Yaşar Değirmenci

Yaşar Değirmenci

İslam ve Hayat

İslam ve Hayat

Önce hayat görüşümüzü tesbit edelim: Bu dünya, üç günlük dünya: Dün, bugün, yarın. “Bütün gelecekler yakındır” mucibince, dün nasıl geçtiyse, yani 20-30-40 yıl nasıl geçip gittiyse, kaderdeki yarınlar da bugünleşip bitecek. Kimler geldi, kimler geçti. Zahir plana bakınca, bu dünya hiçbir şeye değmez. Dünyayı değerli kılan, “ahiretin tarlası” olmak vasfıdır.

Böyle görüp böyle inandığımız zaman, siz bir ebediyet yolcusu haline gelirsiniz. Ve o zaman dünyaya başka türlü bakarsınız. Zaten bu dünya öyle bakılmak ve yaşanmak için yaratılmıştır. İnanç olmazsa, dünyaya mana veremezsiniz. Kimse verememiştir. Ölümle her şey hiçliğe müncer olsa idi, hayat abes olurdu. Öyle bir dünyada sarhoşlardan daha akıllı insan bulunmazdı! Bütün ateistlerde “hiç olmaktan korkmak” vardır.

Bu korku gizliden gizliye çeşitli doz ve biçimlerde vardır. “Hiç” likten kurtulmak için hep sola giderek sağdaki bir noktaya mahcup-mahcup gelmeye çalışırlar. Cehenneme bile razıdır onlar. “Abes bir dünya” manzarası, Cehennem’den dahi daha korkutucudur. Evet, yolumuz ebediyet yolu. Nefsler ölümü tadacak, ruhlar baki kalacak, yeniden diriltip hak ettiğimiz mertebelere sevk olunacağız. Yaşadığımız dünya hayatı, bu yolun bir parçası. Parça manasını bütünden alır.

Bu dünyanın manası, tekamül ve liyakat sahnesi olmasıdır. Hz. Ali, küçük bir çocukken ölüp de günahsız olarak cennete gitmenin tercih edilemeyeceğini, tekamül edip liyakat kazanarak Allah’ın rızasına kavuşmanın arzu edilmesi gerektiğini beyan buyurmuştur. Aslolan, manevi tekamüldür. Diğer hususlar bazen vasıtadır, bazen vesiledir. Dünya hayatının sosyal zaruretleri ve müşahhas özellikleri var. Bunları yok edemezsiniz, yok etmeye çalışmanız da zaten “mana”yı kavramamış olduğunuzu gösterir.

İnanan insan, o zaruretleri ve özellikleri manevileştiren insandır. Esasen bu “manevileştirme” nin temel ölçüleri de bildirilmiştir. İnsanın ailesi var, komşusu var, akrabası var, sülalesi var, hemşerisi var, kavmi var, vatanı, milleti var. İnsan, ruhu mücerret değil ki! İnanan insan bütün bunlara manevi açıdan bakar ve hepsini güzel görüp, güzelleştirir. Bütün mü’minler kardeştir. Ama benim ailemden önce ben sorumluyum. Derece-derece, benim komşumdan, akrabamdan, sülalemden, milletimden, önce ben sorumluyum. Ayrıca, bu Tertib-i ilahidir. Hikmetleri vardır.

Hayattan korkmayacağız, hayattan kaçmayacağız, hayattan kopmayacağız. Önce bu.

Meseleler anaforunda, bütün problemleri “İslam çözer” denilip geçiliyor. “İslam” çözmez, “İslam’ı yaşayan Müslümanlar” çözer bu meseleleri. Günün manzarasına bakın: Hangi İslam ülkesi hangi meseleleri çözmüş? Hangileri arasında kardeşlik var? Paydayı İslam teşkil etmeli. Elbette doğru. Peki “pay” ne olacak? “Pay” sıfır ise, “payda” sonsuz olsa ne olur? Sıfır bölü sonsuz, eşittir sıfır? İslam’da etnik mesele diye bir şey olmaz. İslam, maddeyi manevileştirir. Yok etmeden ve onu bir dengenin içine alarak manevileştirir. Hayatın maddi zaruretleri var.

Bu maddi zaruretler, ferdi-sosyal çeşitli gerçeklerle alakalıdır. İnsan; nefsini, ailesini, yurdunu düşünmek durumundadır. Onlarsız yapamaz. Onlarsız yapamaz ama, İslam olmadan onların arasında bir yol da bulamaz. Kimi ilk adımda takılır, ruhunu nefsine köle eder. Kimi ikinci adımda takılır, ailesinden ötesini göremez. Kimi kavmine takılır, birkaç adım sonra aynı noktaya varır. Hepsi maddeciliktir, hepsi nefsaniyetin çeşitleridir, hepsi birbiriyle münasebet halindedir.

Peki onlara karşı mı çıkacağız? Hayır! Onları, dengeye kavuşturup, hikmetlerine bağlayarak İslam ile manevileştirmek suretiyle aşacağız. Hayattan korkmaya ve de kopmaya lüzum yok.

Cenab-ı Hak hayatı vermiş, İslam’ı da o hayat için vermiş.Yanlışa yaslanarak bile bile yanlış yaparak varabileceğimiz hiçbir doğru yoktur. Bütün doğrular İslam’ın özünden gelir.İslam’ın özünü yanlış bilen, doğruları da öğrenemez, kendini de hayatı da öğrenemez. Hayat, İslamla yaşanır. İslâm hayattır çünkü.

Ne mutlu o hayatı İslamileştirenlere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Değirmenci Arşivi