Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Ey kalbim, sen benden çok çektin!..

Ey kalbim, sen benden çok çektin!..

Kalbimi açan doktora sordum:

“Acaba kalbimin sigortası neden attı?”

Anlamlı bakışlarla beni süzdü ve:

“Valla” dedi “Bugüne kadar iyi dayanmış. Şimdiye kadar çoktan isyan bayrağını açmalıydı. Ne o kardeşim öyle? Tuhafiyeci dükkanı gibi... İçine ne gelirse doldurmuşsun. Bir sürü keşkeler ve pişmanlıklar görüyorum. Her insan bu kadar inişli çıkışlı yaşar mı?”

“Bir dakika doktor bey” dedim. “Sizin hayatınızda hiç keşkeler ve pişmanlıklar yok mu?”

“Tabi, var” dedi. “‘Yok’ diyen yalan söyler. Ama çok fazla yüklediğin zaman da gördüğün gibi araba yürümüyor. Yani senin anlayacağın istiap haddini aşmayacaksın.

Bazı özel olayların kalbime yansımasını sordum Ömer Hoca(*)’ya:

“Bak” dedi, “Bu iş o kadar uzun boylu değil, biz kalbinizin içindeki her şeyi bilemeyiz. Altmış yılın günahlarının ve sevaplarının depolandığı bölümler olduğunu görüyorum ama o kadar işte. Oradaki bilgilere ancak sahibi ulaşabilir. Biz sadece bize bildirileni bilebiliriz.” Biraz ısrarcı olmak istedim, “Uğurlu beni anla” dedi, “Yapamayacağım şeyleri isteme benden.” Ömer Hoca’yla konuşmalarımız uzunca bir müddet devam etti. Doğrusu hepsini hatırlamıyorum. Birden şefkatli bir elin başıma dokunduğunu hissettim. “Uykunuzu kısa bir süre için bozacağım çünkü kan almam lazım.” Gözlerimi açtım, adeta Arabistan sıcağında kavrulan bir beden yatıyordu benim yerimde, bir gün önce aldığım ilaçların tesiriyle olsa gerek, derin bir uykuda iken ertesi gün bana stent takacak olan Ömer Hoca ile keyifli bir sohbete dalmıştım, hemşire uyandırmasa kimbilir daha ne kadar konuşacaktık. İlim erbabı en uzun süren rüyaların 18 saniyede bittiğini söylüyor. Eğer bu söylenenler doğruysa rüyalarımızdaki zaman kavramı ile uyanık olduğumuzu zannettiğimiz hayatımızdaki zaman kavramı arasında korkunç bir uçurum olsa gerek. Bu arada kan isteyen hemşireye kolumu uzatıyorum ve:

“Her iki saatte bir kan alıyorsunuz. Bu ihtiyarın biber salçası gibi tortulaşmış kanını ne yapacaksınız? Gidin genç birinden taze bir kan alın.” Hemşire de lâtife canlısı çıkıyor:

“Amca olur mu, sizinki yıllanmış, kıymetlidir.”

O zaman yeni bir hamle yapıyorum:

Ve yoğun bakım ünitesindeki 85’liklerin olduğu bölümü göstereek:

“Bak o zaman onlarınki benikniden daha kıymetli onlardan alın.” Hemşire gülüyor ve basıyor iğneyi, anlaşıldı kurtuluş yok. Şifa iğne ile gelecekse ona da eyvallah. Doğrusu hastanedeki işleyişten son derece memnunum. Her yarım saatte bir odamızın kapısı çalınıyor ve sağlığımızla ilgili yapılan işlemler başucumuzdaki bir deftere kaydediliyor.

Bu vesileyle bendeniz dostlardan gelen yağmur gibi telefon trafiğinden de son derece memnunum. Yine sabahın erken saatinde telefon çalıyor ve bir dost halimi hatırımı sorduktan sonra:

“Dün akşam” diyor “Kalple ilgili bir kitapta bir fıkraya rastladık, seni andık. Müsaitsen onu seninle paylaşmak istiyorum.”

Katı yürekliliğiyle ünlü sadrazam paşadan söz ediliyordu. Paşa hastalanmış, o sırada yanlarında bulunan ünlü bir doktor kendisini tedavi etmişti.

İçlerinden biri doktora sordu;

“Şimdi nasıl?”

“İyileşiyor. Maşallah, kalbi, yirmi yaşında bir gencin kalbi gibi.”

Konuşmaları dinleyen Tevfik Fikret kıs kıs gülüyor;

“Elbette öyle olacak. O kadar az kullanıldı ki..”

Arkadaşım telefonu kapattıktan sonra benim de aklıma Turgut Özal’ı Amerika’da kalbinen ameliyat eden dünyaca ünlü kalp cerrahı De Bakey’in başından geçen ilginç bir olay geliyor.

Michael De Bakey’ın arabası bozuluş, arabasını tamire götürmüş... Tamirci arabasının kaputunu açmış ve Dr. Michael De Bakey’e dönerek; Size bir şey soracağım. Neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!.. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?..” Bunun üzerine Dr. De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş; “Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene!..”

Sizin anlayacağınız De Bakey “Sen de arabanın kalbini tamir ediyorsun ama, motoru durdurduktan sonra, ben ise kalbi çalışırken tamir ediyorum” diyerek ustalığını bir kere daha ortaya koyuyor. Ve ameliyathane hazır.

Kapısında “Her türlü kalp tamiri itina ile yapılır” yazan kapıdan geçip kalbimi ünlü kalp cerhahı Prof.Dr. Ömer Göktekin ve ekibinin şifalı ellerine bırakıyorum.

*Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı




Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi