Ali Eyvaz

Ali Eyvaz

Küçük kardeşini kayıramayan korkak ağabeyin hali pür melali

Küçük kardeşini kayıramayan korkak ağabeyin hali pür melali

Zalim veya kahraman izafidir.
Hem devirden devire, milletten millete değişir; hem de çoğu kez kahraman veya zalim kabul edilen insanın gerçek kişiliğinden bağımsız bir algılama ihtiyacının sonucu belirli şartlar ve ihtiyaçlar temelinde doğar.
Normalde çocukları dahi emperyalistlerce öldürülmüş, kendisi, bizdeki Nemrut Mustafa Paşa Divanı’na benzer düzmece bir mahkemede yargılanıp akabinde hem de bayram günü asılmış Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in, onca günahına rağmen, Müslüman muhayyilesinde Mezopotamya dağlarında kanatlı atlar üstünde gezen bir efsane figürü olarak zuhur etmesi gerekmez miydi?
Fakat ne yazık ki yedi köyü haraca kesmiş nam sahibi eşkıyaların bile öldükten sonra kahraman yapıldığı bu topraklarda, masal üretme melekelerimiz bile artık işgal altında.
“İtibarsızlaştırma” denilen ve kimi zaman yerelleşen ama daha çok küresel özellikli bir mekanizma devrede.
Bu acımasız mekanizma bütün zamanların en kalleş yöntemlerini kullanarak, Müslüman halkları muhayyilelerinden esir alıyor.

Şu sıralar Libya topraklarından önce, hem Libya halkının hem de diğer Müslüman hakların beyinleri en sofistike propaganda birlikleriyle adım adım istila ediliyor.

Bu istila yüzünden o beyinler, ABD’ye ve müttefiklerine iki çift laf sokabilmek için, önce dönüp Albay Kaddafi’yi hacamat etmeye kendilerini mecbur hissediyorlar. Öyle ki kimileri bununla da yetinmeyip “Ülkesini işgal ettireceğine görevi bıraksaydı ya” diyebiliyor.
Halbuki emperyalizmin Libya’da halk isyanıyla bir rejim değişikliğinden murat ettiği şey ne ise, bu olmadığı için yürürlüğe soktuğu askeri işgal yöntemiyle elde etmeyi umduğu şey de odur.

Şu sıralar sıfır riskle, söz söyleme meclislerinde başına bir şey gelmeyeceğinden emin bir vaziyette antiemperyalizm yapmanın ve devrimcilik oyunu oynamanın tadını çıkaranların durumu, tıpkı mahallenin en çakal çocuğundan dayak yiyen küçük kardeşinin öcünü almak vazifesi hasıl olduğunda, “ama sen de hiç rahat durmuyorsun ki” diyerek, dayak atan zorbayı haklı çıkartan bir pozisyonu kendisi için emniyetli bulan korkak ağabeyin çaresizliğine benziyor.

Günümüz dünyası, gayet iyi bildiğimiz hıyanetin rafine versiyonlarının alabildiğine çeşitlendiği ve steril muhaliflik şampiyonluklarının sergilendiği bir hal aldı.
“O da zalim, bu da zalim. Her iki tarafa da karşı çıkarak muhalif ve entelektüel sorumluluğumu yerine getiriyorum” lafları, bu yeni tür eğilimin özetidir.

Şimdilerde bakın etrafınıza; özellikle “devrim” sözünü 40 yıldır olumlu manada ağzına almamış adamların birden bire “devrimci” olup çıktıklarını görürsünüz.
Yeni trend şu: El Cezire’de “canlı yayında devrim programı”na katılıp, “devrimi” müteakip “Burada yürümek benim için heyecan verici bir deneyim” diyen Bayan Clinton’la Tahrir Meydanı’nda fink atmak!

TÜSİAD BİLE “DEVRİMCİ” OLURSA…

Bugünlerde kahraman üretme mekanizmalarımız örfün bize sunduğu vasatın tam aksi istikametinde işliyor.
Örneğin TÜSİAD’ın Anayasa taslağı açıklamasına methiyeler dizmek gibi. Yeni kahramanlık türümüz bu.
Düşünebiliyor musunuz; bir eli yağda bir eli balda, baba parasıyla sefa sürmekten başka gayesi olmayan adamların komprador kişiliklerine uygun biçimde ortaya koydukları metinler, bütün askeri darbelerde bizzat ezilmiş olan kesimler tarafından avuçları patlatılırcasına alkışlanıyor.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül’de pısanlar, 28 Şubat’ta irtica retoriğine çanak tutanlar bugün, işgalle ve Batı müdahalesiyle eşanlamlı hale gelen “demokrasi”, “özgürlük”, “insan hakları” ve “devrim” kavramlarının taşıyıcısı durumuna gelmiş bulunuyorlar.

Cem Boyner’in “Halkımın refahı, bölünmeden daha önemlidir dediğimizde başarırız” sözleri, TÜSİAD meclisinde ayakta alkışlanıyor.
İskoç soyluları İrvin’de ihanet etmeden önce hiç olmazsa pek çok kez İngilizlerle savaşmışlardı.
Bunlar ise hiçbir devirde hiçbir şey için savaşmadan dilleri dolaşanlardan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eyvaz Arşivi