Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Cahiliyeyi görmek isteyen Suud’a gitsin!

Cahiliyeyi görmek isteyen Suud’a gitsin!

Osmanlı sonrasında İngilizler Arap dünyasına kartondan devletler armağan etti. Na-Şerif Hüseyin büyük Arap krallığı ve hilafet hulyası ile efendilerini tedirgin edince, 20. yüzyıla kadar Arabistan’da küçük bir emirlik olan Suud’lar harekete geçirildi. Mekke ve Medine için en iyisi İslâmın bütün kültürel-medenî birikimini reddeden vahabiliği benimsemiş Suudlardı. 

Suudlar yüzyıllar boyunca ortaya konulmuş bütün medeniyet eserlerini büyük bir şehvetle yok ettiler. Böyle bir ülkede İslâmdan eser kalır mı? Kalmadı nitekim. Eğer sizin mimariniz, sanatınız, estetiğiniz yoksa bunu başkasından alırsınız. Öyle yaptılar. Bugün Suud ülkesi ABD’yi, İngiltere’yi en fazla taklit eden bir konumda. Şiirden, edebiyattan, sanattan, estetikten yoksun bir ülkede gelişmiş zihni faaliyet mümkün mü? 

Ne mümkün! Suud anlayışı pozitivizme tavan yaptırdı. Kalbi tamamen devreden çıkardı, hissiyatı hiçe saydı. Sadece akılla, görünür olanla bir din inşa etti. İşte bu “din”in son icraatı: 

Hani melik öldü ya... Dünyanın en yaşlı ve kalabalık hanedanında 90’lık kralın yerine 80’liği geldi. Bir on yıl da o götürür. Sonra başka bir 80’lik...

Suudlar 19. yüzyılda Abdülvehhab isimli bir zatın peşine düşerler. Görünüşte İslâma katılan bid’atlar reddedilmekte, güya Peygamber devrine dönülmekte, fakat Peygamber’in hadislerini kaale alınmamakta... Anlayacağınız, Selefiliğin 19 yüzyıl versiyonu. O zamanın IŞİD’cileri Osmanlı sınırları içindeki Mekke ve Medine’ye saldırdılar ve bir süre ele de geçirdiler. Bütün türbeleri yıktılar. Hatta Peygamber efendimizin türbesini de yağmaladılar. O zamanki Suudi emiri bu sebeple İstanbul’da muhakeme ve idam edildi!

Vehhabilik modernliğe en kapalı akımdı. Yeni olan herşey düşmanlarıydı. Osmanlı ise batıyla sürekli temas halinde olduğu için, batıda olup bitenlerden haberdardı, bu yakınlık modernlikle baş etmenin de modernlikten geçtiğe kanaatini uyandırdı. Hem köklerimizden kopmamak hem de modern unsurlardan faydalanmak, hatta iktibas etmek. Bu önce askerî sahada başladı, sonra diğer alanlara yayıldı. 

Zaman zaman taklitçiliğe düşüldü, hatalar yapıldı elbette. Bu durumda ne oluyor: İslam dünyasının modernliğe en açık kesimi Osmanlılarken, en kapalı kesimi ise Suudiler idi... Suudilerin ve vehabiliğin Osmanlı karşıtlığının arkasında İngiliz parmağı olduğu o zaman da hissedilmiş ve ifadelendirilmiştir. 

Şimdi gidin Suud ülkesine. Modernliğin dikalası, taklidin en aşırısı. 

Mekke’de ve Medine’de “modern” olmayan ne var? 

Kâbe ve Peygamber Mescidi’nden henüz yıkamadıkları kısımlar! Her şeyi yıktılar ve kendi kafalarına göre yaptılar, Mekke’yi Medine’yi her hangi bir Avrupa veya Amerika şehrine benzettiler. 

Londra’daki saat kulesinin kötü bir taklidini Kâbe’nin üzerine yıkılacakmışcasına yükselttiler. 

İslâmın ilk günlerine döneceğiz derken, öteye geçtiler cahiliye devrine gittiler. O zaman ilahlarının heykellerini yapıyor ve onlara tapıyorlardı, şimdi krallarının kartondan resimlerine biat ediyorlar! Hem de işe bakın, kartonun arkasına gizlenmiş birisi elini uzatıyor, o eli sıkarak!

İkonografiyi, putlaştırmayı külliyen yasaklayan bir dinin en sıkı bağlısı görünenler yeni bir ikonografi devri açıyorlar. Tecritten cisimleştirmeye geçiyorlar. 

Kral bir tane, kartonu istediğin kadar! 

Ya kralın eli? “Kral ben değilim ama elim kral eli!”

Bu seviyesizlik IŞİD’in yaptıkları ile yarışır!

Ey gazete sayfalarında, televizyonlarda habire şununla bununla ilgili ahkâm kesen hocalar, hadi şu vehhabilik ve suudiliğin dini mevkiini açıklayın da doğruyu yanlışı halk öğrensin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi