Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Bu pilav daha çok su götürür

Bu pilav daha çok su götürür

Mirzabeyoğlu(Salih İzzet Erdiş) dosyası. İsterdim ki bu dosyayı dürüstlük adına mangalda kül bırakmayan Kılıçdaroğlu ile ekibi okusa. Haksızlık mı işte burada. Laik adaletin tokatladığı insanların halini görsünler. “Laik düzene karşıyım” demekle, ağırlaştırılmış müebbet hapis nasıl oluyor? Sen laik cumhuriyete karşıysan biz de sana haddini bildiririz. İBDA-C dosyası ideolojik bir dava. Ben yaptım oldulardan...


Sincan’daki Kudüs Gecesi öyle olmadı mı?


İsrail’in Filistin halkına karşı giriştiği zulüm kınanıyor diye DGM’nin savcıları gece yarılarında insanları kelepçelemeye başladılar.


Uydur yap bir şeyler, yaz Müslümanın hesabına.


İBDA-C dosyası aynen öyle.


Birileri kiliseye patlayıcı atmışsa hesabını Mirzabeyoğlu’ndan sordular.


Oysa ki herkes kendi eyleminden sorumlu değil midir?


Şimdi KCK operasyonu yapılıyor, yakalananların her birisinin bir eylemi var, işte o eylemler BDP Genel başkanından mı soruluyor?..


Veya Öcalan, PKK militanlarının eylemlerinden sorumlu mu?


İBDA-C dosyası önümde.


Okuyorum, okuduğumdan bir şey anlamıyorum, nedeni ise dikişle tutturulmuş bir sürü olay. Olaylardan tor yapmışlar, balıkları avlamışlar...


Danıştay cinayetini hatırlayın.


Sanık tetiğe asılırken cebine Vakit Gazetesini neden koymuş?


İşte o gün iktidarda derinciler olmuş olsaydı Danıştay cinayeti Vakit gazetesinin hesabına yazılacaktı, Allah’tanki olay çözüldü de birçok masum insan zulüm görmekten kurtuldu. Şimdi de, Cumhuriyet gazetesine patlayıcıyı kim atar?


Aya Yorgi kilisesini kim bombalar?


Tabii ki Mirzabeyoğlu...


Yakıştırılanı da o değil mi?


Şunu anlatmaya çalışıyorum. Mirzabeyoğlu’nun anayasal düzeni silah zoru ile devirmeye yönelik bizzat karıştığı hiçbir olay yok. Sadece evinde yapılan aramada birkaç silah bulunmuş. Onların da cezası herhalde ağırlaştırılmış müebbet hapis değildir.


İşte o silahlar ve bir de bir kuzudan iki post.


Geçmişten bir tanesini anlatalım.


Güneydoğuda görev yapan bir yüzbaşı hafta sonu Ankara’ya gelirken Keskin civarında kaza yapıyor. Yüzbaşı ağır yaralı, takla atan araçtan bir de kaleşnikof çıkıyor.


Yüzbaşının sosyal durumuna gelince; hanımı başı kapalılardan, eteği uzunlardan.


Silah, asker tamam da bir de örgüt lazım.


Psikolojik rahatsızlığı nedeniyle hanımı bir sefer Menzil denilen tarikata gidince örgüt de tamam. Yüzbaşı komada iken tahkikat başlatılmış bile.


Bu dosyayı da okuyunca faltaşı gibi gözlerim açıldı. Ankara DGM’de yüzbaşı hakkında silahlı örgüt üyesi olmaktan dava açmışlar.


Suçlama silah zoru ile laik düzeni yıkmak.


Hemen görevinden atılıyor.


Yüzbaşı işsiz ve de aç susuz kimin umurunda...


İBDA-C denilen hayali örgütü DGM yargılamış.


Delilleri DGM savcıları toplamış...


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi DGM için ne dedi?


Yüzlercesi için dedi ki, bu mahkemeler adil yargılama yapmıyor...


O halde, adil bir yargılama...


Özel yetkili savcılardan birisi bu dosyayı yeniden ele almalı, yoksa tarih bu kadar ölçüsüzce verilen bir cezayı affetmez. Sen de yanarsın, ben de yanarım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi