Dangozlar!

Dangozlar!

Cemil diye seslendim. Askerlerin arasından bana döndü. Göz göze geldik. ‘Annem’ diye seslendi. Oğlumdan duyduğum son söz bu oldu...”

Berfo Kıybayır, oğlu Cemil’i 31 yıl önce kaybeden Cumartesi Anneleri’nden sadece biri.

Bugün tam 103 yaşında.

Yıllarca hem evladını kaybetmenin acısını, hem de devlet tarafından itilip kakılmanın, insan yerine konulmamanın ağırlığını taşıyageldi. Kimse sesine kulak vermedi.

Geçen cumartesi gününe kadar.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumartesi Anneleri’ni bir cumartesi günü kabul etti, acılarına bizzat tanıklık etti.

Bu saygı duyulacak bir tutumdur, şapka çıkarılacak bir tutumdur.

Devlet adına yapılanların kabulu, bir bakıma özrüdür.

Kendilerini bu toprakların üstün ırkı gören laikçilerin beğenmediği, ‘Benim Cumhurbaşkanım değil’ dediği Abdullah Gül, Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması için Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokarken, Başbakan Erdoğan katilleri aslında belli gençlerin analarını kabul etti.
Acılarını tek tek dinleyip

notlar aldı.

Devletin hukuksuzluk örneklerine Başbakan olarak bir kez daha tanık oldu.
O evlatları geri getiremeyecek, hatta Türkiye’nin bugünkü koşullarında cinayetleri aydınlatamayacak durumda olsa bile, önemli bir iş

yaptı.

O anneler ve mezarları bile olmayan o gençler adına şükranlarımı sunuyorum kendisine.

Başbakan Erdoğan cumartesi günü Cumartesi analarını dinlerken CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, Zonguldak’ta konuşuyor ve orduyu ‘Kağıttan kaplan’ olmakla suçluyordu.

Batum ve temsil ettiği zihniyet, gençleri analarının gözü önünde gözaltına alıp kaybeden askerleri arıyor herhalde.

İnsanların en temel insan haklarını ayaklar altına almaktan çekinmeyen, halkın iradesine karşı koyup darbe yapan askerlerin peşinde hala.

Kendi başbakanını asan askerlere saygı duyuyor ama yasalar içinde kalan askerden rahatsız oluyor.

Sana ne diyeyim, ‘Kör olma da gör beni.’



AK Parti’nin notu

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu iktidarın dış politika notunu 6 olarak açıklıyor. CHP’li Binnaz Toprak AK Parti’nin ekonomiyi iyi yönettiğini söylüyor.

Sağlık, ulaşım ve eğitime yapılanlardan da memnun olsalar gerek. Onun için muhalafeti kural dışına çıkarıp iki de bir de ‘darbe yapamayan’ askere çatıyorlar.

Kendinizin özdüğü iktidara darbe girişimini neyle açıklayacaksınız ki.



AK Parti’nin yargısı!

Hrant Dink’in ailesinin Avukatı Fethiye Çetin dün açıkladı:

Soruşturmayı açan savcılık.

Savcılık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı gereği, cinayette ihmali olduğu öne sürülen dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Trabzon Emniyet Müdürü Razaman Akyürek’in de aralarında bulunduğu yaklaşık 30 kişi hakkında soruşturma açmış.

4 yıl sonra gelen soruşturma.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kast sistemiyle işler, devlet adına ‘yasadışı yollara sapanlara’ sahip çıkarken böyle kararlar olmuyordu.

Yargıyla ilgili koparılan kıyametin nedenini daha iyi anlamanıza yarayacak bir gelişme bu.

Devletin yargısının, milletin (siz bunu halk anlayın) yargısı olması yolunda atılan önemli bir adım.

Yargının halk için çalışmasından korkan vesayetçiler şimdi de ‘Yüksek yargı ele geçiriliyor’ yaygarası koparıyor.

Siz bunu da ‘Kalelerim tek tek elden gidiyor, vesayet sistemi yıkılıyor’ diye okuyun.



Tarhan Erdem’den muhteşem teşhis

Taraf gazetesinde Neşe Düzel’e konuşan Radikal gazetesi yazarı, araştırmacı, CHP’nin eski Genel Sekreteri Tarhan Erdem müthiş tespitler yapmış.

Tamamını bulup mutlaka okuyun, ben size bir kaç seçme yaptım:

- Halk Partisi’ndeki durumu siyaseti bilmemek ve siyasi acemilik olarak okuyorum.

- Biz şu anki Mısır rejimine benzeyelim. Biz Mübarek rejiminden daha kötü bir idare altındayız diyorlar.

- Halk Partisi’nin bugün bu durumda olması sonucunda AK Parti’nin bazı hataları ortaya konulamıyor ve halk bu hatalardan habersiz yaşıyor. Halk Partisi’nin asıl zararı budur.

- Halk Partisi’nde yönetimsizlik var. Açıkçası durum bu. Yönetim yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi