Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Dağdan Gelen Bağdakini Kovuyor

Dağdan Gelen Bağdakini Kovuyor

Gidişata ister Kandil’den bakın, ister Kobani’den bakın.        

Osmanlı’nın başına ördükleri çoraptan bizim başımıza da örüyorlar. 

Eskiden beşli çete idiler şimdi onlu çete oldular...

ABD’nin eski Direktörü Michael Hayden, “Suriye ve Irak diye devletler kalmadı, Kürtler ABD’nin en önemli müttefikidir.”diyor...

Açıklamalarından anlaşılıyor ki tüm gayretleri...

Ortadoğu coğrafyasındaki petrolü bölüşebilmek için Türkiye’nin başını sıkıntıya sokacak Kürt kavmiyetçiliğine dayalı yeni bir devlet oluşturmak. 

Bu yüzden ellerinin altında ne kadar terör örgütü varsa aleyhimizde kullanıyorlar.

CIA yetkilileri Ankara’ya ayak bastıklarında istihbaratımız  IŞİD militanlarını toplama görevi ile ülkeye dağılıyor.

IŞİD militanı diye bir takım insanları yakalayıp CIA’ya teslim ediyoruz. Eskiden de EL Kaide ile uzun zaman oyaladılar bizi...

Anlaşılan, bu IŞİD oyunu bize çok pahalıya mal olacak... Bu arada terör örgütü PKK rahat duruyor mu? Fırsat buldukça askeri hedeflere tacız ateşi açtığı gibi münferit de olsa askere, polise saldırarak ihanetlerini sürdürüyor. 

Doğu’da barışın lafını etmek çok zor, kimse de silahını toprağa gömecek diye heveslenmesin.  Eskiden ateş açtıklarında inlerine kadar gidilirdi, şimdi ateşe ateşle karşılık verilerek yetinilmesi düşündürücü. Yani mısır tarlasını talan etmeye gelen domuz sürüsünü bu akşamlık savdık, e yarın akşam yine gelmeyecekler mi? 

Neticede bu da bir oyalama taktiğidir.

Madem karşı taraf barışa kurşun sıkıyor, o halde “savuşturuldu”dan ziyade inine kadar gidilerek gerekli cevap verilmelidir. Hem bu işler ıskalamaya gelmez...

Her cevapsızlık peşinden cesareti pekiştiriyor.

Yol kesmeler, yörenin kalkınmaması için iş makinelerini yakmak, şehir merkezlerinde açıktan haraç toplamak, kimlik kontrolleri yapmak gibi eylemler aslında ileride olacakların habercisidir de şimdilik pek de aldırış eden olmuyor. 

Yarayı üzerinden “süreç pansumanı” ile geçiştiriyoruz...

Madem hukuk devleti olduğumuzu iddia ediyoruz.

O halde bu hukuku Anadolu’nun garibanlarına değil, ülke de kardeş kavgası çıkaranlara karşı en sert şekilde uygulamalıyız. “Kanun hakimiyeti” deniyor, bu hakimiyetten sende yoksa deveyi kaçırdın demektir.

HDP milletvekili ülkenin askerine “Siz pissiniz, defolun gidin” gibi ağır hakaretleri yapabiliyorsa, bir başkası da polise tokat atabiliyorsa geriye ne kaldı?

Cesaret mi kaldı?

Yoksa yılgınlık mı?

Batıda hangi milletvekili devletin polisine tokat atabilir?

Bu ülkenin askerine “defol git” demek kolay mı?

Taşkınlık aldı başını gidiyor...

Seçildiğinin ertesi günü, “defolup gideceksiniz keleşleri size çevireceğiz” şeklindeki tehditlerle içini kusmadı mı? Bu tehditler yöre halkına...

Diyarbakır’ın ötesinde neler olup bittiğinden haberdar olmak için arif olmaya gerek yok. Ülkeyi bölme adına ne gerekiyorsa yapıyorlar...  

Bu fitne ateşi söndürülmediği takdirde çıkacak olaylardan başta yörenin Müslüman Kürtleri telafisi imkansız zararlar göreceklerdir. 

Şimdiden itaat etmeyenleri göçe zorluyorlar... Daha da olmazsa katlediyorlar.

Bölücü örgüte şehitler veriyor, göç veriyor Diyarbakır...

Evet öyle oluyor... 

Dağdan gelen bağdakini kovuyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi