Serdar Arseven

Serdar Arseven

Bankada “koyun” olmayın!..


Bankada “koyun” olmayın!..


 

Dünkü yazımızda bazı bankaların ve bazı sigorta şirketlerinin vatandaşı nasıl “kazıkladığını” ortaya koyan birkaç örneğe yer vermiştik.
 “Vatandaşın ortalama olarak 300 lira ödediği zorunlu trafik sigortasını,  bin küsur liraya çıkardılar.”
“Sigorta şirketlerinin taksilerden 3-4 bin, minibüslerden 7-8 bin liralara kadar prim istemesi tepkiye sebep oldu. Yaklaşık 12,5 milyon ilgilendiren bu sorun haklı bir isyana yol açtı.”
Sigortacılar, vatandaşı niçin bu kadar kazıkladıklarını sorduğunuzda hemen iktidarı adres gösteriyor…


Son yıllarda çıkartılan bazı düzenlemeler kendilerine kaldıramayacakları yükler getirmiş, bunları vatandaşa yansıtmaya mecbur kalmışlar…
Dahası, çok kaza olduğundan çok para ödüyorlarmış!..
Bazı uzmanlara göre;
Bunların hepsi havada kalan laflar, belli başlı sigorta şirketleri muazzam kârlara imza atıyor.
Kasko işlerinden kazandıklarının haddi hesabı yok.
Operasyonel giderlerini, yönetim giderlerini “zorunlu sigorta” giderlerine yüklemek suretiyle o kalemi şişiriyorlar…
Sonra da “Zarardayız, (fahiş) zamlar uygulamaktan başka çaremiz yok!” diyorlar!..


Düzgünleri müstesna; pis herifler!..
Kimi bankalar da müthiş vurgunlara imza atıyor.
Mektup parası yüz milyon (bin lira yani), kredi kartına bindirmece  yirmi, otuz milyon…
Hizmet bedeli adı altında sayısız kalem; bazı bankalara bir giriyorsun, kurtul kurtulabilirsen!..
İyisi mi bu tür bankalara zaruret olmadıkça hiç bulaşmamak, ayağı yorgana göre uzatıp muhtaç olmamak.
Biz ne kadar söylesek de sistem bazılarını yutacak.
Bazıları “mecburen” bazıları da “hevesli olarak” kazığı yiyecek.
Biz bunları yazınca, çok sayıda arkadaş aradı.
Hepsi sigortacı, bankacı yanığı!..
Bunlardan biri de, Eğitimci Muhsin Yılmaz.
Kendisi, banka ile bir işe girmiş…
Karşısına müthiş bir bedel çıkartmışlar…


Neyse ki, “bilinçli tüketici” olarak hakkını aramış ve banka kazığının önemli bir bölümünden kurtulmuş…
Nasıl mı?..
Dinleyelim:
“Yılbaşının ertesi günü, hesap ekstreme baktım, orada 590 liralık bir ‘para çekimi’ var.
Faiz bedeli mi ne!..
İki günlüğüne para çekmek gerekmişti, onun bedeli olarak.
Hesap yaptım; olacak şey değil.
Şube’yi aradım.
Yetmedi, genel müdürlüğe bir yazı gönderdim.
Bana dönüş yaptılar.
‘Özür dileriz’ dediler.
‘Yanlış hesaplamışız!..’
Baktım, hesabıma 350 lira geri gelmiş…
Şimdiii…
Ben hesap etmesem, takip etmesem, sırf şube ile görüşmekle yetinsem, hakkımı aramasam gitti.
Yanlışlık olmuş!..


Merak ettiğim şu;  vatandaşın farkına varmaksızın ya da itiraz etmeksizin ödediği paranın miktarı ne?..
Dünkü yazınızda belirtmişsiniz; yüzlerce trilyon!..
Kredi kartları, ek hesaplar, hizmet bedelleri, bilmem ne, bilmezsin ne!..
Bankaların her işleminde kılı kırk yarmak lazım!..


Her kağıda derinlemesine bakmak, iyice araştırmadan hiçbir kağıda imza atmamak. Biraz da cazgırlık yapmak!..”
Evet…
Bir işlemde 350 lirayı kurtarmış arkadaş.
“Yanlış hesap etmişler!..”
Bu tür “yanlışlıklar” çok oluyor maalesef…
Sistem “yanlışlıklarla” dolu.
İyisi mi, zaruret olmadıkça banka işlerine girmemek.
Zaruret halinde de kılı kırk bin yarmak!..


•


Kendi hakkına kendin sahip çıkacaksın!..
Sistem böyle, hakkını aramadın mı “yanlışlıkla” bindirirler!..


•


Ne kötü bir zamanda yaşıyoruz değil mi!..





Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi