Yener Dönmez

Yener Dönmez

Sınırdaki tehdit bize doğru yaklaşıyor

Sınırdaki tehdit bize doğru yaklaşıyor

Başlıktaki ifade Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na ait. Bakan Davutoğlu Almanya’daki 50. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında düzenlenen Ortadoğu konulu panelde sınırımızdaki terör faaliyetlerini işaret ederek böyle bir saptamada bulundu.

Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin IŞİD konvoyunu neden vurduğunu da şu sözlerle açıkladı: “Türkiye, IŞİD’e ait bir konvoyu vurmak zorunda kaldı. Bugüne kadar Suriye’de olan herhangi bir duruma müdahale etmemek için çok temkinli davrandık ama tehdit bize doğru yaklaşıyor. Bugün üç tehdit var. Aşırılık, mezhepçilik ve etnik-milliyetçilik ile kimyasal ya da nükleer kitle imha silahları. Her üçüyle ilgili olarak önümüzde büyük riskler var.”

Kuşkusuz, kimyasal ya da nükleer kitle imha silahları ile etnik ve mezhep temelli sorunlar Ortadoğu için büyük bir risk.

Fakat etnik ve mezhep temelli virüsü de, kimyasal silahları da, nükleer kitle imha silahlarını da Ortadoğu’ya yerleştiren bizatihi batılılardan başkası değildir.

Batı son birkaç yıldır bu unsurları en önemli silah olarak Müslümanlara karşı etkili biçimde kullanmaya başlamıştır. Tirendi artırarak kullanmaya da devam etmektedir.

Semeresini topladıkça, sonuç aldıkça kullanmaya da devam edecektir. 

Hem Esed güçlerinden hem de Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimden destek alan PKK uzantısı PYD bu ortamdan yararlanarak, 21 Ocak’ta Cizire, 27 Ocak’ta Kobani, 29 Ocak’ta da Afrin kantonunda özerklik ilan etmiştir.

Ama Türkmenlerin kontrolü altında bulunan ve son kale niteliğindeki Çobanbey ise, El-Kaide bağlantılı IŞİD saldırıları sonucu düşmüştür.

Tabi bunda, saçma sapan “Tır Operasyonları” sonucu yeteri kadar destek alamayan Fatih Sultan Mehmet Tugayı’nın etkisiz hale getirilmesinin büyük payı vardır.

Yakın bir sürede sınırımızda El-Kaide terör örgütü de bağımsızlığını ilan ederse şaşırmamak gerekir.

Bu değişimin şifreleri belli aslında. Dizayn merkezi Washington bölgede Şia ve Kürt varlığını ciddi bir denge unsuru olarak kullanmaya başlamıştır.

Maliki yönetimindeki merkezi Irak hükümetinin Türkiye’ye koyduğu mesafeyi biliyorsunuz.

Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile Türkiye arasında, bütün alt yapısı tamamlanmış ve Türkiye’ye 15 milyar dolar getirisi olacak “petrol boru hattı” projesi Maliki hükümetinin engeliyle karşılaştığı için bir türlü yürürlüğe giremiyor.

Bunun arkasında da bölgenin egemen güçlerinin olduğundan hiç şüpheniz olmasın.

Çünkü El-Kaide’yi kendi ülkesinde yapıp-işletip şimdi de Ortadoğu’da Müslümanların kucağına devreden ABD’den başkası değildir.

ABD sözde El-Kaide saldırılarından korumak için, insansız hava araçları predatorler de dahil olmak üzere Irak’ı baştan aşağı silahla donatmıştır.

Tabi karşılığında da Irak petrollerini ipotek altına almasını bilmiştir.

Başbakan Erdoğan’ın Tahran dönüş yolunda bizimle paylaştığı şu ifadeler son konjonktürle birlikte okunduğunda daha iyi anlamlandırılabilir: “Irak’a bakanlarımı gönderdim, onların bakanları, bakanlarımızla görüştü. Hatta Maliki geleceğine dair bize sözü vardı, buyursun gelsin dedik. Ne olduysa gelemedi veya gelmedi, bilemem.”

Siyon mihraklarının Obama ile birlikte Ortadoğu’da daha ince bir strateji yürüttüğü kesin.

Türkiye ile El-Kaide’yi, IŞİD’i, El Nusra’yı aynı kefeye yerleştirme planları var.

Şu sıralar liberal kalemleri ibretle izliyoruz.

Paralel kavgayla başlayan kaotik durumu fırsat bilerek “bu algının” batı kamuoyunda oturtulması için esrarengiz bağlantılar, ilginç yaklaşımlar içerisine giriyorlar.

Dünyanın gözünde Erdoğan’ı El Kaide çizgisinde göstermek için kurgulanmış bir jurnal faaliyetinden başka bir şey değil bu.

Son altı aydır bu jurnal faaliyetini sistematik biçimde ustalıkla yapmaya başladılar.

Gayretleri o kadar sırıtıyor ki; onların bu stratejisini görmemek için, duymamak için kör ve sağır olmak gerekiyor.

Özellikle uluslar arası boyutu bulunan bu paraleldeki tuzaklara çok dikkat etmek lazım.

İslam Alemi için kilit önemde bulunan ülkemiz hem içerden hem de dışarıdan büyük bir kuşatma altında.

Aman dikkat…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Yener Dönmez Arşivi