Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Ömürleri Ramazan olmayanların, ahiretleri berbat olur

Ömürleri Ramazan olmayanların, ahiretleri berbat olur

İslâm âlemi, bu asrın ilk çeyreğinde düşmanları tarafından açılan savaşlarda mağlup düşerek bütün toprakları mürted ve harbi müstevliler tarafından işgal edildi. Düşman bununla da yetinmeyip Müslümanların öz varlığını, mânevî değerlerini tahrip etmek için korkunç bir kültür savaşı başlattı. Düşmanın hedefi; İslâmî şahsiyeti İslâmî değerlerden mahrum bırakmaktır. Kendi değerlerine tutunmadan ayağa kalkmaya çalışanlar, İslâmî şahsiyetleri çökmüş olanlardır. Bu nedenle Müslüman olarak yıkılışımıza sebep olan dinamitin fitili, İslâmî şahsiyetin çökmesiyle ateşlenmiştir.
İslâmî şahsiyete sahip olmak demek, haramlara, günahlara, münkerlere karşı bir ömür sürecek olan oruca niyetlenmiş olmak demektir. Müslüman ölüme dek günah orucunu tutan insandır. Oruç, Müslüman’ı tutar, Müslüman da orucu tutar. Orucun tutmadığı Müslümanı, haram ve günahlar tutar.
Ramazan ayı, hayat tasavvurlarını Kur’an ile tazeleyenlerin ayıdır. Ramazan ayında Kur’an hatimlerinin anlamı ve mânâsı budur. Allahû Tealâ buyuruyor: “O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa, onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.” (Bakara Sûresi, 185)
Ramazan ayı; dünyaya sahip olmak için değil, şahit olmak için geldiğimizi bize hatırlatan ve öğreten bir aydır. Ramazan ayı, Kur’an tefsirini Peygamber (s.a.v)’den öğrenme ayıdır. Ramazan; Rasûlullah (s.a.v)’in örnekliğinde ve önderliğinde arınma, istikamet ve istikrar kazanma çaba ve gayretidir.
Ramazan ayında vahiy inmiştir, Kur’an nazil olmuştur. Kur’an hayata inmezse, hayata amir olup onu denetlemezse, ömür Ramazan'a dönüşmüş sayılmaz. Ramazan ayı, Müslümanlar açısında ömrü Müslümanlaştırma ayıdır. Bir ömür boyu günahlardan, haramlardan kaçınma, günah işlememe orucunun başlangıcıdır. Ramazan ayında bize yöneltilen arınma ve istikamet kazanma çağrısına kulak vererek manevi hayatımızı iyi bir gözden geçirmeliyiz. Tıpkı vücudun zaman zaman topyekûn muayeneden geçirilmesi gibi manevi dünyamızı adeta bir check-up yapmalıyız. “Ruhumuzu İslâm’ın güzellikleriyle ne derece süsleyebildik? Bir Müslüman olarak İslâm’ı ne derece özümseyebildik? İslâm ahlâkını ne kadar hayata geçirebildik? Ailemiz ve çocuklarımız için üzerimize düşen görevleri yapabildik mi? Haramlara ve haramzadelerin iktidarlarına karşı hangi kuvveti hazırladık? Ahiret yolculuğu için ne kadar hazırlıklıyız? Bugüne kadar bir insan ve bir Müslüman olarak ne gibi hayırlı işler yapabildik?” gibi sorularla bir nefis muhasebesi yapmalı, eksikliklerimizi, kusurlarımızı ve açıklarımızı Ramazan ayı vesilesi ile tamir etmeye ve düzeltmeye çalışmalıyız. Ruhumuzun adeta yıllık revizyonunu yapmalıyız. Rasûlullah (s.a.v) buyuruyor:
“Kim ki yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Allahû Tealâ o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz” (Buhari, Savm, 8, Edeb, 51; bak. Ebu Davut, Savm, 25; Tirmizi, Savm, 16; İbn Mace, Sıyam, 21)
Bu hadis-i şerifte bize öğretilen şey, bir ömrün Ramazan'a dönüştürülmesidir. Yani haramsız, günahsız bir ömrün inşaa ve imarıdır. Bugün kalblerimizi yoklamalıyız. Rabbani ölçülerden uzaklaştığımızda bir yanma oluyor mu? Tevbe bir özlem halinde aranıyor mu? "Rabbimi gücendirdim" sancısı diye bir şey yaşıyor muyuz? Ve "Günahtan sakınmak" diye bir meselemiz var mı? "Günahsız bir gün" mutluluğu diye bir şeyle tanıştık mı? Bize bütün günleri arı - duru ömürler halinde armağan eden Rabbimize bir arı - duru gün götürebilecek miyiz? Bu hassasiyeti tebcil ediyor İslâm... Ramazan'ı Rabbimize yeniden sığınma ve ömrü vahiyle inşaa eylemi olarak tebcil ediyor.
Ahiretteki bayramımızın garantisi, bu dünyada Ramazan'a dönüşen kendi hayatımızdır. Günlük hayatınızı herhangi bir günaha bulaşmadan tamamlarsanız, şükürler olsun bugün ben Peygamberimiz’le birlikte idim gün boyu, diyebilirsiniz. Çünkü Peygamberimiz de günlük hayatını günahsız tamamlıyor, günahsız tamamlayan insanlarla birlikte olacağını da bizlere haber veriyor! Öyle ise ilk meseleniz, günlük hayatınızı günahlara bulaşmadan tamamlamak olmalı, böylece gün boyu Peygamberimiz ile birlikte olmayı günün başında niyetlenerek hedef almalısınız... “Ömrümüzü nasıl Ramazan'a dönüştürebiliriz?” sualine cevaben deriz ki; kötülüklerimizi iyiliklerle yakmak suretiyle dönüştürebiliriz. Çünkü oruç ayına Ramazan isminin veriliş sebebi; günahları salih amellerle yaktığından dolayıdır. Bir diğer görüşe göre; Ramazan ayında kalpler âhiret hakkında düşünüp öğüt alma hararetinden dolayı tıpkı kum ve taşların güneşin ışığından ısınıp yandıkları gibi yandıklarından dolayı bu adı almıştır. (El-Cami-u Li Ahkâmi’l Kur’an/Kurtubî, C:2, Sh:291, Beyrut/1965) Ahiretimizin bayram olmasını istiyorsak, Ramazan ayında yemeden, içmeden kesildiğimiz gibi, ömür boyunca günah işlememe, harama bulaşmama orucunu da tutmalıyız. Ömrümüz Ramazan olursa, âhiretimiz bayram olur. Ahirette bayram edenler; satırdaki âyetlerle sadırdakileri, tohumla toprağı, etle tırnağı, anayla evladı, bülbülle gülü buluşturur gibi buluşturmayı gerçekleştirenlerdir. Hayatlarının vahiy tarafından inşaa olunmasına razı olmayanlar, Kur’an’ın satırlarındaki ayetlere kendi sadırlarında mezar kazanlardır. Onların ne bu dünyada, ne de öbür dünyada bayramları olmaz.
Kur’an’a ihanetin olduğu yerde yas olur ama bayram olmaz. Ramazan, Kur’an’a sadâkatin tazelendiği, hayatın yeniden Kur’an’a programlandığı, Kur’an ayetleriyle şekillendirildiği kutsal zaman diliminin adıdır. Ramazan; vahye göre yaşamanın pratik provasıdır. Günahları sevaplarla protesto etmenin, veto etmenin adıdır. Hayatlarını Ramazan'a dönüştürenler, doğrular adına hayatlarından yalanları ve yanlışları silenlerdir. Hayatlarıyla haramlara, günahlara, yanlışlara ve yalanlara silgi olanlar, âhiretteki bayrama bilgi olanlardır. Onların hayatı bize âhiretteki bayramı salık verir.
Gerçek bayram; ferd, aile, toplum ve devlet seviyesinde Kur’an ayetlerinin gönle, güne ve gündeme taşındığı gündür. Bu dünyada bunu başarmış olanlar, gerçekten âhiretlerini bayram edenlerdir. İnsanoğlu Kur’an karşısındaki duruşu ve tavrıyla âhiretini hem bayram, hem de berbat edebilir. Kur’an’a çöl kanunu muamelesi yapanlar, âhiretlerini berbat, ona günlük hayatın direktifler kaynağı muamelesini yapanlar da âhiretlerini bayram ederler. İşte Ramazan, Kur’an ayetlerini günlük hayatın direktifi hale getirme ibadetidir. Ramazan ayında oruç tutmakla beraber günlük hayat direktiflerini Allah’ın ayetleri yerine Avrupa Birliği’nin kriterlerinden, kul kaynaklı ideolojilerden, sistemlerden almaktan zevk duyanlar, hiçbir mahzur görmeyenler, âhiretlerini berbat edenlerdir. Kısacası; ömrü Ramazan'a dönüştürmek, hayatın her karesini vahiyle buluşturmaktır. Günahsız geçirdiğimiz her gün Rabbimize kalbi selim ile gittiğimiz gündür. Ömürleri Ramazan olmayanların âhiretleri bayram değil, berbat olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi