Ahmet Türk

Ahmet Türk

Dev Aynasından Boy Aynasına!

Dev Aynasından Boy Aynasına!

Türkiye’nin 2009 yılından Arap Baharı’nın fitili ateşleninceye kadarki süreçte ABD ile münasebetleri inişli çıkışlıydı. Özellikle Ortadoğu’ya yönelik dış politika paradigmasında “düzen kurucu” aktör olarak, minimum risk seviyelerinde iyi-kötü bir politika sürdürmeye çalışmaktaydı. Lakin başka bir yazının konusu olabilecek incelikte hayata geçirilen olaylar ile ‘uyarıldı’ ve ABD’nin yol haritalarına uygun hareket etmeye zorlanıp, Ortadoğu’da oynayacağı roller sınırlanmaya başladı. ABD, Türkiye’yi ilk önce ilişkilerinin son derece iyi seyrettiği “Rusya-İran-Suriye” hattından uzaklaştırmayı başardı… Ardından “bölgenin lider ülkesi” ve “ model ülke” gazlarıyla Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da esen “Arap Baharı” rüzgârının içine sokmayı başardı.

‘Genişletilmiş Kuzey Afrika Projesi’nde ve ‘Büyük Orta Doğu Projesi’nde aktif rol oynayan Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, bunun karşılığında önemli kazanımlar elde edeceği hayaliyle destek verdiği ‘Arap Baharı’nın zaman geçtikçe ‘Sıcak Arap Yazı’ haline gelmesi karşısında bunalmaya başladı. Steril devrim hikâyelerinde olduğu gibi, sempatik aktörlerin ve halk temsilcilerinin iktidara geleceğini ve ciddi reformlarının başlayacağını sandılar. Lakin evdeki hesaplar çarşıya uymadı! 

O dönemde şimdiki siyasi iktidar gibi uzun bir ömür süren ANAP, nasıl ki Irak’ın dağılma sürecinde çeşitli güdülerle ve angaje oldukları taahhütler nedeniyle duruma razı olduysa, Adalet ve Kalkınma Partisi’nde benzer güdülerle, ABD’nin Suriye politikasına angaje oldu. Hem yıllar sonra ilişkilerimizi düzelttiğimiz Suriye’yi, ABD’nin biçtiği role uygun olarak ‘Arap Baharı’nın kucağına itilmesine yardımcı olduk, hem de muhtemel ‘Kürt Baharı’ tehlikesiyle ve tehdidiyle, ‘Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde yaşananları yaşamamak için terör örgütü PKK ile masaya oturmak zorunda bırakıldık!

Gelinen aşamada, Rusya ile ABD’nin son dakika pazarlığının ürünü bir sürecin ortasında dımdızlak kaldığımız Suriye politikalarının ağır bedellerini milletçe ödemeye devam ederken; Suriye meselesiyle yakından ilgili olan Çözüm Süreci’nin neden olduğu ağır bedelleri de ödemeye devam ediyoruz! Hacmini ve şiddetini artıran ayrılıkçı terör, ülkenin her türlü dış müdahaleye açık hâle gelmesi, ciddi bir milli güvenlik sorunu halini almaya başlayan toplumsal kutuplaşma ve kamplaşmalar cabası… Üstüne üstlük, anavatanı dışındaki çıkar alanlarında en az maliyetle ve sıfır kayıpla varlığını sürdüren ABD’nin, ‘ileri karakolu’ ve ‘cephe ülkesi’ olduğumuz acı gerçeği, hiçbir argüman ve bahaneyle inkâr edilemeyecek şekilde aşikâr hâle geldi! Bu mücadele ettiğimiz sorunların hepsi, ülkeyi yönetenlerin hiçbir mazeret ve bahane ileri sürmesine fırsat vermeyen “kendim ettim kendim buldum” şeklinde nitelendirilebilecek politikalarının ürünüdür..!

Hülasa,

1) Güç ve otorite sahipleriyle hasbelkader veya bir amaç uğruna yan yana gelen bazı insanlar kendilerini birden ‘Dev Aynası’nda görürler! Çapına, hacmine ve dağarcığındakilere bakmadan küçük olan varlıklarına büyük anlamlar katmaya çalışırlar! Bu tespit, aynen devletler için de geçerlidir. Ama öyle olaylar ve kırılmalar olur ki, şartlar birden ‘Boy Aynası’nı dikiverir kendisine büyük anlamlar yükleyenlerin karşısına! Önüne konulan bu ‘Boy Aynası’nda önceki halini biri göremez; dünyanın en tuhaf cücelerinden biri oluverir!

2) ‘Komşularla sıfır sorun stratejisi’, ‘Stratejik Derinlik’, ‘Ortak Tarihi ve Kültürel Referanslar’, ‘Toplu Performans’, ‘Tüm Taraflarla Konuşabilen Ülke’, ‘Herkes için Güvenlik’, ‘Maksimum İşbirliği’ gibi yeni kavramlar etrafında şekillenen dış politika stratejileri, ancak ve ancak ‘Dev Aynası’ndan kendimize baktığımızda bir şeyler ifade ediyor..! ABD ve diğer küresel aktörlerin ‘ileri gittiğimizde’ önümüze koyduğu ‘boy aynası’ bizi kendimize getirmeye yetiyor! 

3) “Biz Washington’da, New York’ta, Moskova’da, Londra’da, Tel Aviv’de neler olup bittiğini çok iyi bilen, adımlarını asla buralardan esen rüzgârlara göre atmayan ülkeyiz!” düzeyine erişmemiz; artık daha da belirginleşmeye ve etkisini artırmaya başlayan ‘ABD ve NATO vesayeti altında’ mümkün değildir! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ahmet Türk Arşivi