Serdar Arseven

Serdar Arseven

“VAKİT'e çok kızardım!..”

“VAKİT'e çok kızardım!..”

“Kartel” zihniyetinin tuzağına düşmenin sıkıntısını yaşamakta olan kıymetli dostlarıma “uyarı” görevini yerine getirmek üzere kaleme aldığım iki yazıya (*), okumakla başa çıkmakta zorlanmama sebep olacak kadar çok destek mesajı geldi.
Bu vesileyle;
Vakit okuyucusundaki yüksek “İslâm ahlâk ve fazileti”ne duyduğum hayranlık daha da arttı.
Şükürler olsun.
Bugün müsaadenizle, bütün müspet mesajların özeti olarak gördüğüm son derece “manidar” bir metni olduğu gibi yansıtmak istiyorum.
Noktasına, virgülüne dokunmaksızın..
Bir yazı ki;
“Gönül”den ne geçiyorsa...
Buyrun efendim:
Değerli Vakit Yöneticileri…
Değerli Kardeşim Serdar ARSEVEN;
Söz konusu platform fecaatine kendi örneğimle fakirane katkıda bulunmak istiyorum..
Çook önceleri, Vakit, Akit idi... Akit'i her okuduğumda askerimizi, güvenlik kuvvetlerimizi, istihbaratımızı eleştiren yazılar görürdüm…
Yanlış tarafta durduğu vehmi ile gördüğüm, bulduğum AKİT gazetelerini yırtar, çöpe atardım, her yerde Akit'i eleştirirdim.. Sahiplerine, yazarlarına da toptan öfkelenirdim..
Adeta ateş püskürürdüm…
Lakin son 9 yıldır şahit olduklarım ve en son Ergenekon süreci ile netleşen fiili durum AKİT'in eleştirilerini haklı çıkardı.. Meğer içimizden birileri sûret-i haktan gözüküp güneydoğudaki çıkardıkları SUNİ yangına SU yerine benzin taşıyormuş.. Konunun detayları artık milletin ve medyanın malumudur…
Yanlış bir öfke içindeymişim.. Öfkem aklımı zail etmiş…
Anlamadan, dinlemeden, sormadan öfkelenmişim…
Daha önemlisi Rasulullâh (sav) Efendimiz’in “Sevdiklerinizi aşırı sevmeyiniz gün olur düşman olursunuz, sevmediklerinizden de aşırı nefret etmeyin gün olur dost olmak zorunda kalırsınız” Hadis i Şerifinin Hikmet şuası Şuuruma maalesef yeni ulaştı…
Şimdi VAKİT'i sevmek durumuna geldim.. Aklım, gönlüm, ilmi mantalitem onu gerektirdi…
Yine aynı duygularla kartel medyasına dahil öteki gazeteleri almayı çoktan bıraktım..
Kadını, erkeği hasılı cümlesini basite alan… Seks metası haline getiren… İnsanın, ait olduğu toplumun kalitesini yükselten, ışık olan haber ve bilgiler yerine, sermayenin sesi olan, ideolojik, dinsel, milli ayrışımların sesi olan gazeteleri almıyorum.. onlara para kazandırmıyor.. en önemlisi ruhumu karartmıyorum…
Ama geçmişte AKİT'i yırttığım gibi onları yırtmak için ayrıca bir efor harcamıyorum.. Sadece, ÇOCUKLARIMIZIN ahlakını bozmasın diye açıkta unutulmuş gazeteleri bir köşeye sıkıştırıyorum… Bunu vicdani bir görev görüyorum.. Kim bilir belki de zamanında AKİT'e karşı yaptığım vicdansızca tavırlarımdan utandığım için....
Kartel medyası da olsa onlara toptan bir kin ve öfke taşımıyorum.. Hayal ediyorum… Bu kadar medya bu kadar çalışan, bu kadar konu uzmanı olur ya bir gün zihniyet reformu yaşar, ya da el değiştirir şerefli, cevval, kaliteli zenginlerin eline geçer. Sermaye, oligarşi, ideoloji ve gayri ahlaki, gayri meşru işler yerine manevi-insani ve milli duyguların bütünlüğü için yazı yazarlar, toplumsal bir sinerji üretirler.. Bu ne büyük bir kazanım olur diye gizliden bir umut besliyorum..
Evet.. Şimdi VAKİT'e de abone değilim… Ama sürekli alıyorum.. Okuyorum. Her zaman olduğundan daha objektifim.. Bu kıvamda bu gelişkenlik içinde devam ettikçe, yapıcı tenkitlere, samimi ve yapıcı tartışmalara açık oldukça sanırım almaya da devam edeceğim. Öyle ki beş yıllık kuponlar kesilmiş duruyor, işimin yoğunluğundan bir türlü gidip alamıyorum.. Hac ve Suriye gibi güzel organizasyonlarının kuponlarını kestim ama göndermeye fırsatım olmadı.. Ama VAKİT'i okumaktan mutlu oluyorum.. Belki güzel gazetelerden ZAMAN kadar profesyonel bir dizgi ve baskı – dağıtım kalitesi yok, keşke olsa ama olsun.. Seviyorum.. Çünkü berrak geliyor.. Dürüst geliyor… Samimi geliyor.. Sabahları onu elime almak enerji veriyor.. Umutlara dokunabiliyor gibi huzurlu oluyorum.. İyi ki böyle gazeteler, böyle insanlar var dedirtiyor..
Maneviyatı için, insanı için, milleti için yazan düşünen, emek harcayanlara zaten hep dua ediyorum.. Lafta değil gerçekten dua ediyorum.. Fakirane kendim de yazmaya çalışan biriyim.. Yazmanın ne denli güç ve mesuliyet isteyen bir fiil olduğunu biliyorum.. O nedenle ki bu kadar istikrarlı bir şekilde aynı ari, duru, gelişkince, sinerji veren, dürüst ve samimi yazılar yazan bir gazeteyi ve yazarlarını seviyorum.. bir AİLE gibi görüyorum.. Gitmesem de, görmesem de o benim adeta ailem…
Maddi imkanım olsa katiyetle paylaşırım ve sevaplarına ortak olurum… Okuyucu profili ile İktidar partisine oy verenlerinin profili kesişmesine rağmen yapıcı yorum ve yapıcı tenkit dışında arka bahçe olmak gibi bir duruma gelmediğinin bizatihi şahidiyim…
Şimdi Vakit'i protesto platformu diye muhtelif ve tuhaf kişilerin de bulunduğu bir organizasyon yapmışlar… VAKİT’in son derece doğru ve tutarlı tavrına rağmen H. Üzmez üzerinden güya VAKİT'E vuracaklar.. Vurabilmek için de adeta bir platform kurup üzerine çıkmışlar.. Yazık… Vakit'in, SUNİ ve ORGANİZE olduğu ayan beyan belli olan bir platformun TUTARSIZ yorum ve isnatlarını HAK edecek bir yanlış içinde olmadığını herkes biliyor.
HAKK (c.c); Haksızlığa müsaade etmez.. ETMEZ,
Ergenokon hadisesi gibi VAKTİ zuhur ettiğinde bir şeyleri vesile eder hadiseler faş olur… Bundan ibret alınır mı alınmaz mı.. O ayrı bir şey… Bir insan, bir toplum toplam kalitesi, cesareti nasılsa o şekilde bir adalet ve o kadar kaliteli yöneticilerce yönetilir… Gayrısı zaten haksızlık olur…
HAKK(c.c), hak ve halk bütünlüğü içinde; insanlığın erdemi ve kalitesi için, hakkaniyetli hukuk, berrak bir demokrasi, tam bağımsız bir millet, konforlu, güvenli, güçlü, gelişkin bir TÜRKİYE için çalışan, düşünen, gayret eden herkese, her yazara, her gazeteye her kuruma yardımcı olsun, PAK-BERRAK-HAK bütünlüğündeki yönetimleri görmeyi, yaşamayı, tatmayı milletimize ve mazlum ve mahzun insanlığa nasip etsin İnşallah..
Mahmud Akif ERBAY
.......................
(*) Sözkonusu iki yazıya, habervaktim.com adlı internet sitesinden ulaşılabilir. “Serdar Arseven”, “yazarın diğer yazıları için tıklayın” bölümü, 14.11.2008 ve 15.11.2008.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi