Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Olaylar sebeplerin sonucu değil midir?

Olaylar sebeplerin sonucu değil midir?

Geçen hafta Paris’te 12 kişinin öldürülmesi olayına bakıyoruz. Charlie Hebdo adında ki mizah dergisinin yediği haltları görmezlikten gelenler Kuaşi kardeşleri sürekli ateş topuna tutuyorlar. Eylemi kınayanlardan, “terörü besleyenleri lanetliyoruz” demelerini de beklerdim.

Sonuçta bu tip eylemlerden öğrendiğimiz, Batı alemi kilise ile havradan mutlu değil. Hem de sömürü artık eski kıvamında gitmiyor. Siyonizm’e göre İslami tehlike kapıda…

O yüzden Paris olayı İslamofobi denilen zihniyeti körüklemek için bir fırsat.

 Ancak olaya bakarken sadece onun sonucuna değil, geliş kaydı ile nedenlerine bakmak zorundayız. Şüphesiz hiçbir olay durduk yerde vaki değildir.

Haklı haksız her olay mutlaka bir nedene dayanır…

İslam’ın hakim olduğu çağlara göre söylüyorum… Osmanlı duruşu farklı inançta olanların malına canına kıymadı. İnancı ile alay etmedi, kutsal değerlerini aşağılamadı.

Hatta o kimselerin güvencesini tebaasından üstün gördü.

Şahidimiz 1000 yıllık şanlı tarihimizdir.

Her inançta, her düşüncede insanın gelip sığındığı yer Anadolu toprakları değil miydi? İstanbul fethedilmeseydi Rönesans da olmazdı. Ama şimdilerde, Avrupa’nın desteklemiş olduğu terör yüzünden insanların sabrı son kerteye kadar geldi dayandı. Avrupalı da bundan nasibini elbette ki alacak.

İt kudurdu mu sahibini de ısırır.

Kimileri de bu saldırıyı Avrupa’nın 11 Eylül’ü olarak görüyor.

11 Eylül olayını kimlerin sahneye koyduğu hâlâ da tartışma konusu.

ABD’ye göre beş bin insanın ölümüne neden olan saldırı EL Kaide’nin işidir.

Öyle de olsa, EL Kaide örgütünü kuran ABD istihbaratı değil mi?

O zaman 11 Eylül de, Paris olayları da senin işindir.

Hangisinde sen yoksun ki…

Bir kenara yazalım dursun…

Emperyalist ülkelerin parmağı olmadan hiç kimse kalkıp da Musul gibi bir şehri tek solukta teslim alamaz. Arap Baharı’nı başlatamaz. Para bulamaz, silah bulamaz, mühimmat bulamaz, lojistik destek alamaz…

Diyeceksiniz ki ABD hem IŞİD’i kuruyor, hem de onunla savaşıyor, nasıl oluyor?

Bu sektörün kuralı öyle, hem örgütü kuracaksın, hem savaşacaksın, savaştıracaksın ki tüketim hızlansın, silah sanayisinin çarkları dönsün…

Çarklar dönecek Müslümanlar ölecek.

Değilse, bu sektör bitse Batı da biter.

Olaylar gözümüzün önünde oluyor.

Hem öyle ki Fransız polisinin insanları nasıl katlettiğini izliyoruz.

Şöyle bir denklem kuralım:

Ey Fransız emniyeti…

Kuaşi Kardeşler 12 kişiyi öldürdüyse sen de devlet olarak altı kişiyi öldürdün.

Kauşi Kardeşler katilse, sen de katilsin...

Hem polisin görevi öldürmek midir?

Sağ salim teslim alacağı yerde öldürüyorsa günahının üstünü örtüyor demektir.

İşin içinde iş var demektir…

Artık Avrupa eskisi gibi “Ah alamanya alamanya senden başka yar bulamam ya” türkülerinin söyleneceği yer olmaktan çıkmıştır. Giderek yabancı nüfus yerli nüfusu  geçmek üzere olan Avrupa pek yakında ciddi bunalımlarla karşı karşıyadır… Ayrıca yaşlanan nüfus esaslı bir ağırlık…

O yüzden hastalıklarına terör sektöründen çare ararken günah çukurlarını kapatsa da son umudu son çırpınışları bunlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi