Ahmet Türk

Ahmet Türk

Siyasi İktidarın Artan Laiklik Vurgusu!

Siyasi İktidarın Artan Laiklik Vurgusu!

Çok az insanın dikkatini çektiği, bazılarının ise görmemezlikten geldiği siyasi iktidar mahreçli “Laiklik” kavramını ön plana çıkaran beyanlar artmış vaziyette. Aşağıda vereceğim örneklerde de göreceğiniz gibi, 2002 yılından bu yana, ne zaman iktidarın iç politikada manevra kabiliyeti daralsa, ne zaman siyasi geleceği küresel güç odaklarıyla Batılı siyasi liderler ve stratejileri nezdinde ‘radara’ girse,  sınırlandırılmalara ve kadük bırakılma muamelelerine maruz kalsa “Laiklik” ilkesi ön plana çıkartılıyor.

Hatırlarsınız;

Başbakan Erdoğan’ın Temmuz 2005’te ABD’de yapılan en gizemli toplantılar arasında adı geçen San Valley Konferansı’nın basına açık bölümünde yaptığı ‘Demokrasi, İslam ve Siyasal Laiklik Ekseni Üzerinde Türkiye Modeli’ başlıklı konuşma gerçekten çok ilginçti… Türkiye’nin, bölgedeki reform çabalarını kolaylaştırıcı nitelikteki tüm çabalara desteğinin süreceğini ve gerek bölge ülkeleriyle, gerek ABD'yle bu konudaki işbirliğinin titizlikçe yürütüleceğini ifade eden Başbakan Erdoğan; din üzerinden siyaset yapmanın, dini ideolojik bir araç haline getirmenin, din adına dışlayıcı siyaset yürütmenin hem toplumsal barışa, hem de siyasi çoğulculuğa zarar vereceği yönünde beyanlarda bulunmuştu… Ayrıca, “Laiklik” kavramının sadece bir devlet yönetim ilkesi olarak da ele alınmaması gerektiğin vurgulamış, bu modelin evrensel hedef olduğunu, tek bir Tanrı’nın eşit haklara sahip olarak yarattığı insanoğlunun, ancak bu çerçevede hak ettiği barış, huzur ve refaha kavuşacağını düşündüklerini ifade etmişti… 

Bir diğer örnekte, Başbakan Erdoğan'ın Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projelerinin mahsulü olan Arap Baharı esintisinin yaşandığı ülkelere yaptığı ziyaretlerde verdiği demeçler… Eylül 2011’de özel bir Mısır televizyonuna verdiği bir röportajda Laiklik’in kesinlikle dinsizlik ve din düşmanlığı olmadığını, kişilerin laik olamayacağını, ülkelerin ve yönetimlerin laik olabileceğini söylemiş Mısır’a laik bir anayasa tavsiye etmişti. Laiklikle ilgili söylediklerine tepki gösterenlere de laiklikle ilgili düşüncelerinde İslam'a aykırı bir taraf olmadığını belirterek, ‘eğer varsa siz de beni ikna edin’ demişti.

Daha sonra yine Ak Parti hükümetinin önde gelen isimlerinden ve küresel dünyada itibarı her geçen gün artan Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise Amerika’da Türkiye Yatırım Haftası kapsamında yaptığı konuşmada, Türk hükümetinin daha mezhepsel yaklaşım sergilediği ve seküler çizgiden uzaklaştığı yönünde çıkarılan haberleri doğru bulmadığını belirtmiş, sağlıksız bir laiklik anlayışından daha Anglosakson bir laiklik anlayışına varmak istediklerini ifade etmişti...

17 Aralık 2013 yolsuzluk ve kara para aklama iddiası ile açılan soruşturmaların yarattığı travma sonrası süreçte de, başta Brüksel AB Toplantısı olmak üzere birçok mahfilde, laiklik vurgulu beyanlar havada uçuşmaya başladı. Muhataplar yine “dış devletler” oldu ama Laiklik vurgusunun ana gerekçesi “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını 11 yıl beraber terennüm ettikten sonra ortada duran bir tepsi baklavayı paylaşmada sorun yaşadığı ve “dost-modern darbe” teşebbüsçüsü diye nitelendirip karşısına aldığı din orijinli cemaat oldu… Nitekim eski Anayasa Mahkemesi röportörü ve AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Osman Can İngiliz Financial Times gazetesinde “Türkiye Gülencilere karşı demokrasisini korumalı” başlıklı bir makale kaleme aldı. Özetle: Siyasi-askeri elitlerden daha büyük bir tehdit haline gelen, nihai amacını kimsenin bilmediği mutlak biate dayalı gizli bir dini hareket olan Gülencilerin laiklik karşıtı, muhafazakâr milliyetçilik zemininde bir hareket olduğunu ve mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

Netice itibariyle…

Teşbihte hata olmaz, tıpkı “tehlike anında camı kırın ve kırmızı düğmeye basın” şeklindeki yangın alarmı gibi, dış müdahaleye açık her krizde “ön plana” çıkarılan mesaj ‘Laiklik’ oluyor. Peki, bunca sene ‘Laiklik’ karşıtı tüm iddialarla itham edilen ve potansiyel tehlike kabul edilen, her laik-anti-laik kamplaşmada rey devşiren Ak Parti’nin ‘Laiklik’ tavsiyeli bu beyanlarını nasıl analiz edeceğiz?

1- ) İnananların üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıp durmuş bu kavramın, ne zamandan beridir matah bir şey olduğunu mu sorgulayacağız? Ya da ”Laiklik”  iyi bir şeydi de faziletlerini yeni yeni mi anlamaya başladınız?.. Bunun için iktidarın/gücün elinize geçmesi, sistemin ya da rejimin laikliği ‘sizin anladığınız gibi’ mi anlaması gerekiyordu?!

2-) Ak Parti’nin bu düzen içerisinde siyasi iktidarını sürdürebilmesi için, bu ve benzeri kavramları dillendirmek zorunda olduğunu varsayıp, reel-politik, diplomasi dili, konjonktür veya kuşdili deyip, ön plana çıkarılan ve desteklenen Laiklik kavramının, gelenin keyfine göre yorumlanan bir kavram olduğunu ifade edip, üzerinde fazla durulmamalı mı diyeceğiz?

3-) Başbakan Erdoğan’ın Ortadoğu’da sıkça salık verdiği Laiklik’in, ABD adına, Ortadoğu’da kat karşılığı demokrasi bina edeceğini sanan taşeron bir siyasi iktidarın, oradaki toprak sahiplerinin şaşkın bakışları arasında okuduğu mecburi bir repliğin parçası olduğunu varsayıp üzerinde fazla durmayacak mıyız?!

4-) Yoksa geçmişte beslenilen “Laik devlet yıkılacak elbet” sloganlarının pratik bir değerinin olmadığı, “din” ambalajlı siyasetin “devlet” yönetiminde pratik karşılığının olmadığı konusunda üretilen düşüncelerin, Ak Parti tarafından bizzat yaşanarak tecrübe edilmesine mi yoracağız?

Hülasa,

Siyasette yanlışlar zincir, doğrular perçin formundadır. Ak Parti iktidarı Çözüm Süreci’nde olduğu gibi birçok alanda mevziinin yitirilmesine neden olacak kritik siyasi hatalardan birini işliyor. Müstakbel anayasaya göre şekillenecek bir dönem öncesinde, devletin tarihi-milli tecrübelerini örseleyerek, yanlış bir temel üzerine bina ettiği Laiklik kavramı üzerinde müthiş yanlışlar yapacak bir mecraya doğru gidiyor. Babacan’ın ifade ettiği gibi Anglo Sakson tarzı ve hoşgörü görünümlü koyu Hıristiyan Protestan laiklik modelini savunarak kendi dini anlayışlarına mecra yaratma gayretinde olanların tuzağına düşüyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Ahmet Türk Arşivi