Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Hâfız-ı Kütüb; Hâin-i Kütüb

Hâfız-ı Kütüb; Hâin-i Kütüb

Gazetemiz yazarlarından Mehmed Şevket Eygi, 80 bin ciltlik kütüphânesini ve hat koleksiyonunu Cumhurbaşkanlığı Sarayı Kütüphânesi’ne bağışlayacağını açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı Kütüphânesi’nde, 5 milyona yakın değerli eserin bir araya getirilmesi planlanıyor.

Eskiden kütüphâne görevlisine hâfız-ı kütüb denirdi. Kitapları gerçekten koruyan insanlardı. Kitapları koruma mânâsında târihimizde çok husûsî bir misâl var.

Yıldız Sarayı yağmalandığı zaman, yağmacılar kütüphâneyi de hedef aldılar. Hafız-ı kütüb Kalkandelenli Sabri Bey, kütüphâne kapısının eşiğine uzandı. “Ölümü çiğnersiniz.” diyerek yağmacıları durdurdu. Bu kararlı duruş karşısında yağmacılar, kütüphâneye el sürmediler. Yıldız Sarayı Kütüphânesi hem memuriyet mânâsında hem de kahramanlık mânâsında bir hâfız-i kütüb tarafından kurtarıldı.

Kütüphâneye devletin en üst düzeyinde ehemmiyet verilmesi çok güzel bir hâdise. Osmanlı pâdişahları kitap dostu idiler. Kütüphâneler kurup ihyâ ettiler. 1. Mahmud Han kurduğu kütüphânelerden dolayı muhibb-i kütüb olarak anılır. Târihimizde böyle büyük insanların sayısı çoktur. 

Muhibb-i kütüb olmakla ilgili çok mühim bir mesele var yalnız. Kitap dostu insanlar ile kitap tâcirini iyi ayırmak lâzım. Geçenlerde bir üniversite hocası bir kitap tüccarı için muhibb-i kütüb ifâdesini kullandı. Şiddetle itiraz ettim. “Hayır efendim. O adam bir tüccar. Onun için kitabın parasal değeri var o kadar.” Hattâ, böyle insanlar için tüccar değil, hâin-i kütüb ifâdesinin uygun olduğunu düşünüyorum.  Çok değerli yazmaları, fermanları, kitapları sâdece tl olarak gören insanlar için başka bir ifâde düşünemiyorum.

Cumhurbaşkanlığı kütüphânesi için saraya dâvet edilen sahaflar arasında maalesef böyle bir isim gördüm. Hayretler içerisinde kaldım. Adam, sâdece tüccar değil, aynı zamanda sıkı ulusalcı. Bizzat, darbe taraftarı sözlerine şâhidim. Şimdi diyebilirsiniz ki hem ulusalcı hem kitap tüccarı olamaz mı? Olabilir ama, Beştepe’ye yanaşması etik değil. İşte tüccar iddiâm da burada doğrulanıyor. Bir zamanlar sayıp sövdüğün yere şimdi çıkarın için yanaşıp methiyeler düz. Böyle adamlar paranın kokusunu alınca fikir, ideâl falan kalmaz. Peki yarın, çıkarları başka şey gerektirdiğinde ne olacak? Bugün yanaştığı sarayın aleyhine işler yapacak tabi ki.

Mâdem böyle büyük bir proje var, bu iş için düşünülen insanların gerçek bir hâfız-ı kütüb olması gerekmez mi? 

Şimdi baştaki konuya dönersek bana göre Şevket Eygi, gerçek bir muhibb-i kütüb. Gençliğimde bir vesile ile müze gibi olan evini gördüm. Böyle kıymetli bir hazîneyi Cumhurbaşkanlığı’na bağışlaması şâyân-ı takdir bir hâdise. Gerçek bir vatanseverlik.

Dilerim, Cumhurbaşkanlığı yetkilileri, ömrünü paraya adayan insanlar ile kitaba adayan insanlar arasındaki farkı iyi değerlendirerek fırsatçılara fırsat vermez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerime Yıldız Arşivi