Başkanlık sistemi ve MHP’nin durumu

Başkanlık sistemi ve MHP’nin durumu

Başbakan Tayyip Erdoğan çıtayı yüksek tutuyor. Bu seçimi kazandığından emin, hedefi yeni anayasayı mümkünse tek başına yapacak bir çoğunluğa ulaşmak.

AK Parti 2007 seçiminde yüzde 45 oy almış, 341 milletvekili çıkarmıştı.

Bu seçimde yüzde 48 ile 52 arasında oy almasını bekliyor kamuoyu araştırmalarının çoğu.

Ancak hem BDP’nin gösterdiği bağımsız adayların daha iyi performans gösterme beklentisi, hem de CHP’nin 2007 performansını tutturma olasılığı Meclis’teki sandalye dağılımını farklı şekilde etkileyecek.

Erdoğan’ın kafasında önce 330, sonra da 367 hedefi var çünkü Türkiye’ye başkanlık sisteminin yararlı olacağına inanıyor.

Bunun da ötesinde kendi başkanlığında 2 dönem yönetilecek bir Türkiye’nin bugün ortaya konulan 2023 hedeflerini aşacağından emin.

Onun için hedefi yeni anayasa.

Burada da MHP’nin barajı geçip geçemeyeceğini önem taşıyor çünkü MHP yeni Meclis’in dağılımını belirleyecek.

Bugün itibariyle MHP’ye gitmesi beklenen 50-60 sandalye AK Parti ile CHP arasında paylaşılacak, aslan payı da AK Parti’ye gidecek.

Araştırmalar MHP’yi yüzde 11-12 gibi kritik bir noktada gösteriyor.

MHP’nin performansını belirleyecek kent ise tüm partiler gibi İstanbul.

2007 seçimlerinde İstanbul’dan yüzde 10 oy almış MHP. Bu seçimde bunu tutturamazsa baraj konusunda sıkıntıya girer.

Hatta CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun performansından bu yüzden mutsuz olduğu bile söylenebilir Erdoğan’ın çünkü CHP’nin yükselmesi, MHP’nin düşmesi anlamına geliyor.

Seçimin sonucu kadar önümüzdeki dönemin gündemini de MHP belirleyecek aslında.

Onun için Başbakan Erdoğan İstanbul’a çok yükleniyor, onun için Kılıçdaroğlu’na yüklenerek biraz daha başarılı sonuç almasına uğraşıyor.

CHP’nin yüzde 30 oy almasına en çok Başbakan Erdoğan sevinir sanıyorum.



Filtreli internet

Eskiden filtreli sigara lükstü, herkes içemezdi. Sigara içenler filtreli Samsun içenlere imrenerek bakardı, hele ihraç malı Samsun 216 sigaranın Ferrarisi gibiydi.

Ulusalcıları dinlerseniz tekrar o günlere dönmek işten bile değil.Neyse konumuz filtre ama sigaradaki değil, internetteki.

İki-üç gündür kıyamet kopuyor.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim

Kurulu bir karar almış, interneti filtre edecekmiş, öyle istediğiniz siteye giremeyecekmişsiniz.

Sansür yani.

Hatta onunla da kalmamış, herkesi madara eden Ekşi Sözlük’ü kapatma kararı almış. Bunu da Ekşi Sözlük’ün sahibi açıklamış. Aslında bu filtre yönetmeliği Şubat’ta çıkmış ama nedense Mayıs’ta gündeme geldi. Şimdi BTK Başkanı Tayfun Acarer, bu haberleri yapanların ya yönetmeliği okumadığını ya da kötü niyetli olduğunu savunuyor. Türkiye’de meydanın yapısını bildiğimden, ikisi de mümkündür diyorum. Acarer, standart paketin yani şu anda hepimizin kullandığı uygulamanın değişmediğini sadece aile, çocuk ve yurtiçi olmak üzere 3 seçenek daha sunulduğunu söylüyor.

Yani sigaradaki gibi bir durum, isteyen filtresiz Birinci, isteyen filtreli Samsun içecek. Ancak twitter’dan mesaj atanlar, standart pakete de kısıtlama getirildiğini, bu paketi kullananların da DNS ile oynamalarının suç haline getirildiğini söylüyor.

Bunu netleştirmek şart, yoksa ÖSYM Başkanı’nın durumuna düşerler.

Bir de şu BTK filtresizcilerin ahlakını koruma derdinden kurtulsa ve kararı tüketiciye bıraksa, sansür tartışması noktalanacak. İnterneti sansürlemeyin ama denetleyin, kötü amaç için kullananları yakalayıp cezalandırın.

Öyle kelime kelime yasaklamak çağın ruhuna uymuyor.



Nedim kaçmaz ki!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in uzayan tutukluluk sürecine tepkisini böyle dile getirmiş.

Aslında sadece onlar değil, Balyoz davasında tutuklu olan subaylar da kaçmaz.

KCK Davası’nda tutuklu olan BDP’li siyasiler de kaçmaz.

Bizim bazı gazetecilerimiz, hukuku Ergenekon dava sürecinde hatırladığı için işin sadece bu kısmıyla ilgili ama olsun, hiç olmazsa tutukluluk müessesesi tartışılır hale geldi.

Bizim hukuk sistemimiz ‘At sepete’ mantığı üzerine kurulu; ‘Şüheliyse at içeri’ kararı çok kolay veriliyor.

O nedenle de daha iddianamesi yazılmamış insanlar neyle suçlandıklarını bilmeden demir parmaklıklar arkasında kalıyor.

İnsanı özgürlüğünden bu kadar yoksun bırakmamak lazım.



Günün sözü:

Hatıralar içinizi ısıtır ama size paramparça eden de onlardır. (Haruki Murakami, Kıyıdaki Kafka)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi