Ahmet Türk

Ahmet Türk

Dünya Bankası’nın Gazze Raporu Nasıl Yorumlanmalı?

Dünya Bankası’nın Gazze Raporu Nasıl Yorumlanmalı?

Geçtiğimiz günlerde Dünya Bankası, Filistin ekonomisinin küçülmeye devam ettiğinin ve siyasal belirsizliğin başta ekonomi olmak üzere birçok parametreleri etkilediğinin altı çizildiği 40 sayfalık bir rapor yayınladı. Aynı zamanda raporun içerisinde 12.10.2014 tarihinde Dünya Bankası orijinli Kahire’de düzenlenen bir konferansta Filistin’e yardım etme taahhüdünde bulunan ülkeler, taahhüt ettikleri meblağlar ve ne kadarını ödediklerini gösteren dair bir tablo yayınladı… Bu tabloya göre Almanya, Fransa ABD ve İngiltere taahhütlerini azami şekilde yerine getirmiş; Türkiye, Katar, Suudi Arabistan Kuveyt gibi ülkeler taahhüt ettikleri yardım parasının çok azını Dünya Bankası’na ödemişlerdi… 

Bu durumu yansıtan grafik ve tablolar son günlerde elden ele dolaştırılarak, Türkiye’nin genelde Filistin meselesinin özelde Gazze’nin yaşadığı mağduriyetin iç siyasette malzeme yapılıp, somut bir şeyler yapılmadığı konusunda propaganda aracı haline getirildi… Batı’nın yardımlar konusunda Filistin’e daha duyarlı olduğu, Suudi Arabistan ve diğer zengin Körfez ülkelerinin cimri davrandığı şeklinde yorumlar yapıldı… 
Tamam, siyasi iktidar ciddi açıklar vererek ve telafisi güç hatalar yaparak bizim gibi muhalif düzlemde tepkiler verenlere bolca malzeme verse de, bu konuda durum kesinlikle görüldüğü gibi değildir. Dünya Bankası raporlarına bakarak başta Türkiye olmak üzere genelde Arap ülkelerinin özelde Körfez ülkelerinin Gazze’ye yardım etmediğini söylemek insafsızlık ve haksızlık olur! 

Çünkü:

1-) Gerek Arap dünyasının gerekse Türkiye’nin, İsrail ile ilişkilerinde tutarsız ve söylediklerinden farklı “gizli ajandası olan” bir politika yürütmek zorunda kaldıkları doğru lakin Gazze’ye yardım konusunda ihmalkâr olduklarını söylemek mümkün değil…  Bu konuda böyle bir yargıya varabilmek için Dünya Bankası’nın ilgili raporunu temel almak son derece yanıltıcıdır. 

2-) Gerçek şu ki, Türkiye ve Körfez ülkeleri vaat ettiğinden çok daha fazlasını Filistin’e harcayan ülkelerdir… Başta Türkiye olmak üzere adı geçen Körfez ülkeleri Dünya Bankası uyum programı gibi resmi programlar aracılığıyla Filistin’e para transferi yapmak istemiyorlar. Çünkü uluslararası bankacılık sistemi üzerinde müthiş bir İsrail baskısı ve denetimi var… Bu paraların Filistin yönetimine ve mağduriyet alanlarına ulaşmama veya başka alanlarda değerlendirme maksadıyla sadece belirli mağduriyet alanlarında denetimli bir şekilde kullandırılma riski var!

3-) İnsani yardım konusunda bile müthiş bir ambargo altında yaşayan Filistin’e uluslararası bir ağ aracılığıyla parasal ve lojistik destek mümkün değildir. Filistin’e giden para yardımları; ya diplomatik kanallarla elden, ya da “devlet altı operatif” yöntemlerle iletilmektedir. Bunun teyidi de zaten bizzat bu trafiğe muhatap kişilerce ve Filistinli yetkililerce yapılıyor. 

4-) Mesela Gazze ablukasını ilk kıran Katar Emiri bizzat iki kez Filistin’e gidip toplam 500 milyon dolar nakdi yardımda bulundu. Bu durum Filistinli yetkililerce de dillendirildi… Kezâ Suud ve Kuveyt de öyle… Türkiye ise gerek STK’ları aracılığıyla gerekse ülke olarak bilhassa 2007’den beri Filistin’e en fazla para yardımı yapan ülkelerden biri… 

5-) Burada ilginç olan ve konunun Türkiye cihetinde eleştirilmesi gereken nokta, İsrail’in Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistin’e ziyaretini iki kez engellemeyi başarmasıdır! Körfez ülkeleri liderleri, hatta Türkiye’den BBP lideri Mustafa Destici gibi muhalefet parti liderleri güvenlik riskinin tavan yaptığı bir zamanda Gazze’ye gidebilmişken, Tayyip Erdoğan hâlâ bölgeye gidememiştir. Bu elinde imkân olduğu halde yapılmayan ve güvenlik riski dışında “farklı dengeler güdüldüğü için” yerine getirilmeyen bir taahhüttür ve tenkit edilmesi gereken bir husustur!

Gerçi ayrı bir yazı konusu ama konuyla ilintili olduğu için vurgulamak gerek: Türkiye sessiz sedasız bir şekilde İsrail’le ilişkilerini eski düzeyine döndürmeye başladı! İsrail’le düşman olmanın siyaseten Türkiye’ye bir şey kazandırmadığı, konusunda ülkeyi yönetenlerin ‘önemli bir kısmı’ ikna edildi! Bundan böyle Filistin ile alakalı hassasiyetlerde Suriye politikaları da İsrail’le onarılmaya başlayan ilişkiler düzleminde ele alınacak! Bu bağlamda, ilerleyen günlerde şaşalı bir Gazze ziyaretine şahit olabiliriz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Türk Arşivi