Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Serra Yılmaz’ın nefret söylemi! “Öcü”

Serra Yılmaz’ın nefret söylemi! “Öcü”

Programa kafayı çekip de gitmiştir diye düşündüm önce!.. Sonra, “reklâmın iyisi kötüsü yoktur” mantığıyla şov yapmış olabileceği ihtimalini... Öyle ya! Medyada adını güncellemenin en masrafsız ve vurucu yolu buydu Serra Yılmaz’a göre belki!

Çünkü Rusya’da füzeler bize doğru çevrilmişken, sınırdaki yerleşim bölgelerimize Suriye tarafından bombalar yağarken, İran terörist takviyesi yaparak bize inat PKK’yı desteklerken, dağlarda PKK terörü, tabutlarda gencecik asker naaşları varken, başörtüye çemkirmenin ne yeri ne de zamanı...

Peki, hâl böyle iken, Serra Yılmaz cami duvarına niye tezek attı demezler mi? Derdi ne? Yeni Akit’i, bir kısım muhafazakâr medyanın dahi suçladığı “nefret söylemi” değil mi bu?

Hem insan böyle bir laf etmeden önce hiç aynaya bakmaz mı? Gövdesine gömdüğü kafasına, Kurbağa Kermit gibi yusyuvarlak pörtlettiği gözlerindeki o ürkünç ifadeye, ötekiye karşı bakışı kadar dar alnına, Fatih Ürek’le tek yumurta ikizi gibi duran armudi suratına... İnsan sormadan edemiyor! Yahu aynalara mı küs, yoksa görme engelli mi bu kadıncağız acaba?

Bu işin şakası tabii...

Zira burada ciddi bir çelişki var! Kadın 1954 doğumlu! Hani öyle ergen kaprisleri yapacak, çocuksu hakaretler edecek çağda değil! Adını ilkin Papa 16. Benedict’in konuşmasında çeviri yapmasıyla duyurmuş! Başörtülüler öcü, Papa cici mi yani? “Başörtülülerin dinî kıyafeti ‘öcü’ gibi korkuturken, Papa’nınki güven mi veriyor sana” demezler mi? Bu yersiz beyana, normal ve sağlıklı bir siyasî karşıtlık denilebilir mi?

Elbette hayır!

Balçiçek soruyor, o yanıtlıyor... Hiç başörtülü arkadaşı yokmuş! Çünkü korkuyormuş başörtülülerden. Başı kapalılar, öcü gibi üstüne üstüne geliyormuş! Gözlerini fal taşı gibi pörtletiyor kadın, başörtülülerden söz ederken! Bu arada Balçiçek gülüyor haline... Bana göre kadıncağız gülünecek değil, acınacak halde!

Gerçi psikolojiyi bilir. Zira, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler hamal iken, Papa onu meşhur etmemiş iken, annem benim beşiğimi tıngır mıngır sallar iken üniversitede psikoloji okumuştur kendisi! Lakin farkında değil... Belki de paranoid şizofreni olma ihtimalini kendine konduramıyordur, kim bilir?

Her neyse... Saçmalayarak milletin gündemine çökeceği yerde, alsın eline bir medikal kitap, paranoid şizofreni tanımına, sonra da programın tekrarına baksın! Asıl korkutucu gerçeğiyle bir an önce karşılaşsın ve tedavi olsun, “başörtülüler öcüymüş, Türkiye’de erkeklerin çoğu gaymiş” gibi saçmalıklarla ortalığı karıştırmasın!

Belki de sanatını besleyen kaynak budur diye düşünüyordur. Münir Özkul’daki gibi... Aslında farkındadır ve bu yüzden tedavi olmuyordur. “Bu hastalıktan kurtulursa geriye anlamsız bir kabuk kalır” diye korkuyordur kendince... O halde bırakın ne hâli varsa görsün. Hakikaten kızmaya değmez. Psikiyatrist arkadaşların yorumuna göre, “tipik bir şizofrenik atak geçirmiş kadıncağız” deyin ve geçin bence!

MHP KONGRESİ

Güzel ülkemin, muhalefette malzeme tükenince, “çamur at, tutmazsa izi kalsın” cinsinden iftiralara sarılan, cücecik insanları bu kez Devlet Bahçeli’yi hedefe koymuş! Makul eleştirilere sözümüz yok! Nitekim, yeri geldiği vakit biz de eleştirmişizdir kendisini. Lakin bu kongre vakti ortalıktaki tozu dumanı bize yutturmaya kalkışanlar enayi zannetmesin bizi!

Bu bıçak sırtı dönemde, Devlet Bahçeli, partideki muhalif kanada rağmen, her şeyi göze alarak, toplumun can güvenliğinden yana duruş sergiledi! Hadi yiğidi öldürün, ama en azından hakkını yemeyin bari!

Sakın bu kongrede fitne fesatlarınızla yok Bahçeli, MİT ajanıymış; iktidar işbirlikçisiymiş gibi teranelerle milleti maniple etmeye kalkışmayın! Muhalefet yapacaksanız, adam gibi yapın! Azıcık dürüst olun, iftira atmayın!

Gıcık olmayın adama, sokakları kana bulamadı diye!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi