İbrahim Bekiroğlu

İbrahim Bekiroğlu

IŞİD’e Karşı Stratejik Derinlik

IŞİD’e Karşı Stratejik Derinlik

49 Musul konsolosluğu personelinin serbest bırakılması çoğumuzu sevindirse de bundan memnun olmayanların sayısı azımsanmayacak derecede fazla. İçeride geziciler, paraleller, solcular, bir kısım CHP’liler, zulmün 1453’te başladığını söyleyenler büyük üzüntü yaşıyor.  Oysa aylardır kaçırılan konsolosluk görevlerinin ölümünü dört gözle bekliyorlardı.  Sokaklara çıkıp “hükümet istifa” diye bağırma hevesleri kursaklarında kaldı.

Ama yine de kendilerinden bekleneni yaptılar ve bu sefer de  hükümetin rehineler karşılığında IŞİD’e ne verdiğini sorguladılar. Hiç biri bedeli ne olursa olsun 49 canın sağ salim gelmesini önemsemedi.  Hükümet çıkıp 49 cana bedel olarak 3 koyun verdiğini söyleseydi yine saldıracaklardı. Çünkü niyetleri başka.

Dışarıda ise bilhassa medya ve onların Türkiye’deki temsilcileri ve işbirlikçileri iki bahane ile hükümetin üzerine gidiyor.

 Birincisi, Türkiye’nin IŞİD’e katılımlara göz yumması ve destek vermesi;
Onlar da biliyor ki Suriye’de IŞİD’in haricinde Esed rejimiyle savaşan bir çok muhalif grup var. Türkiye zamanında muhalif gruplara katılanlara kısmen göz yumarken, bazen de katılımlara engel olamadı.  Ancak muhaliflere katılan yabancılar sonradan IŞİD saflarına geçtiler.  Bahsi geçen muhaliflere Batı da destek verdiğine göre, eğer ortada bir suç varsa onlar da ortaktırlar.  Mevcut durumda ise Türkiye üzerinden katılım minimum seviyede.

Öte yandan, Türkiye’yi katılımları durdurmamakla suçlayanlar nedense kendi ihmallerini görmezden geliyorlar. İngiltere, Fransa, ABD, Kanada, Almanya  ve Belçika gibi ülkelerden gelen militan sayısı binleri buluyor. Türkiye bu ülkelerin vatandaşlarına vize uygulamadığı için IŞİD’e katılmak isteyenler rahatlıkla Türkiye’ye giriş yapabiliyorlar. Ülkeyi terk etmek istediklerinde kanunen istedikleri sınır kapısından çıkma hakkına sahipler. Eğer bu şahıslar aranmıyorlarsa kimsenin onları ülkeye sokmama ya da ülkeden çıkarmama hakkı yok.  

Ancak bu şahıslar daha ülkelerinden çıkmadan havaalanında durdurulabilirlerdi.  Şüphelendikleri kişilerin çıkışına engel olurlardı. Eğer engel olmak zorsa Türkiye’nin de çektiği zorlukları anlamaları gerekir.

IŞİD’e destek ithamlarının da temeli yoktur. IŞİD’in kullandığı silahların çoğu Amerikan malıdır. Militanlar bu silahları Amerikalıların Irak’ı teslim ettiği ordudan aldığına ve bir tek Türk malı silah bulunamadığına göre kimsenin Türkiye’yi suçlamaya hakkı yoktur.

İkincisi,  artık 49 rehine kurtarıldığına göre Türkiye koalisyona girmeli ve IŞİD’le çatışmalı;
Batı sadece sınırların IŞİD’e kapatılmasını istemiyor.  Türkiye’nin IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyona katılarak  sınırı geçenleri öldürmesini de istiyor. Türkiye koalisyona ne derece destek vereceğini yakında açıklayacak. Ancak şu bilinmeli ki ülke olarak tuzu kuru ülkelerle aynı pozisyonda olmadığımız için koalisyona katılmanın da katılmamanın da zararları olacak.

Herkes artık biliyor ki Batı sadece IŞİD’den ( ve son saldırılardan da anlaşıldığı üzere tüm muhalif gruplardan) kurtulmak istiyor. IŞİD’in bertaraf edilmesi gerektiğini herkes kabul ediyor. Ancak Batı dünyasının bugüne kadar 200 bin kişiyi öldüren Esed’in düşürülmesiyle ilgili bir planının olmaması çok manidar.  Suriye’de Esed  162813 kişiyi , IŞİD’se 1062 kişiyi katletti . Fakat koalisyon sadece IŞİD’e odaklanarak yalnız kendi düşmanını yok etmek istiyor. Kabul edilmeli ki sadece IŞİD yok edilirse Esed daha da güçlenecek.  Artık IŞİD olmadığı için Suriye’nin kuzeyi PKK destekli PYD’ye kalacak. Böylelikle güney sınırlarımızın bütününde PKK tehdidi olacak.

IŞİD’e müdahalenin bir diğer yan etkisi Türkiye içindeki IŞİD militanlarının harekete geçmesi olacak. Hacı Bayram camisini IŞİD yuvası olarak görenler buradaki IŞİD’li teröristlerin Ankara’yı, İstanbul’u, Antep’i bombalamayacağına dair garanti vermeyeceklerine göre iç huzurumuz tehlikeye girecek.
Eğer Türkiye koalisyondan uzak durursa IŞİD yine de pasifize edilmiş olacak. Esed iktidarda kalmaya devam edecek. Kuzey Suriye’nin tamamı PKK-PYD güçlerine bırakılarak Türkiye cezalandırılmış olacak.

Her iki seçenek de Türkiye’nin aleyhine olabilecek neticelere gebe. Devletin atacağı her adımda, vereceği her kararda( Başbakan Davutoğlu’yla müsemma) stratejik derinliği hissetmemiz gereken bir sürece girdik.  Sürecin sonunda IŞİD’le birlikte Esed’in de sonunu getirecek bir strateji ile hareket edilebilirse Türkiye bu türbülanstan çıkmayı başarabilir. Aksi taktirde Türkiye’yi daha zor günler bekleyecek.

Bu süreçte tek avantajımız ehil bir elitin iktidarda olması. Bugüne kadar gemisini bir çok fırtınalı sulardan kurtaran ekibin ülkeyi sahil-i selamete çıkaracağına güvenimiz tam.

Twitter: @bekiroglu1

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İbrahim Bekiroğlu Arşivi