Orhan Karataş

Orhan Karataş

KIBRIS İHANET MASASINDA

KIBRIS İHANET MASASINDA

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, sürdürülen müzakereler için, "benden öncekilerin kabul ettikleri üzerine devam ediyorum." Diyor. Ancak, gerçekler çok farklı. Neyi verdiği belli değil, tam bir karartma var. Kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklar yapılıyor. Türk tarafı adeta savaşı kaybetmiş de mütareke masasına oturmuş barış dileniyor konumunda, Annan Planının bile çok gerisine gidiliyor.

Oyun ve tuzak çok büyük.  Rum ve Rum kilisesine teslim olunmuş bir tablo var. Cenevre'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tuzak kurulduğu anlaşılıyor. Güvenlik Konseyi ve AB birlikte Türkiye'nin üzerine, "etkin ve fiili garantörlükten vazgeçin" baskısı yapıyor. Bu baskının kabul görmemesi durumunda, Türkiye tek başına bırakılacak ve çözümsüzlüğün kaynağı olarak gösterilecek.

Rumların başlıca gayesi, adadan Türk Askerini göndermek ve böylece Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünü ortadan kaldırarak Kıbrıs Türklerine yapılacak baskı ve zulme müdahale edilmesini engellemek. Türkiye'nin garantörlüğü olmaması durumunda, 10 seneye kalmadan Kıbrıs'ın Girit olacağı tartışmasızdır. Vize olmadan hiç bir TC Vatandaşı adaya gelemeyecektir.

 

         Kıbrıs uzun süredir müzakere masasında. Türkiye terör olayları her şeyin önüne geçtiği için, hayati önemdeki bu müzakerelerde neler olup bittiğini Türk milleti bilmiyor. Biraz yakından bakınca adada neler olduğunu içimiz sızlayarak gördük. Ayrıntıya girmeden önce şunu söyleyelim, eğer bize "çözüm" diye anlatılan şartlar kabul edilir ve hayata geçirirse, ada tamamen kontrolden çıkmış olacaktır ve bunun adı ihanettir.

           KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakereleri sürdürüyor ve "benden öncekilerin kabul ettikleri üzerine devam ediyorum. Yüzde 60 oy aldım" diyerek yaptıklarını anlatıyor. Fakat gelin görün ki, neyi verdiğini bir türlü açık olarak anlatmıyor, tam bir karartma var. Kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklar yapılıyor. Maliye Bakanı Serdar Denktaş, "müzakerelerde neleri kabul ettiklerini İngiliz Yüksek Komiserinden öğrendim" diyor. Denktaş, müzakere heyetinin ve destekçilerinin "Kıbrıs Türkü kavramını artık bırakın. Bizler AB içinde yaşamak isteyen Kıbrıslılarız" denildiğini, eğer böyle bir anlaşma olursa on yıla kalmadan Kıbrıs'ta Türk kalmayacağını, kendisinin de Anavatanı Türkiye'ye göç etmek zorunda kalacağını söylüyor.

 

RUMLARDAN MADDİ DESTEK SAĞLAYAN MI VAR?

Müzakereleri yürüten heyetin içindekilere rüşvet verildiği, 2 milyon Avro paranın ortalıkta döndüğü Kıbrıs basınına da yansıdı. Bu şartlarda sürdürülen müzakerelerden hayırlı bir sonuç beklemek imkansızdır. Nitekim, 1960 anlaşmalarında var olan Türk Başkan Yardımcısının veto hakkı yeni anlaşmada bulunmuyor. Ayrıca, Rumlar dönüşümlü başkanlığı ve iki kesimliliği, yani Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmiyor. Rumlar, "işgal altında ki topraklar Kıbrıs Cumhuriyeti'ne geri dönüyor" diyerek, anlaşmayı savunurken, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı da bunu kabul etmiş bir tavır gösteriyor.

Gelinen noktada iki kesimlilik ortadan kalkıyor. Anastasiadis, "AB özgürlük demek" sözleriyle bu durumu savunuyor. Rumlara bugünkü KKTC topraklarına yerleşme hakkı tanınıyor. Anlatılanların aksine, Türklere bırakılan topraklar fiilen yüzde 25'e ikinci etapta da yüzde 20'ye düşüyor. Zira, antlaşma metninde, " kilise malları hariç" deniyor. Bunun anlamı, Türk tarafında kalan topraklar içerisinden de Rum Kilisesine bırakılacak bölümlerin olacağıdır.  Türkiye'den getirilen su için yapılan baraj bile Ruma veriliyor.  Başta Güzelyurt, Meserya Ovası, Karpaz olmak üzere tüm verimli araziler ve stratejik topraklar Rumlara bırakılıyor. Buralarda yaşayan Türkler ikinci kez göçmen durumuna düşürülüyor.  KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı verilecek toprakların "federal arazi" olacağını söylüyor, ama o araziler tamamen Rum kontrolünde olacak ve Türkler buralardan atılacak.

 

ANNAN PLANININ GERİSİNE GİDİLİYOR

Türk tarafı adeta savaşı kaybetmiş de mütareke masasına oturmuş barış dileniyor konumunda, Annan Planının bile çok gerisine gidiliyor. Oyun ve tuzak çok büyük. Kapalı kapılar ardında müzakere adı altında  Rum ve Rum kilisesine teslim olunmuş bir durum var. Cenevre'de Sayın Cumhurbaşkanı'na tuzak kurulduğu ve gerçeklerin saklandığı anlaşılıyor. Güvenlik Konseyi ve AB birlikte Türkiye'ye, "etkin ve fiili garantörlükten vazgeçin" baskısı yapıyorlar. Bu baskının kabul edilmemesi durumunda, Türkiye tek başına bırakılacak ve çözümsüzlüğün kaynağı olarak gösterilecek.

 

BÜTÜN TERTLERİ TÜRK ASKERİNİ ADADAN GÖNDERMEK

Türk tarafı "5'li konferans" istiyor. Oysa Rum tarafı kendi basınına, "masada biz, yani Kıbrıs Cumhuriyeti, AB, BM Güvenlik konseyi, garantörler (İngiltere, Yunanistan ve Türkiye) olacak" diyor. Kıbrıslı Türklerin adını dahi anmıyor. 5 yıl içerisinde Türk tarafında kalan topraklarda  iç savaş çıkarmayı hedefleyen Rumların başlıca gayesi, adadan Türk Askerini göndermek. Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünü ortadan kaldırarak yada sulandırarak Kıbrıs Türklerine yapılacak baskı ve zulme müdahale edilmesini engellemek. AB'ye üye yapılan devlet, Londra-Zürih Antlaşmaları ile kurulmuş Kıbrıs Cumhuriyeti olacağı için, bu antlaşmalarla belirlenen Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğü artık AB birincil hukukunu oluşturuyor. Bunu o dönem AB başkanı Almanya'nın Büyük Elçisi dahi itiraf etmiştir. Bundan geri adım atılmasını istemek veya sulandırmaya kalkışmak Türk Milletine ve Şehitlerimize yapılacak en büyük ihanettir.

 

NÜFUS YAPISI DA DEĞİŞİYOR

Kıbrıs'ta Akıncı'yı destekleyen sol partiler ve CTP zihniyeti, "ne olacak sadece Dışişleri ve Maliyeden vazgeçiyoruz, gerisi bizde kendi kendimizi yöneteceğiz" diye propoganda yapıyorlar ve bu hazin durumu kabul ettirmeye çabalıyorlar. CTP Milletvekillerinin Maliye olmadan devlet yönetileceğini zannetmesi sözün bittiği yerdir. Diğer taraftan boşaltılacak topraklara 100 bin Rum, kalan Türk Topraklarına da 60 bin Rum yerleşecek, vatandaşlık hakkına sahip Türk nüfus  200 bin ile sınırlanacak. Akıncı'nın kabulüne göre Birleşik Kıbrıs vatandaşı 5 kişinin, 4'ü Rum 1'i Türk olacak. Türk tarafındaki 200 bin kişiden fazlası, (160 bin) Türkiye'ye geri gönderilecek.

 

FEDARAL HÜKÜMETİN YAPISI

Federal hükümette 7 Rum ve 4 Türk bakan var. Sadece bir Türk Bakanın oy vermesi ile bütün kararlar geçerli olacak. Ancak Türk Bakanları Rum kesiminden gelen yüzde 20 çapraz oy ve Türk tarafına yerleştirilen 60 bin Rum seçecek. Bu şekilde Türklerin eşitliği ve katılımı ortadan kalkmaktadır ve sonuçta Rumlar ne derse o olacaktır. Bu anlaşmanın kabulü durumunda, Türkler fiilen idareden tasfiye edilecek ve beş seneye kalmadan Girne Belediye Başkanı bir Rum olacaktır.

Bu kafa ve bu anlaşma ile Türkiye'nin garantörlüğünün de sulandırıldığı ortamda 10 seneye kalmadan Kıbrıs'ın Girit olacağı tartışmasızdır. Vize olmadan hiç bir TC Vatandaşı adaya gelemeyecektir. KKTC'nin devlet olarak gelmiş geçmiş bütün icraatları, başta tapu verme ve mal takası olmak üzere yok hükmüne indirgenmektedir. Diğer yandan Rum tarafının 1974'den bu yana bütün tasarrufları, çıkardığı kanunlar, imzaladığı antlaşmalar her türlü uygulama Türk tarafınca geçerli hukuk olarak kabul edilmektedir. Bu antlaşma, "Kıbrıs Toprağını kirleten Türk Ordusunu adadan çıkaracağız" diyen Rum Lidere tam bir teslimiyettir. Kıbrıs Türk halkının hiç bir şeyden haberi yok, her şeyi Rum basınından öğreniyor. Tüm bunları duyan Vatikan Temsilcisi Papazlar  "nihayet haç altında birleşik Kıbrıs hakikat oluyor" manasına gelen sevinç tweetleri atıyorlar.

 

TÜRKLÜĞÜN SON KALESİ

Büyük Önder Atatürk şöyle demiştir; Efendiler! Kıbrıs düşman eline geçerse ikmal yollarımız kapanır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir." Kıbrıs elden gider ve Kıbrıs Türklüğü yok olursa sırada Ege ve Güneydoğu vardır, Kıbrıs Türklüğün son kalesidir.

Osmanlı Ordusu tarafından önce Lefkoşa fethedildi, tüm adanın fethi iki yılda tamamlandı. Serdar Lala Mustafa Paşa, Mağusa düşmek üzere iken gelen ve "Papa birleşik haçlı donanması kurdu (İnebahtı ile sonuçlanan süreç) mahvolacaksınız, derhal Kıbrıs'ı terk edin" diyen Venedik elçisine; "tamam o zaman siz de Şehitlerimizi bize geri vereceksiniz. Bu şartlarda bu antlaşma olur" cevabı veriyor. Ey Mustafa Akıncı, sen şehitleri geri aldın da mı da Rum'a toprak veriyorsun ?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Karataş Arşivi