Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

Yalan

Yalan

Ta­ri­hin her dö­ne­min­de ya­lan ve ya­lan­cı­lar hep ol­du. Ya­la­nın ol­ma­dı­ğı bir in­san­lık ta­ri­hi ha­yal et­mek müm­kün de­ğil. Ba­zı­la­rı­nı kur­ta­rır­mış gi­bi gö­rü­nen ya­lan, in­san­lı­ğın ba­şı­na bü­yük be­la­lar da aç­tı.

Ya­lan, ha­ki­ka­ti ör­ten ör­tü­dür. Ha­ki­ka­ti, an­cak onu bi­len ör­te­bi­lir. Ha­ki­kat olan­dan, doğ­ru olan­dan bi­ha­ber olan ya­lan söy­le­ye­mez. O, an­cak yan­lış söy­le­ye­bi­lir, ya­nı­la­bi­lir. 

Ya­lan söy­le­mek, ha­ki­ka­te olan sa­da­kat­siz­li­ğin bir işa­re­ti­dir. Ya­lan, in­sa­nın ken­di­si­ne kar­şı gi­ri­şil­miş ken­di ha­ki­ka­ti­ni kö­tü ni­yet­li bir bi­çim­de im­ha et­me te­şeb­bü­sü­dür. Çün­kü ya­lan söy­le­yen, her tür­lü kö­tü­lü­ğü ya­pa­bi­lir. Hat­ta şu de­ni­le­bi­lir: Ya­lan, her tür­lü kö­tü­lü­ğün kay­na­ğı­dır.

Ya­lan ile ha­ki­kat in­şa edi­le­ce­ği­ni dü­şü­nen­le­ri ta­rih hep hak­sız çı­kar­mış­tır. Özel­lik­le için­de if­ti­ra ta­şı­yan ya­lan­lar bu açı­dan da­ha teh­li­ke­li ve za­rar ve­ri­ci­dir. Sok­ra­te­s’­in ba­şı­na ge­len­le­rin ne­de­ni, if­ti­ra içe­ren ya­lan­lar­dır.

Ol­ma­yan bir şe­yi ol­muş gi­bi söy­le­mek, ola­nı ol­du­ğun­dan baş­ka bir şe­kil­de di­le ge­tir­mek ola­rak da ifa­de ede­ce­ği­miz ya­lan ile mu­ha­tap olan­lar kan­dı­rıl­mak­ta, yan­lış bil­gi, ka­na­at ve ter­cih­ler­de bu­lun­ma­la­rı sağ­lan­mak­ta­dır.

Ya­lan, il­kin baş­ka­sı­nı kan­dır­ma­ya yö­ne­lik­tir. Baş­ka­sı­nı ni­çin kan­dır­ma ih­ti­ya­cı du­yar in­san­lar? Ön­ce­lik­le ken­di men­fa­at­le­ri­ni ga­ran­ti al­tı­na al­mak, ken­di­le­riy­le ra­kip, mu­ha­lif, düş­man olan­la­rı ge­ri­de bı­rak­mak, ken­di­le­ri­ne avan­taj sağ­la­mak ama­cıy­la bu­nu ya­par­lar. Hat­ta ken­di­le­ri için or­ta­ya çık­mış olan olum­suz, kö­tü bir du­ru­mu ört­mek için ya­lan söy­ler­ler. Oy­sa söy­le­dik­le­ri ya­lan ile ken­di­le­ri­ni da­ha da kö­tü ve olum­suz bir du­ru­ma sü­rük­le­dik­le­ri­nin far­kın­da bi­le de­ğil­ler­dir. Çün­kü ya­lan­cı, ya­lan söy­le­ye söy­le­ye ya­lan­cı­lı­ğı ken­di ka­rak­te­ri ha­li­ne ge­lir ve ka­de­ri, ka­rak­te­ri va­sı­ta­sıy­la şe­kil­le­nir. Ya­lan­cı bir ka­der ve ka­rak­ter, in­sa­nı sa­de­ce in­kâr­cı ya­par. Ya­lan­cı, ay­nı za­man­da in­kâr­cı­dır da.

Söy­le­nen sö­zün de­ğe­ri, sö­zün ken­di­sin­den zi­ya­de söy­le­yen­den kay­nak­la­nı­yor­sa, bü­yük bir me­se­le ile kar­şı kar­şı­ya­yız de­mek­tir. El­bet­te sö­zün sa­hi­bi­nin gü­ve­ni­lir­li­ği, iti­ba­rı, de­ğe­ri sö­zün de gü­ve­ni­lir, mu­te­ber ve de­ğer­li ol­ma­sı­nı bek­le­me­mi­zi ge­rek­ti­rir. Ama ka­yıt­sız şart­sız bir şe­kil­de söy­le­nen sö­zü hiç so­ruş­tur­ma­ya ve tah­kik et­me­ye ge­rek duy­ma­dan ka­bul et­mek, dog­ma­tik ve fa­na­tik olan kit­le­le­rin dav­ra­nı­şı­nı ifa­de eder. Bun­dan do­la­yı da ya­lan, en çok kit­le­ler üze­rin­de et­ki­li olur ve özel­lik­le si­ya­set­çi­ler için de ya­lan, bir tu­zak ola­rak el­le­ri­nin al­tın­da­ki bir va­sı­ta du­ru­mu­na dü­şe­bi­lir. Hat­ta bu­nu us­ta­ca ya­pan in­san­lar hiç de az de­ğil­dir.

Ken­di fer­di var­lı­ğın­da bir­lik ve bü­tün­lük kur­muş olan ve şah­si­yet, ni­te­lik, bi­ri­kim ola­rak da do­na­nım­lı ki­şi­le­rin ya­la­na baş­vur­ma­sı pek müm­kün de­ğil­dir. Çün­kü on­la­rın bir­lik­li ve bü­tün­lük­lü var­lık­la­rı, söz ve ey­lem­le­rin­de de de­vam­lı­lık ve is­tik­rar sa­hi­bi ol­ma­la­rı­nı ge­rek­ti­rir.

Ni­te­lik­siz, ye­te­nek­siz, bil­gi ve gör­gü­den na­si­bi­ni al­ma­mış ama muh­te­ris ya­pı­lı­lar­da ama­ca ulaş­mak için ya­lan, in­kâr, if­ti­ra, de­di-ko­du gi­bi la­net­len­me­si ge­re­ken du­rum­la­ra da­ha faz­la rast­la­nır.

En bü­yük ya­lan­lar, en bü­yük­le­rin söy­le­dik­le­ri ya­lan­lar­dır. Bu açı­dan ik­ti­dar­lar ile hiç kim­se ya­rı­şa­maz. Çün­kü bil­gi ile ik­ti­dar ara­sın­da sı­kı bir bağ var­dır. İk­ti­dar, ken­di­si­ne uy­gun, ken­di­si­ne ya­ra­yan ve amaç­la­rı­na hiz­met eden bil­gi­ler üre­tir. Bu bil­gi­ler sa­ye­sin­de de ken­di­si­ne hiz­met ede­cek in­san­lar ya­ra­tır. Hiç­bir ik­ti­dar ve­ya bil­gi sis­te­mi, bü­tü­nüy­le doğ­ru ve ha­ki­ki ola­na sa­hip de­ğil­dir. Ni­te­kim dü­nün ik­ti­dar pa­ra­dig­ma­sı için­de doğ­ru ka­bul edi­len­ler bu­gün yan­lış­tır. Çün­kü dü­nün ik­ti­da­rı­nın ma­ni­pü­las­yon va­sı­ta­sı olan ya­lan iş ba­şın­day­dı. Bu­gün için de du­ru­mun ay­nı ol­du­ğu, an­cak ya­rın an­la­şı­la­bi­lir.

Ölü­mün ol­du­ğu bir dün­ya­da ya­lan, ölü­me inan­ma­yan­la­rın en güç­lü si­la­hı­dır. Al­lah bu si­lah­tan uzak et­sin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman Gündoğan Arşivi