Yener Dönmez

Yener Dönmez

Yalçın Akdoğan ile enine boyuna

Yalçın Akdoğan ile enine boyuna

 

İmralı ile görüşmelerin yeniden başlatılmasıyla birlikte, nelerin konuşulduğu ve tarafların şartlarının neler olduğuna dair haberler gırla gidiyor.
 
 
PKK’nın silah bırakması halinde, hapisteki KCK’lıların salıverileceği, dağdaki teröristlerin “pişmanım” demeden de aftan yararlanabileceği, Öcalan’ın şartlarının iyileştirileceği, terör örgütüne karşı yürütülen operasyonların durdurulacağı gibi bir yığın iddia birbirini kovalıyor.
 
Nasıl olsa Türkiye’de yalanın ciddi bir yaptırımı yok.
 
İşte tam da böyle bir dönemde gündemin göbeğindeki isimlerden Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı  Yalçın Akdoğan Ankara Büromuzu ziyaret etti.
 
Dünkü manşet haberimizden de takip ettiğiniz gibi Akdoğan’la İmralı’yla görüşme sürecinin detaylarını, terörle mücadelede gelinen noktayı, PKK’ya silah bıraktırmanın yol haritasını ve muhalefetin tutumunu konuştuk.
 
Akdoğan’ın, “Terör meselesinde demek ki ‘Devlet Aklı’ bu noktada” şeklinde yorumlanabilecek çok kritik açıklamaları oldu.
 
Akdoğan, öncelikli olarak bir durum tespiti yaparak gelinen noktayı şöyle özetledi:
 
“İmralı’yla başlatılan müzakereler devletin bir yenilgisinin değil, PKK’nın yaşadığı bir hezimetin sonucudur. Kırsalda asker, polis, jandarma işbirliğiyle ciddi operasyonlar yapıldı. PKK tüm gücünü kullanmasına ve destek almasına rağmen bu işin olmayacağını anladı. Ne halkı sokaklara dökebildi ne de kırsalda hakimiyet kurabildi. Şehir merkezlerindeki KCK operasyonlarını önemsiyorum. Yani KCK operasyonları olmasaydı bugün PKK’nın bu arzu ettiği noktaya Türkiye gelebilirdi. Daha büyük karışıklıklar yaşayabilirdi. Türkiye iç bütünlüğünü gerçekten riske sokan bir noktaya gelebilirdi. Muhtemel bir felaketin, KCK operasyonlarıyla atlatıldığı kanaatindeyim. Güvenlik politikalarını eleştirenlerin, KCK operasyonlarını eleştirenlerin anlamadığı buydu. “
 
“Kim bunlar?” sorumuz üzerine ise şu değerlendirmeyi yaptı:
 
“Sürekli hükümeti eleştirerek, PKK ve BDP’nin yanlışlarını görmezden gelen, toplumda bir karşılığı bulunmayan liberaller. PKK’yı, BDP’yi eleştirdiğiniz zaman sanki Kürt düşmanlığı yapıyormuşsunuz gibi bir algı oluşturuluyor. Bu mağduriyet edebiyatı üzerinden PKK’yı aşırı derecede sahiplenme ve adeta onun avukatlığına soyunarak, onun yapıp ettiği her türlü olumsuzluğu görmeyip sürekli hükümete fatura kesen, hükümeti suçlayan, eleştiren, hükümetin önüne bir takım eylem planları koymaya çalışan bir anlayış içindeler. Bu yanlış bir anlayış. Özellikle bu süreçte ben kötü adam gibi BDP’liler tarafından takdim edildim. Bu yazarlar da bunu çok yaptılar…”
 
Akdoğan’ın “Post Jakobenler”e yönelttiği şu anlamlı soruyu da paylaşmadan geçemeyeceğim: “Bölgeye gitselerdi, 8-9 yaşındaki çocuklar tehditle kendilerini KCK adına hesaba çekseydi acaba yine böyle operasyonları eleştirirler miydi?”
 
Bunun üzerine Haber Müdürümüz Fatih Akkaya’nın “KCK’lılar onları kendilerinden gördüğü için bir şey yapmaz. Zaten rahat biçimde hem bölgeye hem de Kandil’e gidip görüşmeler yapıyorlar. Onlar için bir sorun yok” şeklindeki esprisi gülüşmelere neden oldu.
 
Söz PKK paravanı DPI müdavimlerinin “Akit hedef gösteriyor” suçlamasından açılınca “Diğer haberlerimizde olduğu gibi sağlam bilgi ve belgelere dayanarak ‘2013 yılını cehenneme çevireceğiz, kabuslar yaşatıp Kürdistanı savaş alanı yapacağız’ diyen Bahoz’un gizli eylem talimatlarına, telsiz kayıtlarına ulaştığımız zaman Bahoz’un iğrenç fotosunu kullanmayacak mıyız? Kullanırsak Bahoz’u hedef göstermiş mi oluruz?” esprimiz de yine güldüren sohbet konusuydu.
 
Maalesef Akdoğan’ın da “KCK’ya şirin gözükmek isteyen yanlış anlayış” olarak nitelendirdiği bu zihniyet huyundan bir türlü vazgeçmiyor.
 
Fakat her şey ortada…
 
“Nefret suçu işliyorlar, bizi hedef gösteriyorlar” diye önce DPI’ın küfürbaz müdavimi koşmuştu mahkemeye ardından Altan ailesi…
 
Yargının; “Hayır Akit fikir hürriyeti kapsamında gazetecilik yapıyor” kararı karşısında ise çılgına dönüp hem yargıya hem de bize saldırıyorlar.
 
Onlara göre; AK Parti’ye oy veren yüzde 50 yanlış yapıyor, bizi uçağına aldığı için Erdoğan yanlış yapıyor, terör örgütüyle mücadele eden güvenlik birimleri ve İçişleri Bakanı yanlış yapıyor, yargı kendi aleyhlerine karar verdiği zaman yanlış yapıyor, yani bir tek bu liberaller doğru yapıyor geriye kalan herkes yanlış.
 
Oysaki önceki gün Selahattin Demirtaş, KCK’nın PKK’dan önemli olduğunu bildiği için grupta diyor ki: “KCK’yla da görüşülmeli...”
 
PKK’lılar eli silahlı cahil insanlar; KCK’lılar yıllarca ideolojik eğitimden geçirilmiş, siyaset akademilerinde proflardan ders almış, psikolojik harp, devleti yıpratma, toplumu duygusal kopuşa sürükleme, alternatif yapı kurma, finans sistemini yönetme eğitimini almış kişiler…
 
Bu yüzden hep söylüyorum: Dağdakiler değil KCK’lılar daha tehlikeli…
Devlet aklının bunları tespit edip önlemlerini almış olması çok önemli…
Akdoğan’la sohbetimizde bunu bir kez daha görmüş olduk.
Süreçte gelinen noktayı nasıl okumak gerekir derseniz…
 
Edindiğimiz izlenime göre hükümetin hedefi şu: Terör örgütü ve yandaşlarının elinden silah dahil bütün enstrümanları almak, örgüte olan sınırlı halk desteğini de bütünüyle ortadan kaldırmak.
 
Gerisi hikaye…
 
Görelim Mevla neyler… 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Yener Dönmez Arşivi