Recep Garip

Recep Garip

Şiirin Yolu

Şiirin Yolu

Şi­ir, dem­le­ne­ce­ği ya­ta­ğı bi­li­yor. Dem­len­dik­çe ki­mi za­man ara­fa ki­mi za­man da sı­ra­ta çı­kı­yor. Araf ve sı­rat as­lın­da iki­si de şii­rin yu­va­sı, şai­rin ya­ta­ğı­dır. Ya­şa­nı­lan ha­ya­tın ara­fın­da ol­mak­la can­tın üze­rin­de yü­rü­mek ya da sı­rat üze­re bir ge­çit­ten ge­çi­yor­ca­sı­na şi­ir­le ya­şa­mak an­la­mı­ der­in­leş­tir­yor. Şir, ha­ya­tın zün kav­ra­tır in­sa­na.

Dic­le  ile  Fı­ra­t’­ın,  Sey­han  ile Cey­ha­n’­ın,  Nil, Tu­na­’nın iro­nik açı­dan de­ğer­len­di­ri­li­şin­de Hü­ma ku­şu ile Hüt­hü­t’­ün ya da  Ley­la ile  Mec­nu­n’­un psi­şik ikiz­le­re ben­zer­lik­le­ri ifa­de edi­le­bi­lir. Gül ile bül­bül­de­ki ni­da­nın bir ya­ka­rı­şı be­tim­le­di­ği­ni de söy­le­ye­bi­li­riz. Bu du­rum ba­na şii­rin de, şai­rin de ay­rı­ca­lık­lı bir yer­de dur­du­ğu­nu söy­ler. Şim­di bu­ra­dan ara­fı gün­dem­de tu­ta­rak ha­ya­tın ara­fı­na ka­pı­lar ara­la­mak için de bi­ze bir fır­sat ve­rir.

A­raf; ahi­ret­te gü­nah­la se­va­bı denk olan­la­rın ka­la­cak­la­rı cen­net­le ce­hen­nem ara­sın­da ki yer. İki şey or­ta­sın­da ka­lan yer ve­ya du­rum, ara ge­çi­t” di­ye ta­nım­lı­yor Kub­be­al­tı Lü­ga­tı. Şi­ir­le, sa­nat­la uğ­ra­şan­la­rın lü­gat oku­ma­la­rı­nı her da­im söy­le­riz. İl­han Ay­ver­di ve­ Ah­met To­pa­loğ­lu­’na di­li­miz ve kül­tü­rü­müz adı­na mü­te­şek­ki­riz.

Araf için Türk Dil Ku­ru­mu­nun söz­lü­ğün­de ise yal­nız­ca “Cen­net ile ce­hen­nem ara­sın­da bir ye­r” di­ye ta­nım­lı­yor. TDK söz­lük­le­ri de el­le­ri­miz­den dü­şür­me­di­ği­miz ke­li­me­le­ri­mi­zin ha­zi­ne­le­ri­dir. Lü­gat oku­ma­la­rı­nı sür­dür­mek ol­duk­ça ufuk açı­cı ve çok ya­rar­lı­dır. “Ka­mus na­mus­tu­r” di­yen rah­met­li Ce­mil Me­ri­ç’­i de unut­ma­dan eli­mi­zin al­tın­da ki önem­li us­ta­la­rı­mız­dan ol­du­ğu­nu be­lirt­miş ola­yım. Yan­gın ye­ri­ne dö­nen gö­nül ale­vi şii­ri pi­şi­rir. Yan­mış ve ol­gun­laş­mış olan ru­hun ko­ku­su bi­raz da gül ko­ku­su­dur. As­lın­da bü­tün ko­ku­la­rın ana kay­na­ğı olan gül,  ra­yi­ha­sı­nı çe­şit­len­di­re­rek tu­run­ca da, süm­bü­le de, fu­la da el­ha­sıl bü­tün çi­çek­le­re cö­mert­çe da­ğıt­mış­tır.

Ni­l’­in kı­yı­sı­na bir sof­ra kur­sa bir şa­ir, çı­kı­nın­da ne­ler olur­du? Şii­rin, ede­bi­ya­tın, es­te­ti­ğin mu­si­ki­nin ve res­min te­kâ­mül­leş­me­si­ni ik­ram eder­di sa­nı­rım. Baş­ka ne çı­kar­dı şai­rin çı­kı­nın­dan yer­yü­zü sof­ra­sı­na? Bıl­dır­cın eti­nin, al­tın bu­za­ğı­nın, sa­rım­sak ve so­ğa­nın ih­ti­mal dı­şı ol­du­ğu­nu da pe­kâ­lâ söy­le­ye­bi­li­riz. On­la­rın ol­ma ih­ti­ma­li de yok de­ğil­dir. Bu iki kut­bun sü­rek­li olu­şu­nu da işa­ret­le­miş olur.

An­la­rın kıy­me­ti, geç­mi­şe doğ­ru kay­dık­ça fark edi­li­yor. Şim­di Şem­si Pa­şa­da, Kız Ku­le­sin­de, Ge­lin­cik Ada­sın­da, Gül­ce­’de, Gü­zel­ce­’de sa­de kah­ve­nin ha­tı­ra­sı­na ilaç ko­ku­lu çay­la­rın eş­lik et­me­si de şi­ir­den baş­ka bir şey de­ğil­dir. Bu­ra­da ki­tap “On Üçün­cü Te­bes­sü­m” ola­rak ye­ri­ni alır. Şii­re da­ir, şi­ir üze­ri­ne dü­şün­ce­ler­den oluş­mak­ta olan ki­ta­bı­mı­zın adı­dır.

On Üçün­cü Te­bes­sü­m”, te­bes­sü­mün sü­rek­li­li­ği­ne işa­ret eder. Te­bes­sü­mün in­san­la­rı ra­hat­la­tı­cı, ya­tış­tı­rı­cı, ik­na edi­ci ve mut­lu edi­ci yön­le­ri­nin var­lı­ğı­nın da is­pa­tı­dır. Te­bes­süm ve şi­ir bir­bi­ri­ne ben­zer. Şi­ir her za­man, bi­re­yin du­ru­mu­nu ha­ber et­mek­le kal­maz, o gü­nün ha­yat şart­la­rı­nı, sos­yal do­ku­la­rı­nı, si­ya­sal üs­lup­la­rı­nı, eko­no­mik du­rum­la­rı­nı da or­ta­ya ko­yar. Şi­ir, di­lin mer­kez üs­sü­dür.  Mer­kez üs­sü­nün alı­cı­la­rı her da­im ta­ze, her da­im şef­faf ve her da­im es­te­ti­ği ön­de tu­tar. Ta­ze­lik, sü­rek­li ye­ni­le­yi­ci ol­ma­sın­dan ile­ri ge­lir. Her an ye­ni­dir şi­ir. Şii­rin es­ki­si ol­maz. El­bi­se­nin es­ki­si olur, mad­de­nin es­ki­si olur. Şii­rin ve sö­zün es­ki­si ol­maz. arı

Da­ha ön­ce söy­le­nil­miş bir söz, bir şi­ir bu gü­ne ait, bu gü­ne uy­gun an­lam­lar­la an­la­mı­nı ge­niş­le­tir. Ön­ce­den söy­le­ni­len­ler, ye­ni­le­ne­rek, ta­ze­le­ne­rek, gü­nün di­liy­le ifa­de edi­lir.

 Şef­faf­tır şi­ir, çün­kü on­da per­de ol­maz. Ol­du­ğu gi­bi gö­rür, ke­li­me­ler­le ka­lı­cı ha­le dö­nü­şür şi­ir. Ol­du­ğu gi­bi ifa­de­len­di­rir za­ma­nı, me­ka­nı, ki­mi za­man olay­la­rı da. Be­tim­le­di­ği han­gi hu­sus olur­sa ol­sun o anın şef­faf­lı­ğıy­la bu­nu ya­par. Ay­dın­lık­tır içi de dı­şı da şii­rin.Ka­ran­lık­lar şi­ir­de bu­lun­maz. Şii­rin ken­di­si ay­dın­lık bir ey­lem­dir. Arı, du­ru ve di­ri bir ey­lem­dir şi­ir.

Şii­rin şef­faf­lı­ğı, ha­ya­tın es­te­tik ol­du­ğu­nu ha­ber ve­rir. Es­te­tik ger­çek­lik şii­rin kam­bu­ru­nun ol­ma­ma­sı­dır. Ke­li­me­ler­de­ki asa­let­le, şi­ir­de­ki son­suz­luk his­si­ni uyan­dı­ran rü­ya, düş ve ha­yal es­te­tik bir do­ku­nuş­la an­cak ifa­de edi­le­bi­lir. Es­te­tik ba­kı­şın, ya­şa­yı­şın, söy­le­yi­şin hem ha­ya­ta, hem sa­na­ta hem de şii­re yan­sı­ma­sı­dır me­se­le­miz. Bu üç un­sur, bir­bi­ri­ni des­tek­le­ye­rek şii­rin mü­kem­mel­lik­ten al­dı­ğı il­ham ile sü­rek­li ken­di­si­ni var et­me­yi, ye­ni­le­me­yi ve ruh­la­ra di­ril­me an­la­yı­şı ver­me­si­ni de sağ­la­mış olur.

Şii­rin yo­lu, aş­kın yo­lu­dur, aş­kın yo­lu da şii­rin yo­lu.

Yi­ne ba­na ge­len bir şi­ir dos­ya­sı üze­rin­den söz sür­sün; kıy­met­li Mü­ca­hit kar­de­şim, iki sa­tır­lık mek­tu­bu­na iliş­tir­di­ğin beş şi­iri­ni alıp oku­dum. Şi­ir­le­ri bü­yük harf­ler­le yaz­mış­sın. On­la­rı dü­ze­ne koy­dum. Tek dos­ya­da top­la­dım. Da­ha ön­ce el­li şi­ir gön­der­miş­tin ya. Tek dos­ya ha­lin­de gön­de­ril­miş ol­sa; şai­rin işi­ni ko­lay­laş­tı­rır, za­ma­nı da­ha dik­kat­li kul­lan­ma­mı­zı sağ­lar.  Şi­ir önem­li bir ey­lem­dir. Ede­bi­ya­tın en kut­sal ey­le­mi­dir şi­ir. O ne­den­le­dir ki şi­ir yaz­mak ve şi­ir söy­le­mek zor­dur.

Şi­ir­le­ri­ni, mıs­ra­la­rı­nı ye­ni­den ye­ni­den göz­den ge­çir­dim, oku­dum bir da­ha oku­dum. Ne var bu mıs­ra­lar­da, ne faz­la, ne­ler ek­sik di­ye sor­gu­la­dım bir iyi­ce. Bu tür mek­tup­lar ve şi­ir­ler ilk de­fa alı­yor de­ği­lim, ilk de­fa da oku­yup de­ğer­len­dir­me ya­zı­yor da de­ği­lim. Bel­ki şu­an so­nun­cu­su­nu sa­na ya­zı­yo­rum. 

Sen­den son­ra da ba­na şi­ir­le­ri­ni, ya­zı­la­rı­nı, de­ne­me ve hi­kâ­ye­le­ri­ni gön­de­ren­le­rin de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni el­bet­te ki ya­pa­ca­ğım. Bu tür şi­ir­ler­de ıs­rar­la şi­ir yaz­dı­ğı­nı söy­le­yen­le­re söz söy­le­mek ve bir şey­ler yaz­mak ol­duk­ça zor­dur. Ne var ki ben­den şi­ir­ler üze­ri­ne bir de­ğer­len­dir­me is­te­nin­ce doğ­ru­su­nu söy­le­mez isem so­rum­lu­su ola­ca­ğım­dan söy­le­mem ge­re­ken­le­ri mut­la­ka ifa­de ede­rim. Kı­rıl­mak gü­cen­mek yok. Şim­di sa­na da söy­lü­yo­rum iş­te; şi­ir­ler çok za­yıf. Şii­rim­si hal­ler yok de­ne­cek dü­zey­de. Na­sıl olur­da şi­ir ken­di­si­ne ge­lir? Ken­di­si­nin var­lı­ğı­nı his­set­ti­rir? Her şi­ir yaz­dı­ğı­nı söy­le­ye­ni şa­ir, her ya­zı­la­nı şi­ir ka­bul ede­me­yiz.

Şi­ir nor­mal bir ya­zım tü­rü de­ğil­dir. Nor­mal bir ko­nuş­ma üs­lu­bu da de­ğil­dir. Ken­di­si­ne ait hal­le­riy­le ke­li­me­ler do­ğa­rak şi­ir­de al­ma­sı ge­re­ken ye­re in­ti­bak eder­ler. Öy­le olun­ca mıs­ra­lar ken­di­li­ğin­den be­lir­gin­le­şir ve şi­ir in­sa­na do­ku­nur. 

Mıs­ra­la­rın ye­rin­de ola­bil­me­si için ki­şi­nin (şa­ir ada­yı­nın) ken­di­si­ne emek ver­me­si zo­run­lu­dur. Oku­ya­cak, tek­rar tek­rar oku­ya­cak. Dö­nüp dö­nüp oku­ya­cak. Öm­rü oku­mak­la ge­çe­cek ki şi­ir ya da ede­bi­ya­tın ala­nın­da ka­lem di­le gel­sin.

“Ye­di Bil­ge -Ye­di Gü­zel Ada­m”, “Sır Mek­tup­la­rı­”, “Gün­le­rin izi­”  be­nim önem­se­di­ğim üç ki­ta­bım­dır. Bu­ra­da şi­ir­le il­gi­li ol­duk­ça önem­li ipuç­la­rı var. En az üçer kez oku­ma­lı­sın. Bu oku­yuş­tan son­ra ka­lem sa­na yaz­dı­rı­yor­sa öy­le yaz­ma­lı­sın. 

 Ma­ri­a Ril­ke­’nin “Bir Şai­re Mek­tup­la­r”­ı, İs­met  Öze­l’­in “Şi­ir Oku­ma Kı­la­vu­zu­”, Ca­hit  Za­ri­foğ­lu­’nun “Ya­şa­ma­k”­ını da el ki­ta­bın ol­ma­lı­dır. 

Az ya­zıp çok oku­ma­yı de­ner­sen, söy­le­dik­le­ri­mi ye­ri­ne ge­ti­rir­sen şi­iri­ni al­tı ay son­ra ye­ni­den oku­mak is­te­rim.  Se­zi Ka­ra­ko­ç’­un “E­de­bi­yat Ya­zı­la­rı­”nı, Nu­ri Pak­di­l’­in “Bir Ya­za­rın Not­la­rı­”nı mut­la­ka tek­rar tek­rar oku­ma­nı sa­lık ve­ri­yo­rum.

Şi­ir böy­le­si­ne cid­di bir ey­lem ol­du­ğun­dan­dır ki söy­le­dik­le­ri­me kız­ma­dı­ğı­nı umu­yo­rum. Kal­bin­den öpü­yo­rum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Garip Arşivi