Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Gezi Parkı Olaylarının Sorumlusu Başbakan Çıktı

Gezi Parkı Olaylarının Sorumlusu Başbakan Çıktı

Diyor ki Zaman Gazetesi’nin Ali Bulaç’ı.

“Gezi parkı olaylarına katılanlar haklıydı, talepleri vardı.”

Doğru söze ne demeli!

İsyancıların haklı taleplerini de gördük Ali Bulaç.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a sundukları notada “hava alanı yapımı durdurulacak, köprü iptal edilecek, kanal olmayacak, falancı valiler görevlerinden alınacak” gibi saçmalıklar yok muydu? Anlaşılan bu tip bir darbe manifestosuna Bulaç’ın kafası basmadı.

Bakan Muammer Güler “izin verelim” demiş de Başbakan katı davranmış.

Vay sizi gidi görme özürlüler.

Aynı anda tüm Avrupa ülkelerinde, özellikle Alevi kardeşlerimize, tahrikler sonucu düzenlettirilen Başbakan aleyhine yürüyüşler neyin nesiydi? O kadar tahribat, o kadar yakma yıkma da mı masum?

“Bize her yer Taksim” sözünü ben mi uydurdum?

Rahmetli Menderes gibi bu Başbakan da yağmurdan bile sorumlu.

“Oh yağmur yağmayacak, barajlar kuruyacak, İstanbul susuz kalacak.”

Sonrası kuraklık kıtlık olunca gel bakalım Başbakan, yağmur neden yağmadı?

Bu kadar gâvurca, haince kin ve düşmanlık... 

Firavun’un Musa’ya olan kinini bile geçtiler.

Yarın da Okyanus sularında batan gemiden Başbakan’ı sorumlu tutarlarsa şaşırmam.

Sırf ortalık karışsındiye Sivas Madımak otelinde gündüz gözü ile Alevi ozanını yazarını yaktılar, ama ne vali, ne emniyet müdürü, ne de Başbakan Erdal İnönü sorumlu tutulmadı.

Ama şimdi öyle değil, mahalleyi ateşe veriyorlar, itfaiye söndürmeye koşup geliyor, o arada isabet alan bir çocuk hayatını kaybedince Başbakan sorumlu oluyor.

Niye ortalığı yaktın yıktın diye soran yok, ölen çocuk Alevi ya yüklen Başbakana...

Gerçekten çapulcu mantığı. 

Köylü traktörü devirse muhtarı sorumlu tutmak gibi ilkel bir mantık...

Sanki hiç çocuk ölmemiş, sanki bu ülkede hiç kaza olmamış.

Hocaefendi burasını da kaçırmadı, Aleviciliğe vurgu yapan bir başsağlığı mesajı...

Mesajı okuyun, burada da hedef Başbakan.

DHKP-C’nin vurduğu çocuk, Hocaefendi’ye göre yoksa çocuk sayılmıyor muydu?

“17 Aralık operasyonunu da suhuletle çözmesi mümkünken krize dönüştürdü, krizden tehlikeli çatışma potansiyeli çıkardı. En son ’düşman cephe’ye Hizmet’i de katmayı başardı” diyor Ali Bulaç. Dedim ya, bu Başbakan sudaki balıkların ölümünden de, camiye alternatif cemevinden de, Şimon’un dilini yakan tarhana çorbasından da sorumlu, hep sorumlu...

Anlaşılan Bulaç, akşamları erken yattığı için Samanyolu, veya Kanal Türk gibilerinin kışkırtıcı yayınlarını izlemiyor. 17 Aralık operasyonunun ne anlama geldiğini kavrayamıyor.

Yazı yazdığı gazetenin de sayfalarını en azından gözden geçirmiyor.

 Kaç haftadır yayınlarında okullardaki “ikna odaları” var. 

Sözde 28 Şubat benzetmesi. 

Ne hikmetse o günler bu odalara sesi soluğu çıkmayanlar bugünlerde aslan kaplan kesildiler.

Ekranlara dikkatlice bakın, bulmuşlar çağdaş(!) bir kadını, sürekli aynı telden çalarak veliler iktidar aleyhine kışkırtılıyor. Neymiş? Milli Eğitim müfettişleri çocuklara soru sormuş.

Sormuşsa ne olmuş? Soru sorma işi yeni bir uygulama değil ki?  

Milli eğitim kurulduğundan beri müfettişler gerek öğretmenlerin gidişatını yoklamak, gerekse eğitim kalitesini anlayabilmek için gizlice çocukları çeker soru sorarlar. 

“Çocuktan al haberi” derler ya...

Değilse, müfettiş takibe aldığı öğretmenden mi soracak?   

Ey cemaatçi cemaat, başörtüsü sorgulamalarında sesiniz soluğunuz çıkmıyordu...

Ha sen kalkıp da hizmet adı altında yurtlarında kalan gençleri CHP’ye oy verme adına Kur’a’na el bastırır, mazlum Filistinlilere terörist dersen kusura bakma, o sahte maskeyi gün gelir birileri indirir... Soru da sorar, sorgulama da yapar. 

Ne kadar karıştırsanız da ayrılık saati geldi.

Kendisini geçmişte tanıdığım Prof. Ahmet Keleş’in açıklamaları düştü gündeme. 

Siz bilmezsiniz ben söyleyeyim, Ahmet Hoca, gerçekten hizmet ehli bir kardeşimiz, öyle ki cemaate candan bağlılığı nedeniyle konuştuğunda zannedersiniz ki Fethulah Gülen konuşuyor...

Ne var ki uzun bir yoldan sonra o da gerçekleri gördü ki ayrıldı.

Prof. Ahmet Keleş gibiler hep ayrıldılar, ayrılıyorlar...

Pensilvanya Bulaç’la Hocaefendi’ye kaldı, hayırlı olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi