Serdar Arseven

Serdar Arseven

Çöküyorlar!..

Çöküyorlar!..

Irak’ta 1.5 milyon Müslüman’ı katleden ABD ve İngiltere’nin başına gelenlere bak.
Bilhassa İngiltere’de yaşananları izlemek, bizcileyin “her iyiliğin batıda, her kötülüğün ise doğuda bulunduğu” telkiniyle yüklenmiş nesiller için son derece eğlenceli.
Hatırlarsınız; zamanın Başbakan’ı Ecevit ile ortakları Bahçeli ve Yılmaz, 17 Ağustos depreminden üç gün sonra gitmişlerdi bölgeye.
O günlerde layık olduğumuzun tezahürü olarak başımızda bu türden “insan”ların bulunması bizi ziyadesiyle üzerdi.
Bugün, aynı üzüntüyü İngilizler yaşıyor; İngiliz medyasında “Londra sokak gösterileriyle yanarken, bizim Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Belediye Başkanları üç gündür tatilde!..” yollu değerlendirmelere rastlamak hoşumuza gidiyor.
Bir zenci gencin polis tarafından öldürülmesine tepki “bahanesiyle” başlayan olayların en eğlenceli tarafı da, İngiliz güvenlik güçlerinin aciz kaldığı yağmacıları sadece “Bizimkilerin” püskürtebilmesi...
Görüntüleri izliyoruz; polisi darmadağın eden yağma çeteleri, “Bizimkilerin” dükkanlarına yöneldiklerinde fena halde dayak yiyor.
Her tarafı kasıp kavuran yağmacılar, “Bizimkilerin” yoğun olarak ikamet ettikleri Crystal Palace ve Dalston’da hezimete uğruyor.
Bizimkiler Maşallah; sopalar, kebap şişleri, döner bıçakları ile Allah ne verdiyse!..

Bizlere yıllar yılı vize işkencesi uygulayan İngilize bak; şimdilerde “sokağa çıkma yasağını” tartışmakta...
Biz hızla sivilleşirken, (internet andıcından bir tutuklama haberi geldi şu an elimize!!!) İngiltere’de polisin yetersizliği karşısında “Asker”den medet umuluyor.
İngiliz medya organları, “Asker”in sokak güvenliğini sağlamak üzere göreve çağrılmasını tavsiye ediyor!
Askere sıcak bakmayanlar da, “Sokağa çıkma yasağı” uygulanmasından yana!..
Başbakanları David Cameron “tatiline” mecburen ara vermiş olmanın da sıkıntısıyla “Kanun, nizam hakimiyetini” mutlaka sağlayacaklarını ve (bizim tabirimizle) üç beş çapulcuya papuç bırakmayacaklarını söyledi dün.
İngiltere’yi “Anayasasız yönetilen ülke” olarak göklere çıkartırdık, şimdilerde “kanun hakimiyetini” sağlamanın peşinde!..
Kanunla olacak iş mi; yaşlı nüfusun yükünü taşımakta zorlanan İngiltere, kamu harcamalarında 2015 yılına kadar 130 milyar dolarlık kesinti öngörüyor.
Bizler, devlet desteğinin iyice daraldığı, devlet yükünün de iyice tepemize bindiği dönemlerde “eş, dost, akraba” dayanışmasıyla idare ettik.
İngilizlerde böyle bir “güç” yok; sende yoksa bittin.
Biz krizlere bağışıklık kazandık; insanımız ve son zamanlarda kurumlarımız proaktif...
İngilizler ise son derece hantal; “sömürmeye” yani “hazırı yemeye” alışmış olan bu “kültür”ün işadamları, “krizde bile büyümek” gibi bize has kıvraklıklara sahip değiller.
Adamların sağlık sistemleri de çökmüş durumda, bizde her devlet hastanesine (üniversite hastanesine değil!) giden kısa sürede muayenesini olup dönüyor, İngiltere’de ise randevu almak için haftalarca bekliyorsun.
“Yaşlı” İngiltere, bütün ümidini sosyal devletten geri adımlara, polis devletine ve özgürlüklerin kısıtlanmasına bağlamış durumda.
Yazık!..
ABD’ye gelince...
“İmparatorluklar” bir şeyleri “yapamamaya” başladıklarında çöküşe geçmiş oluyorlar.
ABD bir “imparatorluk” sayılmasa bile “bir zamanlar” dünyaya tek başına hükmeden bir devlet olarak “Vietnam hezimetinden yana” böyle bir süreci yaşıyor.
ABD ekonomisinin “durgunluktan” -resesyon- kurtulabilmek için yapabilecekleri son derece sınırlı...
Dünyanın en isabetli tahminlerde bulunan ekonomisti olarak bilinen Nauriel Roubini, “Durgunluk kaçınılmaz... ABD, imkansızı başarmak zorunda” diyor.
ABD yönetiminin geçen yıl büyük iddialarla açıkladığı 600 milyar dolarlık ikinci parasal gevşeme paketi, yaklaşık 1 trilyon dolarlık vergi kesintileri ve borç takasları ekonomiye bir çeyrekliğine “yüzde 3”lük bir katkı sağlayabilmişti...
Bu kadar büyük hamleye rağmen üçüncü çeyrekte küçülmekten kurtulamayan ABD, bu sefer imkansızı başarmak durumunda!..

Suriye ve diktatörlükle yönetilen diğer Ortadoğu devletlerinde “kurma” saltanatlar yıkılıyor, batı ekonomileri hızla çöküyor...
Türkiye ise bu “çöküş”ün ortasında, her türlü krizin kendisi için “fırsata” dönüştüğü... Fırsatları değerlendirebilecek bir kadro tarafından yönetilen bir devlet olarak öne çıkıyor.
Mısır’dan, Katar’dan, ABD’den, İngiltere’den, Fransa’dan (...) yayın yapan medya organlarının haber bültenlerinde ilk sıra “Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye çıkarmasına” ayrılmıştı dün.
Dışişleri Bakanlarımızdan herhangi birinin böylesine öne çıktığı bir başka dönemi hatırlıyor musunuz?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi