Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Sökün apoletlerinizi layık değilsiniz!

Sökün apoletlerinizi layık değilsiniz!

İşkembe-i kübradan atıp durmasın hiç kimse! Hodri meydan! Bedelli askerlikte ücretler aşağıya çekilsin, askerlik yapan kalırsa namerdim bu ülkede! İstediğiniz kadar artistik laflarınızla aksini iddia edip durun! Askerliğin dayatılmasına karşı “vicdani retçi” olanları kimsenin kınamaya hakkı yok artık bu devlette!

Siz, ordu içerisinde yuvalanan, az sayıda da olsa, göze hep batan karanlık askerler! Vatana ihanet edenler! Kurtuluş savaşındaki millet ruhunu ellerinizle katlederek feci bir cinayet işlediniz. Orduya duyduğumuz güveni katlettiniz. Sökün apoletlerinizi! Ordunun bembeyaz alnındaki kara lekelersiniz! Görevini hakkıyla yapanların itibarını zedeleyen, halk nezdinde şerefini iki paralık eden Ergenekon davası değil, bizzat sizlersiniz!

Çünkü siz, yıllarca darbe tehdidini Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallaya sallaya sırtımıza yapışıp, devletin tüm imkânlarını kendinize hasrettiniz! İçinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan vergilerimizle, üstelik maddi manevi değerlerimizi postallarınızla eze eze, bizim sırtımızdan saltanat sürüp zevkü sefa ettiniz! Sefil şehirlerin en sefalı yerlerinde, hayatı sizin için cennete dönüştüren kul askerlerinizin kıymetlileri, “efendi”leri olarak yaşadınız! Büyük şehirlerin arsa değerine paha biçilemeyen en özel mekânlarında sefa sürerken darbelerinizle toplumun iflahını kestiniz! Aşağıladınız! Ortalığı karıştırdınız!

Bu da yetmezmiş gibi, vatani görevlerini yapan evlatlarımızı insafsızca sömürenleri gördük! Hakaret edenleri, aşağılayanları sövenleri, dövenleri gördük!

“Disko”da hunharca işkence edenler oldu.. Uğur Kantar gibi kim bilir kaç evladımız daha, bu bir avuç darbecinin elinde öldü?

Bu darbecilerin içinden bazıları, bunalımlı karılarına “komutanım” diye hitap ettirmeyi, vatani görevin bir parçası haline getirdiler! “Seçmece” vatan evlatlarını, kapris küpü eşlerinin altın günlerinde çay pasta dağıtan hizmetkârlar haline düşürdüler! Ne kadar siyasi nutuk atarsanız, eşleriniz de o kadar caka sattı. Siyasi söylemlerle edindiğiniz makamlarda, karılarınızın saçlarını fönlettiniz, kızlarınızın tırnaklarını ojelettiniz, ukala oğullarınızın emirlerine itaat ettirdiniz...

Darbe tehdidi ile ünlenen bu subaylardan bazıları, hamal parasından yırtmak için milletin evlatlarına ev taşıttırdılar..

Ailelerinin koklamaya kıyamadığı evlatlarına, kendi konforları için yaz-güz ev boyattılar.

Evet, köpeğini emirerine gezdiren bile çıktı, o “bazı subaylar”ın içinden..

Şimdi onlar, daha ucuza pasta-börek yemek, restorana gitmek, eğlenmek için, eski sistemin devam etmesini istiyorlar.. Denetimsiz.. Sorgusuz..

Eski dönemin, karargah subayı olan o bazı isimler, o sistemin sürmesini istiyor.. Eşlerinin kuaför masraflarını bedavaya çıkarmak için! Ev halılarını yıkatabilmek için! Tabii ya! Bedelsiz askerlik kalkarsa ve profesyonel orduya geçilirse ne olacak kuru temizleme ve ütü işleri?

Devlet memuru olarak kimi köle statüsünde çalıştırabiliriz ki? İşte sırf kendi menfaatlerinin bekası için bu düzen böylece sürüp gitsin diye mücadele etmekte, o bir avuç darbeci kafa!

¥

Emniyet güçlerinin meslek olarak görev yapmasını olağan karşılayanların profesyonel orduyu kabul edememelerini söz ettiğim, alan kısıtlılığımdan ötürü çoğundan da söz etmediğim ordu içerisindeki haksızlıklardan ötürü olumlu karşılamıyorum.

Hiyerarşinin en üst düzeyindekiler maaşlarını alıp paşa paşa yaşarlarken erlerin sefil edilmesi niye? Aşağıdakilerin de, en az üst düzey ordu mensupları gibi güvenli bir yaşam standardına ihtiyaçları yok mu?!

İşte bu yüzden tüm desteğim vatan evlatlarının mağdur edilmediği, köle gibi aşağılanmadığı, küfür ve hakarete uğramadığı, işkence görmediği, Uğur Kantar gibi “Ne olur vurmayın komutanım” diye yalvarmak zorunda bırakılmadığı bir ordu anlayışından yana!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi