M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

“Eskilerin Masalları” ve Mitoloji Kurbanları

“Eskilerin Masalları” ve Mitoloji Kurbanları

İnsanoğlunun karakteri, asırlar geçse de hiç değişmiyor.

Dün ne ise, bugün de aynı.

Bir yandan son ilahi Kitap’ta anlatılanlara “eskilerin masalları” diyerek karşı çıkıyor!

Diğer yandan, günlük hayatını “çağın mitolojileri”ne gore düzenliyor!

Daha dün Arap müşrikleri de aynı şeyleri söylüyor ve yapıyorlardı.

Günümüzün çağdaş müşrikleri de aynı şeyleri söylüyor ve yapıyorlar!

Furkan suresinin 5.ayetinde buna işaret ediliyor:

“Onlar, ‘Kur'an öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırıp sabah akşam kendisine okunmaktadır’ dediler.”

***

Kur’an’da sıkça anlatılan peygamberlerin hayatları, evvelki toplumların başlarına gelenler, tarihe mal olmuş büyük olaylar, hala kalıntıları var olan ve izleri silinmemiş büyük felaketler hakkında, insanlar tefekkür edip ders çıkaracakları yerde, bazıları inkar kolaycılığını seçtiler.

Bunlara; esatir’ul evvelin, yani eskilerin masalları, dediler.

Olaylara, mitoloji gözüyle baktılar.

Peygamberi kast ederek, gece-gündüz bu ayetler kendisine yazdırılıyor, dikte ettiriliyor dediler.

Böylece hem Allah’a iftira attılar, hem Peygamberi yalancı çıkarmaya çalıştılar.

Aslında, bu sözleriyle insanların kafalarını karıştırmayı hedefliyorlardı.

İddialara inandıklarından değil!

***

İşin ilginç yanı, bu masallara karşı çıkanlar, asıl kendileri eskilerin masallarıyla avunuyorlardı.

Uzakdoğunun efsanelerini, Yunan’ın İskender hikayelerini, Roma’nın esrarengiz mitolojilerini, İran’ın İsfendiyar masallarını birbirlerine anlatıp duruyorlardı.

Akıllarınca, insanları eğlendirebilmek, meşgul edebilmek için, Allah’ın âyetlerine karşı alternatif (!) sunuyorlardı!

Gayeleri, insanların ilahi vahye olan alakasını kesmek, dikkatleri başka tarafa yöneltmekti.

Hz.Peygamber aleyhissalatü vesselamın bunları kendiliğinden uydurmadığını onlar da biliyordu,

Hiçbir zaman, ne papazdan, ne rahipten, ne de başka birinden ders aldığını iddia etmediler.

Ama, insanlar bu ayetleri duyarlar ve inanırlarsa iktidarları ellerinden gidecek, söz ve hakimiyetleri bitecekti.

Asıl mesele buydu.

***

Günümüzün modern kâfirleri, pozitivist ve materyalist akımın mensupları, sekülerizm savunucuları ve lâ-dînî/laik çevreler de, Allah’ın kitabına aynı sözlerle yaklaşıyorlar!

İnsanları; çağdaşlık, gelişmişlik, değişimcilik, ilericilik, modernlik…. gibi yaldızlı kelimelerle

avlamaya, zihinlerini çalmaya ve Kur’an’dan uzaklaştırmaya çalışıyorlar!

Kur’an söz konusu olduğunda da, “evet, o kutsal bir kitaptır, inanıyoruz ama artık hitapları eski çağlarda kalmıştır” diyorlar!

Hükümlerinin geçerliliğini yitirdiğini, o hükümlerin eski insanlara ait olduğunu söylüyorlar!

Açıkçası, Arap müşrikleri gibi, ayetlere “eskilerin masalları” demiş oluyorlar!

Ama aynı kişiler, uzak doğunun mitolojik öğretilerini hayranlıkla dinliyor, etkileniyor, uygulamaya koyuyorlar.

Ruh dünyalarını, efsunlar, gizemli olaylar ve esrarengiz anlatımlarla tatmin etmeye çalışıyorlar.

Medyumlardan, tarotçulardan, falcılardan medet umuyorlar!

Böylece, diplomaları, sıfatları, ünvan ve kariyerleri ne olursa olsun, bu tavırlarıyla inanç konusunda cahiliye devrinin çöl bedevileriyle aynı safta buluşmuş oluyorlar!

***

Kıyamete kadar gelecek nesillere hitap eden ve tüm çağları kapsayan evrensel ilkeleriyle tazeliğinden hiçbir şey kaybetmeyen son İlahi Kitap Kur’an-ı Kerim’e “eskilerin masalı” diyerek hayatlarından uzak tutan insanların isimlerinin müslüman olmasının ne önemi var?

Aynı insanlar bir de anket veya istatistik bilgilerinde “dinin nedir?” sorusuna “İslam” diye cevap vermesinler mi?

Güler misin, ağlar mısın?



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi