M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

İman ve Akıl

İman ve Akıl

Yazılarımızda zaman zaman akla atıf yapmamız, bazı okuyucularımız tarafından yadırganıyor.

Hatta, aklı imanın önüne geçirdiğimizi söyleyerek buna itiraz edenler de var.

Diyorlar ki;

“Cennete iman ile girilecek, akılla değil! Eğer akılla cennete girilseydi, bütün akıllıların cennete girmesi gerekirdi!”

***

Acaba böyle mi?

Yani cennete girebilmek için aklın hiç mi rolü yok?

Kur’an- Kerim’e baktığımız zaman aklın imandan öncelikli olduğunu görüyoruz.

Yani, iman etmenin ön şartı akıllı olmaktır.

Zaten, aklı olanlar iman ederler.

Akıldan yoksun olanlar, iman ile sorumlu değillerdir ki!

Onlar, ibadetlerle de mükellef değildirler.

Demek ki, önce akıl, sonra iman, sonra cennet gelir.

***

Kur’an-ı Kerim’de 49 yerde akıldan söz edilir.

Genellikle, “akletmez misiniz?”, “akletmezler mi?”, “akletmiyorlar.” şeklinde gelen ifadelerde, Cenab-ı Hak insanları akıllarını kullanmaya, akıllı davranmaya, düşünmeye, tefekkür etmeye davet etmektedir.

Allah Teala, aklını kullanmayanları ayıplayıp yeriyor.

Hatta, düşünceden yoksun olanları hayvanlarla kıyaslayarak onları şerli varlıklar olarak niteliyor.(Bakara,171).

Aklını kullananları ise övüyor, onların kurtulacağını müjdeliyor.(Mülk,10).

Şu, bilinen bir gerçek:

İnsanı diğer varlıklardan ayıran en bariz özelliklerin başında akıl gelir.

Dikkat edilirse, İslam’ın korunmasını istediği 5 değerli varlığın başında da akıl geliyor. Akıl’dan sonra da; mal, can, din ve nesil sayılıyor.

Çünkü, sonrakilerin hepsi de akla bağlıdır.

Akıl olmazsa hiçbirinin değeri yoktur.

***

Allah’ın Rasûlü aleyhisselam efendimiz buyurur ki:

“Üç kişiden kalem kaldırılmıştır: Ergenlik çağına erişinceye (baliğ oluncaya) kadar çocuktan,

uyanıncaya kadar uyuyandan ve şifa buluncaya kadar akıl hastasından.”

Bunların üçü de, dini mükellefiyetlerden muaf tutulmuşlardır.

Kur’an’ın akla vurgu yapması boşuna değildir.

Çünkü, aklı olmayanın dini yoktur.

Dolayısıyla ibadetlerden, dini mükellefiyetlerden, emir ve yasaklardan da sorumlu tutulmazlar.

Aklı olmayan insanlar, dini nasıl anlayabilecekler ki?

Dini anlayamayan, kavrayamayan insanların da, dini yaşaması, müstakim bir dini hayata sahip olması düşünülemez.

***

Akıl bu kadar önemli olduğuna göre, aklı yerinde olup da düşünmeyenlere ne demeli?

Beyin özürlüler mazurdurlar.

Zihinsel engelli de dediğimiz bu insanlar, dinen sorgulanmazlar.

Peki, zihni sağlam, beyni sağlıklı, aklı çalışan bir insan; dini anlamamakta ısrar ediyorsa buna ne demeli?

Düşünme ve tefekkürden inatla kaçan, taklitçilikle ömür tüketip gerçeklerle yüzleşmeyen ve böylece tahkike yönelmeyen akıl sahibi kişi; ya aklına ihanet ediyordur, ya da aklını kiraya vermiştir!

Böyle marazlı bir akıldan da, kâmil iman çıkmaz!




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi