Mehmet Talu

Mehmet Talu

Hicrî yeni yıl

Hicrî yeni yıl

Bu gün 1 Muharrem 1432. Hicrî yılbaşı. Öncelikle siz muhterem bütün okuyucularımızın ve İslâm aleminin bu hicrî yeni yılını tebrik ediyor, İslâm'ın ve Müslümanların aziz ve mansur olmasına vesile olmasını Cenab-ı Hakk'tan dua ve niyaz ediyoruz.

Gelen haberi tahkik etmek mutlaka lazımdır!

Soru: Bize gelen haberin doğruluğunu araştırmanın önemini belirtir misiniz?

Cevab: Bismillâhirrahmanirrahim.

Cenab-ı Hak şöyle buyurur:

"Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, hemen onu tahkik ediniz, belki bilmeksizin bir kavme saldırırsınız da sonra yaptığınızın üzerine pişman olursunuz." (Hucurât sûresi: 6)

Müfessirlerin ekseriyetinin beyanına göre bu ayet-i kerime şöyle bir hadise üzerine nazil olmuştur: Resûlullah (S.A.V.) efendimiz, Velid b. Ukbe'yi, Benî Mustalık kabilesinin zekâtını almak üzere göndermiş. Velid, bu görevle onların memleketlerine varırken, Beni Mustalık ahalisi de O'nu karşılamak için büyük bir kalabalıkla köylerinden dışarıya çıkmışlar. Velid, bunu görünce, aralarında cahiliyye döneminde bulunan bir kinden dolayı kendisini öldüreceklerini zannetmiş, korkmuş ve geri dönmüş. Resûlullah (S.A.V) efendimizin yanına varınca:

- Ya Resûlellah! Benî Müstalık kabilesi irtidad ettiler, zekâtı vermemek için beni öldürmeye kalkıştılar, demiş. Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz de gazab etmiş ve Halid b. Velid (R.A.)'i bir miktar askerle onların üzerine göndermiş ve O'na:

- Onların durumunu gizlice tetkik et. Eğer onları Müslümanca bulursan yumuşak davran ve zekâtlarını al. Yok, irtidad etmişlerse onlarla savaş, buyurmuş. Hz. Halid (R.A.), bu emir üzerine onları gizlice araştırmış, ezan okuduklarını ve hatta teheccüd namazını kıldıklarını görür. Zekâtlarını alır ve geri döner. (En-Nisaburi, Esbabu'n-Nuzûl, 222)

Bu hadise ve neticesinde nazil olan ayet-i kerime Müslümanlara büyük bir ders veriyor. Herhangi bir fasıkın sözlerine gerekli olan tahkikatı yapmadan, hemen kıymet verilmesinin korkunç bir hadiseye sebep olacağını bildiriyor.

İman esaslarını kabul ettiğini söyleyen, fakat gereğini yerine getirmeyen, ona göre hareket etmeyen kimselere dinen "fasık" dendiğine göre, bu gün yaşadığımız şu cemiyette bu konuda ne kadar titiz davranmamız gerektiği apaçıktır.

Çünkü birçok fasık kimseler, kendilerini doğru, dürüst ve güvenilir bir kimse olarak gösterirler, iyi niyetli olduklarını söylerler ve bir takım yalan sözler, düzme haberler ile karşısındakini aldatmaya, fitne-fesad çıkarmaya çalışırlar. Köroğlu:

"Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu." demiştir. Mertlikten nasibi olmayan kimselerin, gelişen teknik imkânlarından da istifade ederek hoşlanmadıkları kimseler hakkında şöyle veya böyle yollara başvurdukları görülen bir gerçektir.

Binaenaleyh, biz Müslümanlar için: Haber getiren şahsı tanımak, gelen haberi tetkik etmek mutlaka lâzımdır. Yoksa birçok zarardan sonra işin gerçek yüzü anlaşılıp o haberin yalan olduğu bilindikten sonra, fasıkın haberine aldanan kimse ömrü boyunca pişmanlık duyar. Duyar amma:

"Bir faide bahşeder mi heyhat!

Vaktinde yapılmayan nedamet."

Gerçekten pişmanlık, vaki olan zararı ödeyemez. Şu halde bu ayet-i kerime bütün Müslümanlara büyük bir ders vermektedir.

Ebû Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) efendimiz:

"Kişiye, her duyduğunu bahsetmesi günah olarak yeter." buyurmuşlardır. (Ebû Davud, Edeb: 80, No: 4992, 2/716) Yine Ebû Hureyre (R.A.) den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz:

"Kişiye, her duyduğunu bahsetmesi yalan olarak yeter," buyurdular. (Müslim, Mukaddime: 3, No: 5, 1/10) Bu iki hadis-i şerif de kulağımıza küpe olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi