Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Dibe vurmak

Dibe vurmak

Sıffin savaşında kimin haklı kimin haksız olduğu bu saatten sonra o kadar önemli değil, önemli olan savaşın İslam alemine kaça mal olduğudur. Miladi 657’den günümüze kadar geçen süreç içerisinde hâlâ Muaviye, Hz. Ali kavgası devam eder gider. 

Sıffin, Müslümanları cami- cemevi şeklinde iki ayrı kıbleye bölen kirli bir oyun.

Tarihin naklettiğine göre o Hariciler geceleri belki de 50 rekat nafile namaz kıldıkları halde İslam halifesi olan Hz. Ali gibi bir dehayı yalnız bırakarak, Muaviye’nin tahta geçmesi için ellerinden ne geldiyse yaptılar. Sonra da Müslümanların başına Yezid gibi bir katil geçti.

Hz. Ali’nin şahadeti, arkasından kanlı irinli Kerbela... 

Şöyle kabul edin, Yezid o zamanın bir İsrail’i, Hariciler de bugünkü görebildiklerimiz.

Telefonda muhatabına “ipler iyice koptu” demişti Fethullah Hoca.

İp kopunca da atışlar serbest.

O bakışa göre, Başbakan’ın başında bulunduğu iktidar güya çokça yolsuzluklara bulaştığından gidecek, eski huylu laik, çağdaş, Kemalist CHP devri geri gelecek.

Ecevit büyüğümüzün de ruhu şâd olacak!.. Adına da hizmet diyeceğiz... 

Dürüst olalım, AK Parti bizleri yani Mili Görüş gömleğini çıkarmayanları dışladı, arkasına bakmadan giden yüzü kızarmayanları mebus yaptı. Hem de görenler Allah(c.c) için söylesinler, bu iktidardan en çok kimler holding oldu, patron oldu, zengin oldu? Saray oldu, hazine oldu?..

Dün Kestane Pazarı, bugün Ortakpazar... 

Tutturdular “Siyasal İslam, Radikal İslam”... 

Hay Allah(c.c) sizi ıslah etsin, bu ikilemi Haçlı sürüleri de yapıyordu... 

Çünkü onlar sürekli hasım gördükleri İslam’ı laiklik ve de çamur demokrasi perdelemesi adı altında kirli Lozan masasında sosyal hayattan kovmuşlardı.

O yüzden bugün Batı alemi, işgallere karşı dişini tırnağına takarak direniş gösterenlere radikal anlamında terörist diyor. Papa ve haham eli öpenlere de Ilımlı Müslüman.

“Siyasalını”, “radikalını” hadi anladık da, Allah’ın(c.c) hakimiyetini yeryüzünden kaldırmaya yönelik “laiklik” övgülerine “hizmet” mi diyelim, yoksa “cemaatçilik” mi diyelim ne diyelim?

Şeytani siyaset malum, düzen İslami olmayınca siyasetçi taklanın düzünü de atar, tersini de.

Ama sünnetullaha uygun cemaatsen, sürekli taklanın düzünü atmak zorundasın.

Orada popülistlik yok, ayak oyunları yok, batının ilkeleri ile hava yastığı şişirmek asla ve katta yok... Sadece ne var? Kalemleri düzgün, dilleri düzgün, elleri ayakları düzgün ademler.

İstenen budur ama görüyoruz ki iş geldi Sıffin’e dayandı.

İşte o Hariciler, gece teheccüd namazları, umreler...

Açın ekranları bakın şimdi de öyle, “böyle de Müslümanlık olur” ayağında oynadıkları dizilerin konuları hem hinoğluhince, hem de sinsice...

Yüzlerce Müslümanın celladı “Aliler” mezarlarından kalksalar da görseler, adına adam astıkları emperyalist Batı zihniyetini kimler hangi muhterem eller ayakta tutuyor. 

Erdoğan’a hadi siyasetçi dersek ki öyledir, onun bir yerde masum görülen tarafı var.

Hizmetini özellikle İslam düşmanlarına kutsatanlara ne diyeceğiz?

Diyeceğiz ki, ey Fethullah Gülen Hocaefendi!..

Yıllar öncesi bizler seni çokça dinledik, istifade etmedik değil ettik. 

Aradan geçen zaman diliminde şartlar değiştiğinden şimdi sen bizi dinleyeceksin.

Bu ülke senin yüzünden, hatta Pensilvanya ikametinden oldukça huylandığı gibi ekonomisiyle, siyasetiyle zarar görmeye başladı. 

Mızraklara takılmış Kur’an ayetleri havada.

Bu kör dövüşün giderek bölünmelere sebebiyet vermesi, hatta ülkede bir iktidar boşluğu oluşturması halinde bunun birinci derecede müsebbibi sen olacaksın...

Ülkenin başına Yezid benzeri birileri gelirse bilesin ki senin hanene yazılacak.

“Ülkem” diyorsan, “hassasiyet” diyorsan dibe vurmadan yangın söndürme tulumbanı kapıp hemen ülkene dönmelisin. Hasta isen de dönmelisin, sağlıklı isen de dönmelisin. 

Müteakiben, kanaat önderi dediğimiz efendilerle bir araya geldiğinizde sayın Başbakan da toplantınıza iştirak etmeli, hatta ortada bir Barış Sofrası kurulmalı. 

İsrail ne derse desin, ama bu ülke, bu insanlar kavga değil artık barış istiyor.

Mümine yakışanı da bu değil mi?

Öyle olması halinde Allah(cc) ülkemize rahmet verecek, dirlik verecek, afiyet ve barış verecek. Değilse, bilesiniz ki millet de affetmez, Allah(cc) da affetmez... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi