M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Kur’an’ı Anlamadan Okumak Ya da Metin mi, Mânâ mı?

Kur’an’ı Anlamadan Okumak Ya da Metin mi, Mânâ mı?

Bu konuda çok anlamsız ve yersiz tartışmalar yapıldığını görüyoruz. Kimileri metnin okunmasını yeterli görüp Kur’an’ı anlamayı âlimlere bırakırken, kimileri de metni anlamadan okumanın hiçbir değerinin olmadığını söyleyebiliyorlar!

İfrat ve tefrit ancak bu kadar olur!..

Şurası kesindir ki, Kur’an; metin ve mânânın mecmuudur. Birinin eksik olması, onu Kur’an olmaktan çıkarır. Bu sebeple, ne metin mânâya feda edilebilir, ne de mânâ metinsiz düşünülebilir!..

***

Metin, Kur’an’ın aslıdır. İbadetlerin şahı namazda bile o metinler okunur. Kur’an metni olmadan farz namaz sahih olmaz. Kur’an metni orijinaldir, ilahi vahyin ta kendisidir ve bu metinler tümüyle Allah’ın koruması altındadır.(Hicr,9).

Bir metin düşünün ki; anlaşılmaz, ne anlama geldiği bilinmez, insana hiçbir şey ifade etmez!.. Böyle bir metin ancak müzelik olur diyeceğim ama o da değil, zira müzede teşhir edilen eşyalar bile ziyaretçilerine bir şeyler ifade eder, ondan bilgilenilir, ibret alınır, ders çıkarılır.

Yine bir metin düşünün ki; esrarengiz, kapalı, muğlak, meçhul, içi sırlarla dolu gizemli bir metin!… Böyle bir metnin de anlaşılması mümkün olmaz!

Kur’an-ı Kerim, bütün bunlardan beridir, uzaktır. Onun dili bellidir, mesajı açıktır, söyledikleri nettir. Kur’an, anlaşılır açık ve açıklayıcı bir kitaptır.

“Her peygamberi kendi dilinde gönderdik ki, Allah'ın buyruklarını açıklasın”(İbrahim,4).  “Onlar, Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilitler mi var?”(Muhammed,24). “Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça olarak inzal ettik”(Yusuf,2)... gibi ayetler bunu gösterir.

***
Bu sütunu takip eden okuyucularımız bilir. Yazılarımızda, günümüz Müslümanlarının Kur’an’ı anlamadan okuduklarından bahisle bunun yanlışlığını sürekli vurgulamışızdır. Problem ne ise, çözüm ona göre olmalıdır.

Bugün, hamdolsun halkımızın büyük çoğunluğu Kur’an’ı yüzünden okuyabilmekte, okuyamayanlar dinleyebilmekte, Kur’an metinlerine ve tilavetine saygı göstermektedirler. Bu güzel bir haslettir, lakin yeterli midir?

Bugün problem; halkımızın büyük çoğunluğunun Kur’an’ı anlamadan okuması, anlamaya gerek duymadan okumasıdır. Bu, yanlış bir anlayıştır. Nasıl namaz, oruç, hac, zekat farz-ı ayn ise, Kur’an’ı anlamak da farz-ı ayn’dır. Yani, kadın-erkek her Müslümana borç olan bir mükellefiyettir. İlim öğrenmek farz ise, Kur’an’ın içindekilerden daha değerli bir ilim düşünülebilir mi?

“Kur’an’ı sadece alimler anlayabilir” ifadesi de yanlıştır ve Kur’an’a aykırıdır. Bu doğru olsaydı, sahabeden çok az sayıda kişi Kur’an’ı anlamış olurdu. Oysa, ashab-ı kiramın tümü Kur’an’ı okuyor ve anlamaya çalışıyordu. Hatta, pek çok bedevinin Rasulü Ekrem’e gelerek Kur’an’dan soru sordukları bir vakıadır. Günümüz insanları o bedevilerden daha mı bilgisizler ki, biz Kur’an’ı anlayamayız diyorlar?!..

Elbette, insanların anlayış kapasiteleri, zekâları farklı farklıdır. Herkes vüs’ati nispetinde, bilgisi ve müktesebatı kadar anlar ama okuduğunu mutlaka anlar, anlamaya çalışır. Zira, Kur’an herkese hitap eder.

***

Düşünelim, nasıl ki bir insan alacağı evi, evine döşeyeceği eşyayı, satın alacağı arabayı ince eleyip sık dokuyarak, sorarak öğrenerek ve iyice anlayarak alıyorsa aynı insanın, kendisini anlaşılır ve kolay diye niteleyen bir Kitab’ı anlamak için okumaması, ne kadar ayıp ve düşündürücüdür, değil mi?!..

Ayetlere bakalım:

“Böylece biz Kur'ân'ı senin kendi dilinde kolay anlaşılır kıldık ki, düşünüp öğüt alsınlar.”(Duhan,58).

"Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık, öğüt alan yok mu?" (Kamer suresi,17,22,32,40).

"Kendilerine verdiğimiz kitabı gereğince okuyanlar var ya; işte onlar O'na inanırlar. O'nu inkâr edenler ziyana uğrarlar."(Bakara,121).

Kitabı gereği gibi okumak; tecvitle, makamla, güzel sesle okumak değil, onu anlamak ve yaşamak için okumaktır.

***

Günümüzün problemi; hayat kitabı olan Kur’an’ı, yaşanan hayatın dışına çıkartıp onu adeta totemleştirmek, sadece doğum, ölüm ve düğün günlerinde okunan metinlere dönüştürmek, onu adeta merasim kitabı haline getirmek şeklinde ortaya çıkmıştır.

Bu ise, Kur’an’a yapılan en büyük haksızlıktır.

Not: İlgilenenler için, 42KonyaTV’de sahur programlarımız devam ediyor bilgisini sunalım.

twitter.com/parlakturk

facebook.com/vaktulemin

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi