Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Cumhuriyet Tehdit Altında

Cumhuriyet Tehdit Altında

2010 yılının KPSS imtihanları ile ilgili soruşturma 2015 yılında yapılıyor. Bu demektir ki, atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra zati devletlerin aklı başına yeni geldi...

Başsavcı Cumhuriyet’in büyük bir tehlikede olduğunu, belli bir yapıya sahip kişilerin verilen talimat ve telkinler ile devlet kurumlarına yerleşme ve sızma faaliyetlerine giriştiklerini söylemektedir... Eski savcılardan Gültekin Avcı’nın da bir iddiası var.

Diyor ki bu savcı, tutuklamalar paket halinde sulh ceza hâkimlerine geliyor, onlar da bu talimat çerçevesinde salacaklarını salıyorlar, tutuklayacaklarını tutukluyorlar...

Eski savcı böyle diyor, yeni savcı da öyle diyor...

Hangisine inanalım, hangisine inanmayalım?

Nasreddin Hoca’ya çirkin olan hanımı sormuştu:

“Efendi kime görüneyim, kime görünmeyim?”

“Hanım, bana görünme de kime 

görünürsen görün.”

Anlaşılan, bazı karanlık işler bazılarına görünüyor. 

Bakın söylüyorum... Yüreğinde zerre kadar Allah(cc) korkusu olan hâkim ve savcı emir ve talimat ile görev yapmaz. Yapıyorsa; ya zelildir, veya aklını kiraya vermiştir.

İki ayrı hâkim Gültekin Avcı’ya öyle söylemişler.

Gültekin Avcı, öyle söylemişlerle olmaz... 

Söylemişlerse suçtur, suçu ihbar etmeyen de suçludur.  

Cemaatin yayın organlarına bakıyorum, seçime yakın gemi iyice azıya aldılar. Benim bildiğim cemaat, mağdur da olsa sabreder, muhalefet partisinden daha şedit olmaz.

Olursa cemaat olmaz, intikamcı olur...

Geçmişte çokça ikazlarım oldu. 

Dedim ki “ey cemaat, cemaatleşiyorsun uyan.

Uyanmadı, aksine o kara kutulara sahip çıktı...

Generaller içeri atıldıklarında her iki tarafı yine ikaz etmiştim. 

Biliyordum, general tutuklatacak kadar ne iktidarın ne de cemaatin yargıda öyle bir gücü yoktu. General tutuklama işi 1 Mart Tezkeresi ile alakalıdır...

Birileri tezkereye karşı çıkanlara hadlerini bildirdi...

O günlerde düşüncelerimi aynen bu cümle ile ifade etmiştim, yine de aynı görüşteyim. Ne var ki tutuklamalar iktidarın işine yaramadı değil yaradı.

Yargıda paralel yapılanma veya “iktidarın egemenliğindeki yargı” söylemleri dolu olsaydı Yargıtay-Danıştay ile HSYK seçimlerinde iki taraf da sol ile ittifak etmezdi.

Şimdi de aynı şeyleri söylüyorum, ne iktidarın ne de cemaatin canı istediğini tutuklatmaya, istediğini saldırmaya güçleri yetmez. 

Yargıda 14 bin hâkim ve savcı var...

Emir geliyor, emir gidiyor söylentileri havanda su dövmek.

Ortalığı karıştırmak, takıştırmak, hırçın muhalefet yapmak...

Bilesiniz ki bu yargıda yanlış yapan her kimse kendi hesabına yapıyor; doğrusunu yapan da kendiliğinden yapıyor. Bu işler hak ve vicdan meselesidir...

Görüşüme göre, cemaate yönelik paralel yapılanma diye bir şey yok, var olan Tanzimat’tan beri devam edip gelen derin yapılanmadır.

Bu yapılanma yerine göre dini bir cemaat, yerine göre terör, yerine göre sermayedir.

Görüyoruz, aşağı yukarı tüm olayların içerisinden muhafazakâr ailelerin çocukları çıkıyor. Bu çocukları nasıl elde ettiklerinin şifrelerini çözmek lazım...

Ortadoğu’daki örgütlere İsrail para ve de strateji akıtıyor...

Hiç şüpheniz olmasın, bazı sözde dini cemaatleri yönlendiren de odur.

Bakıyorsunuz ayet ve hadisten giriyorlar, İsrail semalarından çıkıyorlar.

İthal malı sistem çokça hain yetiştirdi...

Asıl olan bu ihanet ağını çökertmeden, şeytanın ayağını kırmadan, oldum olası “Cumhuriyet tehdit altında” söylemi neyi ifade eder? 

Milletin iradesi, güvenliği, geleceği tehdit altında...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi