Serdar Demirel

Serdar Demirel

BDP barışın öznesi olamaz

BDP barışın öznesi olamaz

Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor. Bu coğrafyanın yeniden yapılandırılması üzerine büyük oyun oynanıyor ve kimse tam olarak yeni düzenin nasıl kurulacağını bilmiyor. Bunun için bölgesel ve küresel güç merkezleri kendi çıkarları perspektifinden insiyatif almakta, ittifaklar oluşturmakta, oyunlar kurmaktalar.
Bu hassas dönemde Türkiye’nin gelecek tasavvuru ve buna paralel geliştirdiği ve geliştireceği siyasi açılımlar hem kendisi hem de bölgesi adına önem kazanıyor. Ancak Türkiye’nin önünde önemli engeller var. Bugün itibarıyla bunların en önemlisi PKK ve onun legal zemindeki sivil uzantıları.
Türkiye’nin İsrail’e yaptırım uygulamaya başlamasından sonra İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın PKK’yı sılahlandıracaklarını söylemesi, varolan desteğin daha da artırılacağı anlamına geldiğinden, bundan şiddetin tırmanacağını çıkarabiliriz. Türkiye ile sorun yaşayan Suriye’nin de aynı yolu izlemesi şaşırtıcı olmaz.
Silahların susmasını ve Kürt sorununun çözülmesini isteyenler BDP’nin aktif rol oynamasını istediler hep. Ancak BDP bugüne kadar üzerine düşeni yapamamıştır. Bu da bu çevrelere büyük hayâl kırıklığı yaşattı.
BDP’ye, PKK terörünü inkâr etmesi için yapılan çağrılar yanıt bulmadı. Aslında yanıt bulsaydı o zaman şaşırmak gerekirdi. Zira bu tür çağrılarla BDP’ye sahip olmadığından fazla güç ve bağımsızlık atfedilmiştir.
Nedenini şöyle izah edeyim:
Silahlı yapılar ortaya genelde iki şekilde çıkar. Bağımsızlık savaşı vermek ya da rejim değişikliği yapmak üzere öncelikle bir hareket siyaset sahnesine çıkar ve bu hareket kendi bünyesinden çıkardığı ama ana gövde tarafından sevk ve idare edilen silahli bir alt kurum oluşturur. Bu kurum kendisini meydana getiren siyasilerin her daim emrindedir.
Diğerinde ise hareket, kitleselleşmeden direkt silahlı mücadele vermek üzere kurulur. Yani bir militarist yapı olarak ortaya çıkar. Bu yapı özde militarist olsa da zamanla kitleselleşmeye ihtiyaç hisseder, bunu sağlayacak çeşitli legal kurumlar tesis eder.
Meselâ siyasi parti kurar, dergi ve gazete çıkarır, eğitim kursları açar, ele geçirdiği belediye imkânlarıyla halka çeşitli hizmetler götürür. Hareket kitleselleştikçe hedefe yaklaşılır. Ancak bu yapı içerisinde son söz silahlı iradeye aittir.
Yukarıda yazılanların ışığında PKK ve BDP ilişkisi ikinci modele oturmaktadır. Legal bir kurum olan BDP’nin PKK’yı yok sayması, ona rağmen açılımlar geliştirmesi bu yüzden mümkün değildir. Çünkü BDP, illegal silahlı PKK yapısının legal zeminde açılımlarını üstlenmek amacıyla kurulmuş bir siyasi partinin adıdır. Bu partinin adı dün başkaydı, bugün başka. Dolayısıyla da legal zeminde kavga veren BDP’nin illegal zeminde iplerini tutan güç PKK’dır.
BDP asıl yapıyı oluşturan silahlı kadroların kendisine çizdiği yol haritasının öznesi olmadığından, barışın da öznesi olamaz. Bu yol haritasının tali meselelerde öznesi olsa da özde illegal silahlı bir yapının legal zeminde taleplerini kitleselleştiren aracı bir kurumdur.
Eğer PKK lider kadrosu bir gün silahları hakikaten bırakmak isterse, BDP ancak o zaman silahların susmasını isteyen çağrılara cevap verebilir. Ama görülen o ki, silahlı kadrolar kendileri siyaset meydanına inmeden BDP’yi özne yapmayacaklar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi