Serdar Arseven

Serdar Arseven

Sayın Arınç’tan “gıybet” uyarısı!

Sayın Arınç’tan “gıybet” uyarısı!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Başbakanlık” meselesine ilişkin sözleri dikkat çekici:

“Hiçbir şekilde başbakan olma niyetim yok, böyle bir şeyin hesabını yapmam, kulisini yapmam, kulis yapmak isteyenlere izin ve fırsat vermem, benim adım Bülent Arınç. ‘Efendim siz böylesiniz ama bir görev düştü diyelim’ bu başka birşey ama başkaları gibi ben bu dönemde ‘filan olsun’ diye kulis yapan, ona arka çıkan, onun lehine konuşan, bol bol gıybet yapan insanlardan olmam...”

Sayın Bülent Arınç açıkça söyledi; “hizipçilik yaptıklarına” ve dar çıkar hesaplarıyla “dedikodular” ürettiklerine işaret ettiği “AK Partili kimi tecrübesiz politikacılar”dı.

Ankara kulislerini “kulisçi” pozisyonuna düşmeden takip eden bir kardeşiniz olarak Sayın Bülent Arınç’ın dikkat çektiği tehdidin varlığını teslim etmek durumundayım.

Birileri, “yeni dönem”de iyi pozisyonlar kapabilmek için aşırı kulisçilik yapıyor, birileri yükselmesinin kendi çıkarına olmadığına inandığı “aday”ları yıpratmak için “gıybetleri katlıyor.”

Sayın Bülent Arınç, Başbakanlık meselesine dair hiçbir kişisel hesabının olmadığını belirttiği konuşmasında, buna rağmen kendisi ya da başkaları ile uğraşanların “bu mübarek günde” büyük vebale girdiklerini söylüyor.

Kendileri böyle bir rahatsızlığı onca kamera önünde dile getirme ihtiyacını hissettiklerine göre parti içindeki “gıybet” rüzgarı çok kuvvetli esiyor demektir.

Sayın Arınç, zaman zaman çok hissi çıkışlar yapsa da,  birkaç kişinin sağda solda ettikleri biçimsiz laflardan etkilenip de, böyle bir meseleyi böyle bir ortamda dile getirmeyecek kadar tecrübeli isimdir.

Evet, sıkıntı küçük değil.

Bendeniz, “Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’yi hedef alan” saldırıların arka plânlarını elinden geldiğince ortaya koymaya çalışan bir kardeşiniz olarak diyorum ki...

Evet, AK Parti’nin bir Anavatan Partisi, bir Doğru Yol Partisi olmadığı doğrudur.

Milletimiz,  AK Parti’ye o gözle bakmadığı için 8 seçim üst üste destek vermiştir.

Amma velâkin, AK Parti’de de ihtiraslar vardır, AK Parti’de de küçük hesaplar vardır, AK Parti’de de “Bir adayı kuvvetlendirerek gelecekteki nemaların zeminini hazırlama” çabaları vardır.

İnsanın olduğu her yerde bu vardır.

Bugün...

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden tutarak bir yerlere getirdiği adamlardan bazılarının “paralel medyaya” söylediklerini görüyoruz...

Dört dörtlük ihanet!..

Bu omurgasız adamların böyle tavırlar içine girmelerinin sebebi ne?..

Açık; O insanlar, hâlâ etkili pozisyonlarda bulunuyor olsaydılar, hâlâ ilgi görüyor olsaydılar böyle bir tavır içine girmeyeceklerdi.

İnsanlardan göreceğin karşılığı çoğu zaman sırtında taşıdığın yıllar değil, sırtından indirdiğin an belirler.

Bu Anavatan’da böyleydi, Doğru Yol’da böyleydi...

AK Parti’de bunlar kadar değil ama yine böyle.

Bundan dolayı...

Ben, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa, -gezi olaylarından bu yana meydana gelen olayların Erdoğan’ın şahsında ülkemi hedef aldığını gördüğüm için- elbette O’na destek vermeyi düşünüyorum.

Bununla birlikte endişelerimi ifade etmekten de geri durmuyorum.

Sevgili okuyucularım hatırlayacaktır;  liberallerin, paralelcilerin karşısında el pençe divan durdukları, övgüler yağdırdıkları günlerde, Sayın Erdoğan’a dostça uyarılarda bulunmuş bir kardeşiniz olarak...

Bugün de...

Çoklarının, “Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyormuş görüntüsü vermemek için” –kapalı ortamlarda dile getirilen- düşüncelerini gizledikleri bir ortamda...

Bu “üç dönem” meselesinin tekrar tekrar değerlendirilmesinde fayda olduğuna dair kanaatimi yineliyorum...

Ortadaki Sayın Arınç’ın “hissi davranışlarından” kaynaklanan bir sıkıntı değildir.

Siyasetin, bürokrasinin her köşesinde “yeni durum”a göre arayışlar sürmekte ve birçok vatan evladı, kendisine “faydası” olur düşüncesiyle bir “aday”ı desteklemekte, diğerlerini ise karalamaktadır.

Gıybet, Sayın Bülent Arınç’ın dediği gibi gırla gitmektedir.

İsterseniz bu işi bilmezliğime yorun; ben Sayın Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanı olmadığı bir durumda, bugün bile zorlukla yürütülen birlik ve beraberliğin büyük sıkıntıya girmesinden endişe ediyorum.

Umarım birgün “Ben demiştim!” çerçeveli yazılardan “birini daha” kaleme almak durumunda kalmam!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi