hallerde bu tür değişimler öyle sıklıkta vukuu bulmaktadır ki bazı kişilerde gün içerisinde dahi birkaç kez tekrarlanabilmektedir. Birkaç örnekle somutlaştıralım:
Cahiliyet döneminde Mekke halkı, aralarında yaşayıp büyüyen ve henüz peygamber olmayan Muhammed’e dürüstlüğü, doğru sözlülüğü, emanete sahip çıkması, randevusuna bağlılığı ve  güvenirliliği gibi evrensel üstün özelliklerinden dolayı “el emin-güvenilir insan” diyen müşrikler, peygamberliğini açıklayan Muhammed’e (s.a.v) dövmede ve sövmede yarışa girmişlerdir. Bu müşriklerde kişilik değişikliği yapan gökkuşağı, Muhammed’in (s.a.v) peygamberliğidir.
Yakın geçmişte şeriatla mücadele brifingi aldıklarında dakikalarca ayakta alkış tutan yargıç-savcı-hakimler, bulundukları mekanın üzerinden geçen gökkuşağının etkisiyle İslam’ın ne kutsal bir din olduğu açıklamalarını yapabilmişlerdir.
Dün denecek kadar yakın geçmiş zamanda bir büyük belediye başkanı, seçim sırasında önünde taklalar attığı büyük ağabeyinin altını kazmakla meşguldür bugünkü kısa boylu ağabeyine yaranabilmek için.
Mikrofon başında hak-hukuk-adalet-eşitlik nutukları atan bir belediye başkanı, odasının üstünden geçen gökkuşaının etkisi altında oluşan yeni kişiliğiyle görevi başında adalet dağıtma yerine partisinden gelen referanslı kişilere kadro tahsis etmekte gösterdiği gayreti bir marifet gibi yüzü kızarmadan söyleyebilmektedir.
8 yıllık kesintisiz eğitimi bu milletin çocuklarına dayatmayı devrim sayan parti lideri, 4+4+4 uygulamasını, seçmeli ders olarak kutsal kitabı okumasını ve inandığı dinin peygamberinin hayatını okumasını sakıncalı sayıp bağırırken hançeresini yırtan parti lideri, aynı peygamberin doğum günü kutlamalarında mikrofon imkanı bulduğunda da kitabın kutsallığı ve peygamberinin vazgeçilmez rehberliğinden dem vurabilmektedir.
80 darbesinden yakındığı halde 28 Şubat darbesine alkış tutup orduyu göreve çağıranların atmosferinde hangi ve nasıl bir gökkuşağının vukuu bulduğu merak konusudur.
Bir başbakan ki, zihinsel gök kubbesinde oluşan her gökkuşağında fotörünü alıp gittiği halde 80 ihtilalinin sahipleri ile 90’lı yıllardaki seçimlerde hesaplaşmış olduğunu söyleyebilmesi bu kişiliğe gökkuşağının nasıl bir etki yaptığı hayretle karşılanmaktadır.
80 darbecilerinin mahkemelerde yargılanacağı ilgililer tarafından ifade edildiğinde “halkı kandırmak için söylenmiş palavralar” diyenler, etkisinde kaldıkları gökkuşağı nedeniyle kişilik değişikliğine uğrayarak, kurulan mahkemelere müdahil olarak katılabilmek için sıraya girdiklerini görmek ne üzücüdür.
Netice itibari ile, gökkuşağının kişiler üzerinde fiili bir cinsiyet değişikliğine ait örnek verilemese de, kişilik değişikliğine ait sonsuz sayıda örnekleri mevcuttur. Bu kötü hastalık daha fazla yayılmadan atmosferimizde bizi olumsuz etkileyecek bir gökkuşağının oluşmaması için topluca bir duaya mı çıksak, ne dersiniz?
Aksi halde “dün dündür, bugün bugündür” şeklinde şablonlaşmış olan kişilik bozukluğu yaygınlaşabilir ya da bu tekerleme sahibinden başkaları için de bir yaşam tarzı haline gelebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Koç Arşivi