Susurluk - Ergenekon

Susurluk - Ergenekon

Susurluk skandalı patladığında bazı çevreler ayağa kalkmış, İtalya benzeri bir temiz eller operasyonu istemişlerdi. Mitingler tertip edilmiş, nümayişler yapılmış, uzun süre hafızalardan silinmeyen bir dakika ışıkları söndürme eylemi ile çetelerin üzerine gidilmesi hükümetten talep edilmişti.

O gün temiz bir Türkiye için ortalığı velveleye verenler, Ergenekon operasyonu başladığından beri ortada görünmüyorlar. Cumhuriyet tarihinde benzeri olmayan bir operasyon yapılıyor, belgeler, bilgiler, komplo teorileri ortalarda uçuşuyor, ama susurluk eylemcilerinde tıs yok.

Hangi çete büyük, hangisi daha ceberut gibi bir tartışmaya girmeyeceğim.

Kanun dışı her oluşum hukuk karşısında eşittir. çetenin, darbecinin daha kötüsü olur ama daha iyisi olmaz. Kaldı ki, soruşturma aşamasında olan bir dava için peşin yargılarda bulunmak da yasal açıdan mahsurludur. Burada asıl dikkat çekmek istediğim husus, iki ayrı suç örgütü karşısında bazı çevrelerin ortaya koyduğu tavırdır. Susurluk'da ayağa kalkanlar, Ergenekon'da oturuyor, Ergenekon'da dikey hale gelenler, Susurluk patladığında yatay kalmayı tercih etmişlerdi. Bu çifte standart, bu ikircikli tutum çeteler için her zaman bir hayat öpücüğü olmuştur.

Bugün ki suskunluk, Susurluk savaşçılarının temiz bir Türkiye için eyleme geçme iddialarını da tartışılır hale getiriyor. Temiz bir Türkiye sadece Susurluk'ta ortaya çıkan çete faaliyetlerinin tasfiyesinden ibaret değildir. Temiz bir Türkiye, hangi mevki ve görevde olursa olsun organize işlere karışanları ideolojik ayrımcılık yapmadan tasfiyesini istemeyi gerektirir. Susurluğa şapur, şupur, Ergenekon'a ya Rabbi çok şükür dediniz mi temiz bir Türkiye değil,kendi yandaşlarınızca kirletilmiş bir Türkiye istemiş olursunuz.

Ergenekon operasyonu bu yönüyle de tam bir mihenk taşı işlevi görmüştür. Susurluk'da konuşup, Ergenekon'da susanların aslında Abdullah çatlı'nın şahsında milliyetçi sağ'ı mahkum etmek istedikleri anlaşılıyor. Susurluk sürecinde neredeyse tüm milliyetçiler derin devletin kirli bir elemanı gibi takdim edilmiş, maşeri vicdanda mahkum edilmeye çalışılmıştı. Şimdi derin odakların sol, Kemalist bağlantıları ortaya çıktıkça, derin çetenin esas aktörlerinin solcular olduğu daha iyi anlaşılıyor. Susurluk mevzi, lokal bir yapılanmaydı. ülke çapında dengeleri değiştirme, darbe yapma gibi bir imkana haiz değildi. Halbuki, Ergenekon öyle değil. Yazılan, çizilenler doğruysa, tüm zamanların en ciddi, en organize, en tehlikeli yapısıyla karşı karşıyayız. Ortada dolaşan iddiaların onda birinin bile doğru olması bu tanımlamayı yapmaya kafidir.

Susurlukta çetenin sağ ayağı budandı, şimdi sol ayağı kesiliyor. Bazılarının suskunluğu biraz da bu sol ayakla ilgili. Oysa hukuk dışına çıkana ideolojik şablonlarla bakılmaz. Kim suç işlemiş ise, milletçe biletini kesmek gerekir. Demokratik bir Türkiye biraz da bu olgunluğa ulaşmakla mümkündür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi