Hüseyin Koç

Hüseyin Koç

Sinir uçları

Sinir uçları

Millet: Aynı ülkede yaşayan ve eşit vatandaşlık hakkına sahip, aynı ülkü ve kader birliğini paylaşan bireylerinden oluşan topluluktur.

Milletvekili: Millet tarafından seçilen, milletten aldığı yetkiyi sınırlı süreyle millet adına kullanan kişidir.

Ülkenin idari, mali, asayiş vd. işleri milletin tümünün katılımıyla yapılamayacağından bu görevleri kendi adına belli şart ve süre ile seçilen vekiller aracılığı ile sürdürülmektedir. Millet adına yetki kullanımı gönüllülük esasına dayalı olup itibarlı bir kamu görevidir ancak bir meslek değildir.

Miletvekilliği ne yöresel, ne bölgesel, ne etnik, ne dinsel, ne cinsel ne...ne... ayrımcılığı yapmadan ülkenin her vatandaşına karşı aynı sorumluluğu taşıyan ve bunun farkındalığıyla çalışan kamu görevlisidir. Yani dostu, misafiri, seçmeni sadece iline ait çevresi değildir. Her kamu görevlisi gibi elbette vekiller de geçim kaygısına düşmeyecek şekilde maaşlandırılacak ve sadece taşıdığı sorumluluğu hakkıyla yerine getirebilmenin azim ve gayretiyle enerjisini, bilgisini, birikimini ortaya koyarak görevini yapacaktır. Bu görevi yerine getirirken vekâletini aldığı halkın arasında yaşayacak ve kurduğu sıcak ilişkilerle görevdeki başarı performansını kontrol edip aldığı izlenimlere göre ya kendini yenilemenin ya da aldığı coşkuyla daha yüksek performansla hizmetini sürdürmenin gayretine girecektir.

Milletvekili; aldığı yetkiyi, süresinin sonunda millete iade etme zamanında milletten “Ey vekilim, başarını ve gayretini takdirle karşılıyor ve vekâletimi bir dönem daha sana veriyorum” teklifini alabilmelidir. Kendisi de görev süresince taşıdığı sorumluluğun altında ezildiğini yüreğinde hissedip vekâleti zorla iade edebilmenin gayretinde olmalıdır. Millet, bu şekilde görev yapmış vekillerini saygıyla karşılayıp, rahmetle anarak heykellerini dikmedi mi? Bu milletin vefasına güvenilmelidir.

Ne var ki, mevcut durum hiç de böyle değildir. Mevcut şartlarda bu vekâleti almaya ne kadar çok gönüllü var toplumda. Hatta vekâlet alabilmek için aday adaylık dönemlerinde parti delegelerinin peşinde koşarken, onları ikna etmek için ne vaatlerde bulunulduğundan, ne kadar büyük harcamaların yapıldığından tutunuz da parti genel merkezlerince konan yüksek miktarlardaki kayıt bedellerine varıncaya kadar hangi gerekçelerle ne varlıkların tüketildiğinden haberdar olmayan var mı?

Soralım: Ey adaylar! Bu gayretiniz, sorumluluk duygusuyla kılı kırk yararak görev yapmak aşkından mıdır? Bu fedakârlığa milletinizi değer bulduğunuzdan mı? Sahip oldukları imkânlarını gözden geçirip sizden çok düşük durumlarda olan garip-gurabanın elinden tutmak için mi? Bir önceki dönemde görev yapan vekillerin çalışma performanslarını ve yeteneklerini yetersiz bulduğunuz için mi? Vekillerde gördüğünüz kamuya hizmet yerine şahısların iş takipçiliği konumuna üzüldüğünüz için mi? Yüksek maaşa ilave yüksek ücretle komisyonlarda görev almak ya da sıklıkla çıkılan yurtdışı görevi sonunda dolu bavullarla hava alanında karşılanmak için mi? Niçin? Niçin? Nedir bu görevdeki meşru cazibe???

Kasım-Aralık aylarında bir taraftan bütçe hazırlanmakta diğer taraftan da kamu çalışanları için asgari ücret belirleme görüşmeleri devam etmekteydi. Görüşmeler tamamlandı ve vekâletini aldığınız milletin hizmetindeki çalışanlara 2012 yılı için %12’lik bir artışı uygun gördünüz. Gerekçesi gayet haklı, açık ve net: Bütçe imkânları ancak buna müsaittir. Tamam da... Bu kamu görevlisi hangi maaşla geçinmektedir? Özellikle büyük şehirlerde çalışıp da semt pazarlarında mendil-limon-maydanoz-çorap satmadan itibarını koruyabilen acaba kaç kamu görevlisi var bilir misiniz? Ya da bu çalışanlar yeterli maaş aldıkları halde alnı açık başları dik olarak gezmeyi beceremeyenler mi?!

Milletin yükünü taşıyan ve ancak 60 yaşında emekliliği uygun görülen kamu görevlileri bir tarafta 40 yıl çalışarak emeklilik hakkını alacak (çalışırken dahi zor geçinen bu kamu görevlisinin emeklilikteki alacağı maaşla hangi maharetle geçinebileceğini ayrı bir yazı konusuna bırakacak olursak), diğer tarafta iki yıl süreyle görev yapan vekil de yüksek dereceden maaşla emekli olacak. Önceden emekli olanlara da uygun görülen artışlar yüzde yüz olacak. Tek kelime ile muhteşemsiniz... Yapılan düzenleme bir kanuna uydurulur ancak vicdana, adalete ve hukuka da uygun mudur?

Lütfen biraz düşünülsün. Çöplüklerden yiyecek toplayarak hayatını sürdürmeye çalışan dar gelirli, oniki ay çalıştığı halde geçimini temin etmekte zorlanan milyonlarca eli nasırlı insanların vergilerini yüksek sevideki maaşlarla tüketmek yerine onları da layık oldukları hayat standardına yükseltecek yatırımların gerçekleştirilmesine, iş alanlarının açılmasına biraz zaman ayırılsın. Alınmakta olan maaşın hak edilip edilmediğinin de bir muhasebesi yapılsın.

Seçim dönemlerinde seçilebilmek için nelerin nasıl yapıldığı göz önüne alınarak seçildikten sonra da geçinemiyoruz diyerek sızlanılmamalıdır. Mevcut görev, şartları bilinerek ve büyük arzularla seçildi. Seçilme konusunda kimse kimseyi bu şartlara mahkûm etmedi. Taşınılan sorumluluğun ağır olduğu, omuzların bunu taşıyamadığı, görevin gerektirdiği enerji ve yeteneği kendinde bulamayan ya da vekil maaşlarını düşük bulanların süreyi doldurmak için beklemelerine gerek olmadığını hatırlatayım ve yarından tezi yok ayrılabilirler. Yoksa hem görevden ayrılınmayacak hem de “milletvekili maaşı düşük geçinemiyorum, misafirlerimi ağırlayamıyorum” diye itiraz edilecek. Bu makul değildir. Zor şartlarda ve geçim sıkıntısı çekerek çalışmak kimsenin makûs talihi değildir, şans vardır kullanılsın.

Benim vekilim, bu büyük millet adına taşıdığı temsil yetkisinin onuruyla iliklerine kadar tatmin olabilmelidir. Kaldı ki 8.500 TL aylık maaşı yetersiz bularak değil, maaşsız ve sadece temsil yetkisinin onuruna karşılık görev yapacak ne kabiliyet ve kahramanlar var bu ülkede.

Aylarca et yiyemediği halde en yakın komşusuna bile hissettirmeyen nice garip gurabanın olduğu ülkemde, bir haftadır et yiyemediğinden sağır sultanın dahi duyduğu vekilin feryadı yüreğimi paraladı. Şahsım da çor-çocuk sahibi bir kamu görevlisidir. Bu feryada kulak vermek istiyorum. Bu vekil, aşkıyla yandığı görevi bırakıp gidemiyorsa, görevde kaldığı sürece, mecliste çıkan yemek bedelini karşılayacağım. Mağdurların elinden tutmak harsımız gereğidir.

Bu vesile ile Cumhurbaşkanımızı da kutluyorum. Milletin hissiyatına tercümanlık yapmıştır. Evet, vekil maaşlarına yapılan zam “Kamu vicdanı ile örtüşmemektedir”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Koç Arşivi