Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Kürtaj avantajı! “Halkın karıları” bayrak açmış!

Kürtaj avantajı! “Halkın karıları” bayrak açmış!

Hükümetin kürtajı tahdit (men değil) yönünde bir kanun tasarısı hazırladığı haberleri üzerine...
Dilimize Fransızca’dan girmiş çok sayıda “-taj”lı kelime var. Avan-taj, balo-taj, boyko-taj, kabo-taj, mon-taj, röpor-taj, pilo-taj, sabo-taj, s-taj, şan-taj vs.
Vatandaşın hayatında çoğunun yeri yoktur, mânasını da pek bilmez. Elbette olanları da var; mesela avantaj, montaj, röportaj, staj ve elbette şantaj gibi...
“Kürtaj” ne demek? “Bıçakla kazıma” demek!
Neyi?
Rahimde oluşmuş bulunan “cenin”i, yani “döl”ü...
Bunun Türkçesi veya (Osmanlıcası): İtlaf-ı cenin.
Yani “cenin”i, “döl”ü telef etme, yok etme!
“Kelimeler önemsiz” diyen halt etmiş!
“İtlaf-i cenin”in men edilmesine karşı yürüyecek kadın az bulunur! Çünkü bir dölün karında gelişip vücut bulması, hareket eder hâle gelmesi, karnı hafif hafif tekmelemesi... Ve nihayet zamanı gelince bir şekilde gün ışığına kavuşunca, anne karnındaki dünyadan ayrılıp bilinmez bir dünyaya ayak atmanın korkusuyla feryadı basması!
Edebimiz bu mevzuları konuşmaya elvermez. Fakat bazıları “edep” kelimesini ya hiç duymamıştır, ya da böyle kelimelerin kökten düşmanıdır. Çünkü bu kelimelerle tarif edilebilecek bir yanları yoktur!
İşte bu hatunlar cansiperane “kürtaj hak”larını korumak için polisle çatışmışlar!
Bunlar muhtemelen “insan hakları” savunucularıdır aynı zamanda. Ama insanın ortaya çıkmasına cerrahi müdahale için sokaklara inmişler! Bunların hayvan hakları savunucuları olduğuna da bahse girebilirim. Kedinin, köpeğin hakkını savunmak için eylem yaparlar, vücut bulmaya çalışan çocuğun hakkını tümden ketmederler!
Çocuk olmasın! Çocuklar olmasın! Hayat çocuksuz güzel!
Ye iç, eğlen. Çoluk yok çocuk yok. Dert yok, gaile yok. Kedi sev, köpek sev, fare sev. Bunlara vakit ayır ve besle... Fukaranın çocuğuna veremediği gıdayı sen bunlara ver!
Tuzu kuru “halk”ın karıları bunlar; gerçek “kadın” olsalardı, anne veya eş olsalardı, asla “kürtaj” için sokağa dökülmezlerdi. Kimi metres, kimi oynaş, kimi kapatma! Hepsinin kürtaj avantajına ihtiyacı var!
Peki hükümet neden kürtaj ve sezaryen konusuna eğiliyor?
İşin içinde önce sağlık var. Sonra nüfus var, Türkiye’nin geleceği var. Elbette bunlar umumen ahlâk kavramının kapsamı içinde.
Sağlıklı nesiller, sağlıklı anneler... Ülkenin Batı ülkelerinin durumuna düşmemesi, yani nüfus kaybına uğramaması lâzım. Bu Türkiye’nin geleceğini birinci derecede etkileyecek.
Evet mesele ahlâkî, yani insanî, yani dinî... İnsanî veya dinî olmasa idi, ahlâkî de olamazdı. Tersinden de okuyabiliriz: İnsanî olmasa idi, ahlâkî ve dinî de olmazdı!
Bu konular gündeme gelince birtakım bilgilerle yüz yüze geldim ki, apışıp kaldım.
Mesela, Türkiye’de her 100 kişiden 25’i kısırmış! Yani dörtte bir!
1975 yılında %2 olan kısırlık; 2004’de %10, 2005’de %15, 2009’da %25’lere ulaşmış. Kısırlaşma bu hızla giderse 2020’de yüzde 50’yi bulacakmış...
Bir milletin 25 yıldan uzun bir süre devamlılığını sağlayabilmesi, nüfusun en azından sabit kalması ve yaşlanmaması için, aile başına düşen doğurganlık nisbetinin 2.11 olması gerekiyormuş. Bu sayının altında düşüldüğünde, yok oluş süreci işliyecek...
1.9 altına düşen hiçbir millet kendini yenileyememiş...
“Halkın karıları” ne diyor?
“Benim şehvetim her şeyin önünde gelir!”
Ve bu şehvetle “kürtaj”ı savunuyor.
Onlara insanlık, vatan, millet vız gelir!
Çünkü düşünceleri bir yerlerine fena halde kilitlenmiş!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi