Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Paralel Devlet Kavşağı

Paralel Devlet Kavşağı

İzmir Başsavcılığından Samsun’a tayini çıkan bir savcının giderayak tek başına tutmuş olduğu “tehdit edildim” tutanağı muhalefetin gündeminden düşmüyor.

Güya Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek, başsavcıyı arayarak tehdit etmiş, demiş ki o dosyayı savcıdan hemen al, başkasına ver, değilse ha!.. 

Velev ki öyle olsa bile, ta 2011 yılındaki soruşturmayı seçime ramak kala patlatarak arkasından “görev maskesi” takınmayı kimseler yutmaz...  

Yolsuzluğa adı karışan Binali Yıldırım’ın bacanağı imiş de...

İyi de üç yıldır neredeydin? 

Binalı Yıldırım İzmir’e aday olunca mı operasyon aklına geldi?

Başbakan doğru söyler, bu ülkenin kalkınmasını istemeyenler vatan hainidir. 

Rahat dursalar İzmir şanına yakışır şekilde İzmir olacak... 

Şu ada harabe, sanki Yunan yeni çekilmiş...

Hadi siyasiler bir derece de, yargı bu tip spekülasyonlara alet olmamalı.

“Müsteşar tarafından tehdit edildim.”

Ben de öyle bir tutanak kaleme alsam, desem ki Kılıçdaroğlu beni tehdit etti.

Hukuken bir anlamı var mı?

Yok ama, Kılıçdaroğlu buna “dehşet” diyor.

Ohoo ona sıra gelinceye kadar ne dehşetler var...

Baykal’a yapılan kasetli komplo sonucu elde ettiği koltuğu için demiyor.

Sarıgül’e hazırlamış olduğu hırsızlık dosyasına demiyor.

Eski günlerinden, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan hele de hiç bahsetmiyor.

Kılıçdaroğlu bilmiyorsa, yine de hatırlatalım.

Adalet Bakanı HSYK’nın başkanı, müsteşar da tabii üyesi.

O halde, yanlış yapan savcıya kurul başkanı, veya müsteşar soru sormayacak da kim soracak? 

Acizane fakirane eski CHP’li günleri de gördük. 

O zamanlar hem Savcılar Kurulu’nun, hem de Hakimler Yüksek Kurulu’nun adı vardı. 

CHP İl teşkilatının akşamdan gönderdiği sürgün listeleri kargalar uçmaya başlamadan kararnameye bağlanırdı. Ne hikmetse, o sürgünler yargıya baskı sayılmıyordu.

Sayılmaz efendim, buna CHP derler, onun tarihi geçmişinde Aliler Mahkemesi de var.

Reis, “idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine” dedi mi, idam sehpaları hemen kurulurdu.

Şimdi seçmenin % 50’sini temsil eden AK Parti iktidarında insanlar mahkemelerde adam gibi kendilerini ifade ediyorlar, savunuyorlar. Hazmedilmeyen burası...

Halkçı(!) CHP’ye karşı % 50 halk...

Hele de cemaat-iktidar kapışmasına bayılıyorlar...

Piyasalar karışsın ki denize düşen yılana sarılsın...

Meclis’in halini görüyoruz, ne palyaçolar, ne ayak takımları, ne adamlar...

Bu gibileri köyde sığır çobanı bile yapmazlarken ne yapasın rejimin adı demokrasi, kim olursan ol, katıl da olsan yine de gel de anamızı ağlat.

Bir asırdır Batı’ya kul köle edilen ülkenin anası ağlıyor...

Batı’nın ne kadar tefessüh etmiş kurumları varsa aldık, ne kadar içi geçmiş yasası varsa uyguladık, yine olmadı, olmuyor. O zaman halk kendisini, tarihini, yazısını, benliğini istiyor.

Seller çekilsin, derler durulsun.

Adım adım yeniden diriliş.

İktidar çok şeyin hakkından geldiği halde tek eksiği sağlam kadrolar ekipler...

Kadro başkadır, ekip başkadır.

Ekip liyakat işidir, senin düşüncende olmazsa bile liyakati varsa ekiptir.

Ama kadro öyle değil, aynı inançta, aynı idealde olması gerekiyor.

CHP “yargıda kadrolaştılar” dese de siz bakmayın, eski HSYK sinek bile uçurtmuyordu.

Hakim adaylarının mesleğe kabulünde tertipledikleri içkili yemekte baktılar, çoğunluk hakim adayı içki içmiyorsa demek ki bunlar irticacı, kura çektirmeyeceklerdi.

Ne var ki büyük bir çoğunluk kadehi devirince rahatladılar...

Eskiden beri bu ülke kadeh kadrosu ile yönetiliyor.

Şimdi de yeterli değil, birileri paralel devlet kavşağında mahir...

Sen kadro biliyorsun, aslında değil, desem ki kendi elinle tam da adamını kapına kadar getirdin, sana ulaşır mı bilemem....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi